Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 24 Mayıs 2024 tarihinde yaptığı oturumda, Serebrenitza Katliamının yapıldığı 11 Temmuz gününü ''Soykırımı Düşünme ve Anma Günü'' olarak ilan etti.

Türkiye, Almanya,İngiltere ve Fransa dahil Birleşmiş Milletlere üye 193 ülkeden 84'ü bu karar için olumlu oy kullandı.Karar metninde ''Srebrenitsa Soykırımını anma günü' olarak geçen bu karara olumsuz oy kullanan ülkeler ise 19'da kaldı: Sırbistan, Rusya ve  Çin olumsuz oy kullanırken,Yunanistan ve Slovakya çekimser kaldı.

Sırpların sadece beş günde yaptığı katliamın bilançosu 8372 kurban olarak tespit edilmiş olsa da bu savaşta genel tablo 312 bin kişinin hayatını kaybetmesi, 2 milyon kişinin evlerini terk etmesi ve 27734 kayıp ile insanlık hafızasında dehşetle anımsanmaktadır.

Soğuk savaş döneminin sona ermesi ve altı federel devletçikten oluşan Yugoslavya'nın dağılması ve akabinde de gerçekleşen iç savaşın gölgesinde,1992 ila 1995 yılları arasında Sırpların Bosna'da yaptığı bu soykırım ve sistematik etnik temizlik, dünya vicdanının en büyük yaralarından birisi olarak yirmi dokuz yıldır kanamaya devam ediyor.

Ekran Resmi 2024 07 11 10.57.10

Bosna Hersek Kayıpları Araştırma Enstitüsü, halen toplu mezarlardan kimlik tespiti görevini sürdürüyor.. DNA analizlerine göre, Srebrenitsa Soykırımı'nda katledilen 14  kurban daha Potacari Mezarlığı'nda toprağa verilecek Srebrenitsa’da,

1995 yılının 11 Temmuz'unda, 8372 Boşnak kardeşimizin acımasızca katledilmesi, insanlık tarihinin yüzkarası günlerinden biri olarak hafızalara kazındı. Üstelik bu katliam, Birleşmiş Milletler'in kontrolündeki bir bölgede Hollandalı bir komutanın denetiminde gerçekleşti.Aylardır,Sırpların kuşatması altında olan bu bölgede, çoğunluğu Müslüman olan Boşnaklar için Srebrenitsa güvenli bir toplanma merkezi idi. Birleşmiş Milletler de Srebrenitsa dışında Zepa ve Gorazde’nin de 3 bölgeyi daha ‘güvenli bölge’ ilan etmişti.Bölgeye geçişler Birleşmiş Milletlere bağlı askerlerce denetleniyor ve sığınmacıların silahlarına el konuluyordu.

Srebrenica'da General Ratko Mladiç komutasındaki Sırp güçler, BM Barış Gücü kontrolündeki bu bölgeleri uluslar arası hukuka aykırı olarak   kuşattılar ve binlerce Müslüman erkek, kadın ve çocuğun sığındığı ve Hollandalı askerlerin denetimindeki Potoçari dahil bölgenin çevre ile irtibatını kestiler. Hollandalı askerler karargaha sığınanlara burada güvende olacaklarını söylediler ancak karargahlarından ayrılarak, binlerce Müslümanın Sırpların eline düşmesine neden oldular. Üstelik tüm bunlara göz yuman BM Komutanı da Hollandalı Thom Karemans idi. Hollanda, yüzyılımızın bu vahşetinin sorumluluğundan kaçamadı, nitekim, yıllar sonra Hollanda Temyiz Mahkemesi, Srebrenica katliamında, Hollanda devletinin kısmen sorumlu olduğuna karar verdi ve Birleşmiş Milletler (BM) Barış Gücü kapsamında görev yapan askerlerin Bosnalı Sırplara teslim ettikleri yaklaşık 350 Müslüman için yakınlarına tazminat ödenmesine hükmetti.

Kuşkusuz, geleceğe umutla bakmanın yollarından biri yaşanan acılardan ders çıkarmaktır ancak bazen acı, dram ve trajedi o kadar yoğundur ki bunun kaskatı gerçeği karşısında insanlık onuru nefessiz kalır ve çaresizliğin verdiği dehşet ile umutlarını derinlere gömer. İşte Bosna’da yaşanan buydu, insana dair tüm değerlerin can çekişmesi dünyanın gözü önümde gerçekleşti. 26 Şubat 2007’de Lahey Adalet Divanı bu katliamı ‘Soykırım’ olarak kabul etti. Dönemin Sırp Cumhurbaşkanı Sloban Miloşeviç, 11 Mart 2006’da savaş suçlarından yargılandığı sırada Lahey’de öldü.

Sırp Komutan Ratka Mladiç, katliamın 23. yılında, 10 Temmuz 2018 tarihinde, Lahey Adalet Divanında Soykırım sucundan müebbet hapis ile cezalandırıldı.

Bosna Savaşı'ndan, Sırplar, askeri, siyasi ve psikolojik kesin bir yenilgi ile çıktılar ve Ulusal tarihlerindeki kara sayfayı, 2.Dünya Savaşı sonrası yaşanan en büyük soykırım ve vahşet olarak insanlık tarihine ve vicdanlara kazıdılar.