“Bu Sezen Aksu fırtınası, az dinsin öyle yazayım” diye düşünmüştüm. “Belli ki yine gündem değiştirmeye çalışılıyor, bir iki güne sakinleşir ortalık” diyordum.
Sonra aklıma geldi, 'Biz ne konuşuyorduk Sezen'den önce' diye, bardaktan boşalırcasına üzerimize yağan zamları, ekonomik krizi falan...
Yoksullukla mücedelenin spor haline geldiği halk için bunlar artık standart gündem. Ne oldu ki, unutturmaya çalışıyorlar.
***
Hatırladınız mı ?
Nur cemaatine bağlı bir yurtta baskılar sonucu intihar eden Enes Kara... Büyük bir adaletsizlikle karşı karşıya kalan, kendini yalnız ve çaresiz hisseden gençlerden yalnızca biri olan Enes Kara...
Ölümün üzerine haber yasağı getirilen, ama videosunda çaresizliğini anbe an yüzünden okuduğumuz, Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisi 20 yaşındaki Enes Kara...
Asıl mesele bu: Bir cemaat yurdunda, baskıya maruz kaldığını kendisi açık yüreklilikle anlatan bir genci unutturmak, 'dindar gençlik yetiştirmek' için yol açtıkları vahşeti ortadan kaldırmak.
Her fırsatta söyledikleri, “yüzde elliye” Enes Kara'yı unutturup, “Bakın burada ne var, 'Laik kesimin Minik Serçesi'ni, 'Hz. Adem ve Hz. Havva'ya hakaret etti' diye hedef göstermek.
Asıl mesele ne Sezen Aksu ne de Adem ve Havva aslında.
Asıl mesele din kardeşiyiz diye yanlarında kalmaya devam eden seçmene, 'Dini hedef alıyorlar' diyerek kendine çekmek.
***
Erken seçimin olma ihtimali bu denli yüksekken, ekonomik kriz, yoksulluk ve umutsuzluk toplumun her kesimini bir araya getirmişken, seçimlerde en büyük koz olan kutuplaşmanın ortadan
kalkması birilerini korkutmuş olmalı. Ancak artık bu mesele çoktan emek, aş meselesine dönüştü. Kutuplaşma çoktan bir avuç zengin ile ay sonunu getiremeyen milyonlar arasında oluştu. Bu noktadan sonra ne umutsuz gençlere Enes Kara'yı unutturabilirsiniz ne de 5 yıl önce yazılmış bir şarkıyı göstererek kendi seçmeninize emek kavgasını unutturabilirsiniz.
Sanırım bu sefer, Atı alan Üsküdar’ı geçti...