Geçtiğimiz hafta dostum Prof. Dr. Yüksel Gürüz’ün daveti sonrası, İzmir Kent Konseyi Hayvan Hakları Çalışma Grubu ile bir toplantı yaptık.

Başta Fatma Şimşek, çok değerli birçok hayvan dostu ile tanışma fırsatı buldum. Hem gündemdeki Hayvanları Koruma Kanunu’ndaki değişiklik tasarısını, hem de İzmir’de hayvanları ve insanları korumak için yapılması gerekenleri tartıştık. İzmir’deki hayvanlar çok şanslı; çünkü onları düşünen yöneticiler, sivil toplum örgütleri ve bilim insanları var. ‘Tek Sağlık’ anlayışı ile bir arada çalışarak, Türkiye’ye örnek olacak projeler geliştirilebilir.

Toplantının ardından, özellikle kısırlaştırmaya yönelik neler yapılabileceğini düşünmeye başladım. İzmir Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Halk Sağlığı Dairesi Başkanı Gökhan Özdemir, Karşıyaka Belediyesi Veteriner İşleri Müdürü Çağlayan İnanlı, Urla Belediye Meclis üyesi Prof. Dr. Devrim Akseki ve Çalışma Grubumuzdan Urla ve Seferihisar’da kısırlaştırma konusunda başarılı çalışmalar yapan Aylin Karataş ile konuştum ve bazı projeler oluşmaya başladı.

İlk hedefin kısırlaştırma olması gerektiğini ve bu konuda önceden yapılmış başarılı çalışmaların temel alınarak geliştirilebileceğini düşünüyorum. Belediyeler, hayvanseverler, bilim insanları ve toplum sivil kuruluşları bir araya gelirse, İzmir’de kısa sürede geniş çaplı bir kısırlaştırma gerçekleşebilir ve kısırlaştırılmış hayvanların katledilmelerinin önüne geçilebilir. Urla ve Karşıyaka’da bazı pilot çalışmalar yapılabilir; başarılı olanlar önce İzmir’e, ardından Türkiye’ye yayılabilir.

İkinci hedef barınaktan hayvan edinmeyi teşvik edici yöntemler geliştirmek olabilir. Barınaklardaki köpeklerin önemli bölümü, güçlü olanların hayatta kaldığı doğal seleksiyondan geçtikleri için hastalıklara karşı dirençli, her tür gıda ile beslenebilen, masrafı az, sevgiye aç dostlar… Bu köpeklerin sahiplenilmelerine yönelik kampanyalar başlatılması, bazılarını belli dönemlerde şehir merkezlerinde uygun koşullarda sergilenmeleri, kısırlaştırma ve bir yıllık aşılarının belediyeler tarafından karşılanması gibi teşvik edici yöntemler kullanılabilir.

Barınaklardaki kısırlaştırılmış ve aşılı köpeklerden bir kısmı için daha özgür yaşayacakları, tehlikelerden uzak çitlerle sınırlı, içinde barınaklar bulunan doğal yaşam alanları oluşturmak iyi bir alternatif çözüm olabilir. Birçok il ve ilçede açılan veya açılmak üzere olan bu alanlar geliştirilebilir, eksikler giderilebilir. Artık yemeklerin çöpe atılması engellenerek hayvan besinlerine dönüştürülebilir.

İnsanlara ve başka hayvanlara saldırgan davranış sergileyen köpeklerin serbest bırakılmaması gerektiği ve koruma köpeği olarak sahiplenilmelerinin özendirilebileceği kanısındayım. Köpeklerden insanlara da bulaşabilen ve son yıllarda yaygınlaşan leyişmanyaz enfeksiyonuna karşı mücadelede köpeklere deltametrinli tasma takılması ile tatarcık, yakarca veya kum sineği denen minik sineklerle mücadele önem taşıyor. Kist hidatik (kistik ekinokokkokkoz) enfeksiyonunun yayılmasını önlemede ise özellikle kurban ve adak kesimleri sonrası köpeklerin çiğ iç organlara (özellikle kist içeren) ulaşımının engellenmesi ve her köpeğe iki ayda bir antiparaziter ilaç verilmesi gerekiyor. Kuduza karşı aşılama da çok önemli…

Sahipli köpeklerde zorunlu olan çiplerin denetlenmesi, taktırmayanlara ve köpeğini sokağa bırakanlara caydırıcı ceza uygulaması da şart.