Biri Avrupa'nın en büyük kupasında final oynayıp göğsümüzü kabartmış!..
Diğeri Avrupa'nun ikinci kupasını alıp tarih yazmış!..
Fenerbahçe...
Galatasaray...
Basketbol Ligi yarı finalinde karşı karşıya geliyorlar...
İlk maçta yer yerinden oynuyor...
Başkan, yöneticiler, taraftarlar abanıyor rakip
antrenörün üzerine!..
Sportmenlik dışı ne ararsanız var!..
Uzaktan bakınca basketbol maçı; gerçekte
bitmek bilmeyen bir didişme!..
***
İş rakip salonda daha bir alevleniyor!..
Onlar da rahat durur mu?
İki maçın birikimi var...
Her türlü yükleniyorlar...
Ve o kargaşadan utanç fotoğrafları yansıyor gazete sayfalarına!..
Obradoviç'in yüzündeki "balgam" Türk Basketbol Tarihi'ne düşen kara lekedir aslında!..
Kim utandı?
Çıkıp özür dileyeceklerine...
"Ayran" dediler utanmadan, sıkılmadan!..
Bu mudur spor yöneticiliği?
***
Türkiye Basketbol Federasyonu iki maç "seyircisiz oynama" cezası verip kapattı olayı...
***
Böylece olayların ardı arkası kesilecek mi sanıyorsunuz?
***
Anımsayın iki takımın daha önce aralarında oynadıkları maçları...
Gözünüzün önünden geçsin bayan basketbolunda yaşananlar...
Maçların öncesinde ve sonrasındaki yönetici açıklamaları gelsin usunuza!..
"Bunun neresi derbi... Olsa olsa ezeli kavga" yorumunu yapıştırırsınız!..
Yanlış mı?
***
Sporu spor olmaktan çıkaran...
Fair-playi unutturan...
Spor salonlarını...
Futbol alanlarını "arena"ya çeviren olayların başlangıcı...
Spor yöneticiliği yetisinden uzak kimliklerin bu işe soyunmasıyla aynı tarihi gösterir!..
Kitleleri birbirine düşüren...
Bunu da hiç çekinmeden salonlarda olsun, futbol alanlarında olsun açıkça gösteren yönetici tipi; yandaş yaratma, takımını koruyup kollama adına değil...
Daha çok karşıt yaratma anlamında etkili olmuştur...
Ve bugün tribünlerdeki didişmenin ana kaynağı da budur!..
***
Çok değil...
Önümüzdeki sezon göreceksiniz bu sportmenlik dışı gösterinin sonuçlarını...
Tribünler giderek boşaldığında...
Eşleri ve çocuklarıyla salonlara, statlara koşanlar sizi terkettiğinde...
Anlayacaksınız belki ne olduğunu!..
İş işten geçmiş olacak!..