Vatandaş olarak yeteri kadar manyakla uğraştığımız yetmezmiş gibi bir de seri katil Atalay çıktı başımıza.
Galatasaray'ı dereceyle bitirmiş, ODTÜ Biyoloji mezunu Atalay Filiz hepimizi fazlasıyla dehşete düşürdü çünkü kafamızdaki sapık, katil, psikopat vs. tanımına hiç uymuyordu.
İyi eğitimli idi, babası Türk Hava Kuvvetlerinden emekli bir THY pilotuydu mesela... Bizim bildiğimiz katiller eline kalem versen kendi adını yazamayacak kadar eğitimsiz, işsiz güçsüz takımındandı. O yüzden bu manyak Atalay ezberimizi bozdu.
Bir yandan da son gelen haberlerle İzmir-Çeşme ahalisi olarak bizlerin sinirini...
Büyük ihtimalle ben bu yazıyı yazarken Sakız üzerinden Avrupa'ya kapağı atmaya çalışıyor bu arkadaş.
Ki umarım siz yazıyı okurken de yakalanmış olur ve biz de rahat bir nefes almış oluruz.
Seri katil zanlısının arkadaşlarının söylediklerini dinliyor, lise yıllığında yazılanları okuyorum da tehlike çok önceden sinyallerini vermiş aslında.
İşte eğitim sistemimizde rehber öğretmenlik sistemini hakkıyla uygulayamamızdan ve aile içinde çocuğun yaptığı her anormalliğin "çocuk o çocuk" diye geçiştirilmesinden hep bunlar.
Hele son zamanlarda nerede var potansiyel psikopat çocuk, ailesine sorsan o bir "kristal çocuk"!
Ebeveynlerine kalsa sergilediği bütün anormal davranış şekilleri hep "fazla zekadan"...
Özellikle şiddet eğilimlerinin zeka geriliğinden ileri geleceğine inanan büyük bir güruh var.
Herhalde onlar için de bu Atalay örneği bir ders olmuştur.
Çocuklarınızın, özellikle hayvanlar üzerindeki acımasız davranış şekillerini lütfen ciddiye alın.
Her şey iyi bir akademik eğitim almasını sağlamakla olmuyor.
Ruh hastalıkları zengin-fakir-dahi-cahil ayırt etmiyor.
Hazin hikaye bitti
Alp Buğdaycı'nın ölümüne çok üzüldüm.
İZ TV belgesellerinde onun sesini çok arayacağım.
Yıllar önce yaşanan Güneş K. olayında hem Buğdaycı'ya hem de Metin Kaçan'a çok büyük haksızlık yapıldığına inananlardanım.
Bence bir linç kampanyasına kurban gitti bu iki isim.
Hayatları söndü. Tutunamadılar. Üzerlerindeki bu "tecavüzcü ve işkenceci" yaftasına daha fazla dayanamadılar.
Basından takip ettiğimiz kadarıyla davanın detayları Güneş K.'nın iddialarını yalanlar kanıtlarla doluydu. Ama linç başlamıştı bir kere.
Ve yıllar sonunda önce Metin Kaçan kendisini Boğaz Köprüsü'den attı, son olarak da Alp Buğdaycı cezaevinde şüpheli ölümle bu dünyadan ayrıldı.
Tecavüz ve şiddet davalarında sorgusuz sualsiz kadının beyanının esas alınmasını bir kadın olarak son derece tehlikeli buluyorum.
Olay yeri incelenmeden, iddianamedeki saat farkları gözetilmeden, Adli Tıp'tan gelen "tecavüz bulgusuna rastlanmamıştır" kararı hiçe sayılarak sadece sözlü bir beyana dayanarak insanların hayatı karartılmamalı. Evet Güneş K. o gece hayatının en kötü gecesini yaşadı. Evet korkunç bir şiddete maruz kaldı. Ama bunu kim ne şekilde yaptı, bence hala muamma...
O genç kadına yapılan da vicdansızlıktı, bu iki adamın hayatının yok edilmesi de...
Eee döndük dolaştık geldi yine o babaanne sözüne: "İçki bütün kötülüklerin anası evladım..." İlla içecekseniz de "Ağzınızla için".
Bekle şimdi kukumav gibi
Rus savaş uçağını sinek avlar gibi, sonunu düşünmeden düşürürken iyiydi değil mi?
Türk'ün gücünü bütün dünya görmüştü hani. Putin'i işte böyle dize getirmiştik falan.
O zaman savaş nidaları atan "Allah Allah Deyip Geçen Genç Osman(lı)lar" şimdi yandı tutuştu.
Rus turist gelmiyormuş, turizm sektöründe on binlerce kişi açlık tehlikesindeymiş.
Hani baltalar elinizde sefere gidip dünyaya hükmedecektiniz ya ne oldu?
İşler Ulubatlı Hasan zamanındaki gibi değilmiş di mi?
Memleketin dört köşesinde bombalar patlatılıp gençler parça parça havaya uçurulurken de keyif çatıyordunuz hani...
O zaman bu günlerin geleceğini hiç düşünmediniz tabii. Ne Rus'u ne Avrupalısı çalmıyor kapınızı.
Şimdi oturup o boş otellerinizde, restoranlarınızda sinek avlamaya devam edin.
Belki birer torba kömürle birer paket makarna falan gelir.
Bekleyin siz, bekleyin.