Kusura bakmayın orta yaş ve üzeriyseniz, sizden pek umudum yok.
Kızmayın kendimden de yok!
Bizler kolay değişmeyiz.
Bu yaşa kadar dogmalar, inançlar, keskin görüşler biriktirmişiz.
Halk ya kimlik ya da din ağırlıklı siyasete eğimli.
Çoğumuz katılaşmış, kemikleşmişiz.
Söz meclisten içeri birçok vatandaşımız, hangi partiyi neden tuttuğunun, kriterlerine ne kadar uyup uymadığının farkında değil.
Ama gençler! Onlar farklı. Sorguluyorlar, araştırıyorlar.
Onlar, bizlerin kemikleşmiş bakışlarına sahip değiller.
İktidar politikalarına, yönetim stratejileri olarak bakıyorlar.
Vatan kutsal ama devlet değil, bilakis, kendileri için var.
“Devasa devlet bütçesi ile benim için daha iyisi yapılmak zorunda. Söze değil, rakamların gerçeğine bakarız” tavrındalar.
Açıklanan büyüme rakamlarına karşı “analizi iyi yapmak gerekir, büyüyor muyuz, artan ithalat ve döviz kurlarıyla hormonlaşıyor muyuz” diyen 20’likler beni en çok böyle düşündürüyor.
Çünkü bizlerin kuşağına göre daha iyi eğitimliler.
Sosyal medyanın tam içindeler.
Öğrenme hızları çok yüksek, vs…
Ama asıl neden şu: mecburlar.
İş yok. Pıtrak gibi çoğalan üniversitelerde keyifli okusalar da tedirginler.
TÜİK 2018 rakamlarına göre genç işsizlik oranı yüzde 19.2.
Yani her 5 gençten biri işsiz. Mutsuzlar.
Asgari ücrete iş bulsalar da yetmiyor ki.
Evlenip, kira ödeyecek, çoluk çocuğa nasıl bakacaklar?
İYİ YAŞAMA DERDİ
Kimlik siyaseti, inanç siyaseti değil, çoğunun derdi ekonomi.
Tek bakışları var, umutlu, mutlu, refah dolu bir hukuk devletinde özgürce yaşamak istiyorlar.
Ve bugünkü duruma yanlış bir eğitim sistemi ile geldiklerinin farkındalar.
Tabela üniversiteleriyle yaratılan görüntünün bedelini ödediklerini biliyorlar.
Türkiye'de seçmen sayısına her yıl yaklaşık 1 milyon 200 bin genç seçme hakkı kazanıyor.
1 Kasım 2015 genel seçimlerinde Türkiye’deki seçmen sayısı 54 milyon 49 bin 940’tı.
Yaklaşık 59 milyon seçmenin oy kullanacağı önümüzdeki seçimlde 4 milyon 800 bin yeni seçmen daha eklenecek.
18-28 yaş grubunda toplam seçmen sayısı yüzde 20’yi aşıyor.
Bu, özellikle yüzde 1'lik oyun bile belirleyici olacağı Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ciddi etkileyecek bir rakam.
İzmir için de hemen bir rakam verelim 18 yaşını dolduranlarla birlikte oy kullanacak kişi sayısı, 3 milyon 309 bin.
İlk kez oy kullanacaklar ve Ocak-Haziran ayları arası doğanların da eklenmesiyle 80 bin gencin ilk kez oy kullanması bekleniyor.
Ya… Bugüne kadar yeterince ciddiye alınmayan, hedefe konulmayan gençlik şimdi kıymetli olmaya başladı.
Ancak benden söylemesi, yap-boz tahtasına çevrilen eğitimin piyonları olarak görülen gençler şimdi, güdülenemeyen özgür iradeleri ile oyunu bozmaya hazırlanıyor!
Hangi ‘mal’ öyle bakar?
Ekonomik değeri olan, insana hizmet eden, insanın sahip olacağı varlıklara ‘mal’ denilir. Cansızdırlar, alınıp satılabilir ya da kullanılabilirler. Canları acımaz, gözlerinden yaş gelmez, inlemezler. Mal budur!
Yabancı bir çok ülke hukuk düzeninde değişiklik yaparak hayvanları mal kavramından uzaklaştı, Türkiye yıllardır bu konuyu tartışır ama arpa boyu yol alamaz.
Adam vahşet işler, mala zarar verdiği için 300 ile 2 bin TL. arasında ceza öder. Bitti gitti. Siciline işlenmez.
Bir canlıya yaşama ve işkence görmeme hakkı ülkemde lüks görülür. Oysa medeniyet sözle olmaz. Sakarya’da bacakları kesilen yavru köpeğe bu eziyeti yapanlar, asıl ‘mallardır.
Bölge valisi yavru köpeğin bacaklarını iş makinesi kesmiş olabilir diyor. Veteriner o kesiğin nasıl olduğunu anlamıyor mu? Soruştur öyle yap açıklamanı. Ama hayır niyet belli, olay büyümesin!
Hayır efendim, olay büyüsün hem de çok büyüsün. Hayvanları, canlıları mal olarak görmekten vazgeçinceye kadar büyüsün.
O yavru köpeğin son bakışlarını poster yapıp her yere asalım ki, yasal adımlar atılsın.
Yok sabır tükendi artık. Vurdum duymazlık da bir yere kadar.
Asıl bayram, yanı başındaki acıları görüp, çözüm bulabilmektir.