"Gül hazin, sümbül perişan, bâğ-ı zârın şevki yok,
Derdnâk olmuş hazara nağmekârın şevki yok,
Başka bir hâlet ile çağlar, cûy-i bârın şevki yok,
Ah eder inler nesim-i bikararın zevki yok,
Geldi amma neyleyim, sensiz baharın zevki yok."
(Ağıraksak şarkı)
Recaizade Mahmut Ekrem'in sözlerine Rahmi beyin enfes şarkısına itiraz ediyorum. Şevki var!
Ama bu, güftede adı anılan Şevki bey değil, İzmir'in maruf simalarından, hâzâ İstanbul Beyefendisi İbrahim Şevki Figen...
Bir imza günüm vardı. Baktım, kuyruğun arkasında o var. Eşime:
-Şevki ağabeyle ilgilen. Gerçi onda hemen bütün kitaplarım var ama, beni ziyarete gelmiş olmalı.
Bir yandan önüme uzatılan kitapları imzalarken, bir yandan bizimkilerin söyleşmesine kulak konuğu oldum. Tülay, yaşını sormuş olacak ki; bu nezaket ve espri ustası zattan cevap:
-Yaşım pazarlığa tâbidir!
Bir kahkaha patlatmışım ki; sıradakiler şaşkınlıktan küçük dillerini yutayazdı.
Öyledir o. Üstü açılmadık -ama kibarâne- fıkralar onda; modası geçmez şarkı ve türkü (makamına göre) söylemek onda.
Bir yakını:
-Şevki bey, size yeni bir teklif var, deyince sormuş:
-Hayrola, beni üçüncü kez mi evlendireceksiniz?
Oysa söz konusu olan, Şevki Figen'e yeni bir yöneticilik önerisi gelmese şaşılır.
Şu CV'ye (Curriculum vitae) göz atar mısınız lütfen:
"İstanbul'da -T.C.'nin kurulduğu yıllarda- doğdu. Avusturya Lisesi'ni bitirdi. Robert Kolej'in Mühendislik Bölümü'nden diploma aldıktan sonra ünlü Texas Uni'den İnşaat Yüksek Mühendisi olarak mezun oldu. Bazı uluslararası kuruluşlarda üst düzey yönetici olarak çalıştı. Kendi yarattığı karizması onu, İzmir'in önemli sanayi kuruluşlarından TURYAĞ'a genel müdür yaptı. Bu görevde, gerçek bir 'Efsane Genel Müdür' olarak varlık gösterdi."
Burada biraz durmak gerek. Çünkü ben, 16 yıllık görevi sırasında kendisini yakinen izledim. Kendisi de, İzmir'deki hiçbir ticari, sınai, sanatsal ve kültürel etkinliği kaçırmadı. Gerçek bir PR (Public relations) uzmanı oldu. Hemen her İzmirli iletişimci gibi, benim de gösterdiğim herhangi bir başarı ya da aldığım ödül üzerine, evlatlarıma miras bırakılacak değerde kutlama iletileri gönderdi. Yanında çalıştırdığı Ahmet Ramazanioğlu, Vasfi Hakman, Salim Kadıbeşegil halkla ilişkilerde yetkinliklerini, ülke çapında kanıtladı.
Bende bir başka silinmez izi var:
Azra Anam (Erhat), menhus hastalığa yakalanmıştı. Yurt dışında operasyon geçirmesi şarttı ama nerde Azra Erhat'ta o olanak? Prometheus gibi sezgisi olan Şevki ağabey, beni arayarak, Azra Anamın varsa yeni, değilse eski kitaplarını yayınlatmak istediğini bildirdi. Hemen “Mavi Yolculuk” (I ve II) kitaplarını verdim. Kitaplar, Türkçe ve Almanca olarak raflarda yerini aldı. (Sonucu söylememe gerek var mı: Figen'in verdiği telif ücretiyle Anacığım Londra'da ameliyat olup döndü.)
Bilmeyen varsa, şuracıkta öğrensin:
İ. Şevki Figen, Türkiye'nin parlayan yıldızı yaptığı TURYAĞ'da, gece bekçisinden genel müdür yardımcılarına kadar, çalışanlara yazdığı iletileri “Mavi Kenarlı Mektuplar” adıyla kitaplaştırıldı. Tam Üni'lerde ders kitabı olarak okutulacak bilgi ve sevgi birikimi...
Böyle bir yeteneği -işletmem olsa- ben de kaçırmak istemezdim!
Bunu bilen STK'lar (sivil toplum örgütleri), Şevki Figen'i içine almış, yönetimi onun ehil ellerine teslim etmiştir. İşte EBSO, TÜSİAD, ESİAD, EGİAD, İzmir Rotary ve niceleri...
Bu yazıyı okuma zahmetine katlananlardan, Alaçatı'yı turizmin parlayan yıldızı yapanın Şevki Figen'in eşi Leyla Figen olduğunu bilmeyen var mı?
Şevki Figen Usta; kalbinle birlikte sen de hep İzmir'de kal...