Kütüphaneler Haftası’ndayız. Kutlu olsun. Hep kitap günlerinde olsak, kitaplarla donatsak evlerimizi ne iyi.
Kütüphaneler Haftası’na girmişken kitaplardan söz etmemek olmaz.
Üç kitabı konuk etmek istiyorum bugün köşeme: Rıza Aslan’tan Şiirşenlik’, Sina Akyol, Nesrin Kültür Kiraz ve Erol Özyiğit’ten “Binbir Hece Masalları”, Neval Savak’tan “Tenuçumu”.

“ŞİİRŞENLİK”

Eskiden tekrir sanatı olarak bilinirdi. Türkçe karşılığı yineleme. “Anlatımı güçlendirmek için bir sözü sık sık tekrar etmek” olarak tanımlanır. Sözün etkisini güçlendirmek amacıyla anlamın üzerinde yoğunlaştığı sözcük ya da söz öbeklerini arka arkaya yinelemek, şairlerin başvurduğu bir yöntemdir.
Bugüne dek şiir, inceleme, derleme, roman türünde çok sayıda kitabı bulunan eğitimci, yazar Rıza Aslan da Şiirşenlik’te Türk şiirindeki yinelemelere odaklanmış.
Rıza Aslan, Türk Dili Edebiyatı öğretmenliğinden emekli. Uşak’ta yaşıyor. Türk Şiirinde Özensiz Dizeler de çok sayıda ünlü şairin dizeler arasında söyleyiş yanlışlığını ortaya dökmüş, bu yüzden epeyi saldırıya uğramıştı!
Kitaba ad olarak seçtiği “Şiirşenlik”, şair Sina Akyol’un “şırılşenlik” sözünden esinlenilmiş. Akyol’un “Salyangoz İlmi”nde yer alan yinelemeleri, Rıza Aslan’ı bu kitabın oluşmasına yöneltmiş. “İkileme zenginliğinden örnekler vererek bu zenginliğin şiirde ve düzyazıda vazgeçilmezliğini bir kez daha ortaya koymak istedim” diyor.
Rıza Aslan çok sayıda şiir kitabı taramış, çok sayıda şairden örnekler seçmiş. Ön ve art, bağlaç, kıvrımlı, zıt yapılı yinelemelerden, ikilemelerden çok sayıda dizelerle şairler seçkisi yaratmış sanki.

“BİNBİR HECE MASALLARI”

Söz “şırılşenlik”ten, Sina Akyol’dan açılmışken, Binbir Hece Masalları’na düşürelim yolumuzu. Sina Akyol, Nesrin Kültür Kiraz ve Erol Özyiğit’in “zincir şiir” adını verdikleri haiku ruhuyla yazılmış Binbir Hece Masalları’na.
Denir ki haiku, Japon söz sanatının 9-12. yüzyıllar arasında dinsel, kırsal izlekler üzerinde yoğunlaşan, 5-7-5 ölçüsünde yazılan koşuklardır.
Sıradan olaylar içinde bir “an”ı yakalayıp onun iç doğasına bir başkasıyla birlikte girerek “an”ı kalıcı kılmayı, paylaşmayı amaçlar. “Ben gördüm / duydum / dokundum / tattım / kokladım” diyen bir sesi vardır.
Türkiye'de haiku biçim ve biçeminde yazan şairlerden ilk anda Orhan Veli, İlhan Berk, Sina Akyol, Turgay Kantürk, Enis Batur, Melisa Gürpınar, Mustafa Köz, İbrahim Berksoy, Oruç Aruoba, Gökçenur Ç., Kadir Aydemir ve Hakan Cem akla gelir. Bu adlara Erol Özyiğit’i de ekleyebiliriz.
Ortak önsözde Sina Akyol’un şu sözleri dikkat çekiyor: “Bugüne kadar gerçek bir haiku olduğunu iddia ettiğim tek bir şiir bile yazmadım. Ama haikunun özünü, duyarlığını çok sevdim, onun ruhundan el aldım, çünkü başlı başına bir ruhtur haiku.”
Sonra üç şair şu ortak sözde buluşuyorlar: “…tabii ki Japon olmadığımız için, ‘serbest haiku’ yazıyoruz.”

TENUÇUMU

“Acılarla örülüdür şairin yaşamı aslında ve ne kadar kalabalık görünseler de bir o kadar da yalnızdırlar dünyalarında” diyor Neval Savak. “Yaşamın içine karışacaksın. Aç kalacaksın, soğukta bir kaldırımda oturacaksın, bir eylemin başında yürüyeceksin göğe yaslayarak başını... İnsanlara karışacaksın.”
Kanguru Yayınları’ndan çıkan Tenuçumu’nda Savak’ın yaşamından, yaşadıklarından, yaşatılanlardan izler, im’ler var.

ve sordum yeryüzünün taşına
nicedir başımın ağrısına
insan neresinden iz bırakır dünyaya