Biliyorsunuz, A Milli futbol takımımız 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası finallerine katılma yolunda çok büyük yol aldı. Mücadele eden, genç ve başarıya susamış kadromuz, rakiplerimizi birer birer geçerek, son iki final niteliğinde olacak maçlara kadar getirdiler seriyi… Kasım ayını iple çekiyoruz anlayacağınız!

Futbol milli takımımız içeride, dışarıda mücadele ederken, aslan Mehmetçiklerimiz de aynı şekilde içeride, dışarıda önlemler alıp, sınırlarımızı korumaya devam ediyorlardı ki… Barış Pınarı harekâtı başladı. Gerçi dün beş günlük bir ara verildi ama… Allah askerimize zeval vermesin. Özellikle de sınır boylarımızda görev ifa edenleri… Konu vatan, millet ve Sakarya olunca kanımız fışkıracak oluyor. Milli duygularımız tavanda dolaşıyor. Elimizde değil. Türk milletiyiz ve böyle yaratılmışız.

Sahada mücadele eden on birimiz ve kenarda, kulübede bekleyenlerimiz de Türk milletinin evlatları… Onların da kanları yerlerinde durmuyor ve doğal olarak, başardıklarında, milli duyguları tavanda… Neymiş? Avrupa Futbol Federasyonları Birliği Uefa, asker selamını provokatif bulmuşmuş. Neymiş? Bu hareketin içeriğinde bir provokasyon var mıymış? Bu ve benzer sorulara da cevap aramak için müfettiş bile görevlendirmiş. Artık neyi soruşturacaksa… Allah’ın bildiğini kuldan mı saklayacağız!

İsterseniz gelin, futbol maçlarındaki asker selamının nereden başladığı hakkında biraz gerilere gidelim. Eskiden liglerimizde askere gidecek olan futbolcularımız gollerinden sonra asker selamı çakarlardı tribünlere… Ya da birliklerine teslim olmadan önceki son maçlarında… Hatırlayınız, bunların içerisinde en popüler olanı da Bülent Uygun’du. Gollerden sonra asker selamını vermeyi, ben O’nunla hatırlıyorum! Daha öncesinde var mıydı çok net değilim ama Bülent’in Fenerbahçe forması ile verdiği selamlar dün gibi aklımda… Hatta uzun süre Asker Bülent olarak seslenmişti taraftar O’na… Ve sonrasında da birçok futbolcumuz vatani görevini yerine getireceği sırada, tribünlere selam vermeyi ihmal etmediler. Bol alkışlandılar.

Konumuza geri dönelim, asker milletiz vesselam. Bırakın Kurtuluş mücadelemizi ve öncesini… Orta Asya’dan, Anadolu’ya ve Avrupa’ya, Hazar’ın altından ve üstünden nasıl geldiğimizi bilmiyorlar mı? At üzerinde ve savaşarak!

Ayrıca futbol sahalarında ne sevinçler gördük! Bebek emzirenini mi görmedik? Bebek bekleyen eşine, futbol topunu formasının içerisine sokarak selam gönderenini mi görmedik? Ayakkabı boyacılığı yapanını mı görmedik? Yengeçler gibi yan yan gidenler… El, kol hareketleri ile kazanmışlığı sergileyenler… Takla üstüne takla atanlar… Afrika ve Güney Amerika kıtalarına özel dans edenler… Kolbastı bile oynamadık mı hep beraber? Yerlerde sürünenlerimiz bile vardı!

Uefa’ya demem o ki; bırakın bu sevinç ile gurur dolu bakışlara karışmayı… Siz önce kendinize bakın!

Dipnot; “Yaz dostum, selam almayana yiğit denir mi?” Barış Manço.