Yeni bir TV programı ortalığı adeta ayağa kaldırdı: Sosyetik Ev Hanımları...
Dün ilk bölümü yayınlandıktan sonra program adeta memleket meselesi oldu.
Orijinali Amerikan olan ve tamamen kurgu bir televizyon şovunu insanlar bildiğin ciddiye aldı.
Yok Türk kadını bu değilmiş, bu kadınlar gelsin de asgari ücretle geçinsinmiş görelimmiş vs. vs...
Dediğim gibi program tamamen kurgu... Amerika'da aynı format yıllardır yayınlanıyor. Orada bu kadar göze batmıyor tabii, insanlar bir tür komedi izler gibi izliyor bu şovu.
Siz de öyle yapın!
Bir de şu var, mesela Türk kadını bunlar değil tamam da, kim mesela?
Yıllardır hiç tepki vermediğiniz Gelin Evi kadınları mı?
Hani hiçbiri çalışmayan, kocasının eline bakan, yedikleri sağlıksız hamur işlerini nasıl yaptıklarıyla övünen, o börekler çörekler yüzünden 20'li yaşların başında kat kat yağlarıyla ve gösteriş yaptıkları altınlarıyla küçük pembe koltuklarına sığmaya çalışan küçük kadınlar.
Çoğunun evlilik hikayesi 16-17 yaşında sosyal medya kırıştırmalarıyla başlayıp, 20'de nikahla sonuçlanan.
Eğitim yok, üretim yok.
Hani bizim sapık diye korkup kaçtığıımız, şikayette bulunduğumuz tipler var ya, işte bu kızlar gidip onlarla evleniyor.
Sosyal medyada 'mrb' diye mesaj atanlarla mesela...
Ya da yolda laf atanlarla...
Ya da trafikte taciz edip, sıkıştıranlarla...
Tanışma hikayelerinin yüzde 90'ı böyle... Normalmiş gibi anlatıyorlar. Akıl alır gibi değil.
Ve birçoğu da daha evlenmeden bu programa başvuruyor ve evini bu programın kriterlerine göre döşüyor.
Düğünde takılan bilezik sayısıyla birbirlerine nispet yapmak en sevdikleri aktivite.
Ve ben bu programın hiç şikayet edildiğini duymadım.
Demek ki 'gerçek Türk kadını' çoğunluğun kafasında bu!
Bence ikisi de değil.
Ne koca parasıyla aldığı 30 bin dolarlık çantasıyla övünen ne de düğünde kaynanasının boynuna doladığı altın zincirle hava atan...
Türk kadını, Türk insanı nasıl olur diye tartışmak asıl abes olan.
İnsan olun insan...
Okuyan, üreten, çevre bilinci gelişmiş, sağlıklı beslenen, spora önem veren, ülkesinde ve dünyada olanları doğru okumaya çalışan, hoşgörülü, vicdanlı...
Ve şov dünyasını fazla ciddiye almayan, televizyon programlarını hayatın merkezine koymayan...
Gülün geçin işte... Kafayı takacak asıl mevzuları ıskalamayın.

***

Giderek çoğalıyorlar


İstanbul'daki 115 çocuğun doğumunun gizlendiği haberinden sonra bir iddia da Konya'dan geldi.
Kadın doğum ve çocuk hastanesinde hemşire olarak çalışan bir kişi, çalıştığı hastanede tam 400 çocuğun doğum yaptığını ve başhekimin emriyle bu doğumların kayıtlarının tutulmadığını iddia etti.
Hemşirenin anlattıklarına göre bu çocuklar 15 yaşın altında imiş.
Artık bu haberleri hem okumaktan hem de yazmaktan yorulduk, bıktık.
Adamlar çocuklara musallat olmaktan ve yetkililer de bu sapıkları korumaktan bıkmadı.
'Ne var yani benim anam da 14 yaşında ilk çocuğunu doğurmuş, bizim köylerde hep böyle' diyen dangalaklar var. Bir de onlarla uğraşıyoruz.
Anasının haline üzüleceğine bunu normalleştiriyor. Kendi kızının başına gelse sesini çıkarmayacak belli ki. Hatta belki kendisi de 14-15 yaşında çocuklara musallat olmaya meyilli, kim bilir artık!
Bu ülkede çocukları ve hayvanları bu sapık zihniyetten nasıl koruyacağız biz?
Giderek birbirlerini görerek güç alıyorlar.
Çocuk ve hayvan tecavüzleri neredeyse olağan haber sayılmaya başladı.
Televizyonda sigara, içki, öpüşme sahnesi görmek istemeyen zihniyet, büyük bir ikiyüzlülükle çocuk ve hayvan tecavüzlerine sessiz kalıyor.
Çocuğun köpeğin rızası var mı yok mu bunu tartışıyorlar!
Bize de Allah'ım aklımıza mukayyet ol demekten başka bir şey düşmüyor.