Gazetecilik mesleği kendi doğası gereği, “gerçeği ortaya çıkarma” ve “Kamuoyu oluşturma dürtüsü” ile tarihin her evresinde iktidarlarla karşı karşıya gelmek durumunda kaldı.

İktidar sahipleri kendi çıkarlarıyla çatışan bir haber görmemek ve gazetecilere işlerini yaptırmamak için her yolu denedi. Dünya basın tarihinde olduğu gibi Türkiye basın tarihi de ne yazık ki başarılardan çok; baskılar, zulümler ve katliamlarla dolu.

Bir meslek düşünün o kadar şehit vermiş olsun ki adına “Öldürülen Gazeteciler Günü” diye bir gün atfedilsin. Ne acı!

6 Nisan 1909'da Galata Köprüsü'nde Türkiye'de gazetecilik mesleğinin ilk kaybı sayılan Serbesti Gazetesi Çalışanı Hasan Fehmi Bey mesleği nedeniyle katledildi. O günden bugüne Türkiye Gazeteciler Cemiyeti verilerine göre Abdi İpekçi, Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu, Turan Dursun, Hrant Dink, Metin Göktepe, Çetin Emeç gibi isimlerin de aralarında olduğu tam 67 gazeteci katledildi. Listenin son sırasında, birkaç ay önce Kocaeli'de yaptığı haberler nedeniyle öldürülen Güngör Arslan yer alıyor.

Hasan Fehmi Bey'in katlinin üzerinden tam 113 yıl geçti, her türlü baskıya rağmen gazetecilik var olmaya devam etti. Çünkü biz gazeteciler bu mesleğe her şeyi göze alarak, katledilen meslektaşlarımızın hikayelerini bilerek atılıyoruz ya da atılıyorduk.

Şimdi gazetecileri doğrudan hedef almayı geçip, mesleği öldürmek istedikleri için, doğası gereği muhalif olan gazeteciliğin içini boşaltarak etkisiz hale getirmeye çalışıyorlar. Gazetecilerin mücadele ile kazandıkları haklara saldırıyor, açlık sınırının altına ücretlerle sigortasız çalıştırıp yaşanmayacak koşullara mecbur bırakarak alanı terk etmeye zorluyorlar.

İçi boş, tek sesli gazeteleri yapacak birilerine ihtiyaçları olduğu için, yeni nesil gazetecileri sorgulamaktan uzak, apolitik ve biat eder şekilde yetiştirmeye çalışıyorlar. Dünya genelinde gazetecilik var olmak için çok fazla alanda mücadele etmek zorunda kalıyor.

İşçi grevlerinde çokça duyduğumuz, “Açlıktan ölmeyiz, biz bu yoldan dönmeyiz” diye bir slogan vardır. Bugün geldiğimiz noktada bu işi ısrarla yapmaya çalışan gazetecileri, sırf kamuoyunun haber alma özgürlüğünü yaşatabilmek için sadece baskılara, hedef haline getirilmelere maruz kalmadığını, sigortasız, açlık sınırı altında çalışarak bu mesleğe tutunmaya çalıştığını unutmayın istedim.

Katledilen meslektaşlarımızın mirası sadece biz gazetecilere değil uğruna can verdiklerine de büyük bir sorumluluk yüklüyor.