Bir yanda RTÜK, diğer yanda TÜİK kararları başımızın üstünde Demokles'in kılıcı gibi sallanıyor...
İstersen başını kaldır!
Ne olur? Da demeyin, örnekler ortada...
Vatandaş sokağa adımını attı, atacak bu defa da Meteoroloji kavuran sıcak alarmı veriyor: 40 derece! Sakın 11- 16 saatleri arasında sokağa çıkmayın!
Peki öyle olsun; sabahın seherinde pazar yerinde soluğu alanlar etiketlerle yüz yüze gelip evine koşuyor. Öyle ya, sıcak ve fiyat çarpmasın diye.
E saat 16 sonrası ne oluyor?
Cebinde en yüksek para birimi olan 200'lük banknotunu bırakıyor. Olmayan ise mahcup olmamak için cebindeki metal bozuklarını sayıp ucuz pazarından çürük çarık toplayıp evine dönüyor...
Çoluk çocuk, ana babanın yüzüne bakıyor! Füsun Önal'ın 1975'lerden kalma şarkısı "Ah nerede, vah nerede?" müziği eşliğinde oturup kalıyor...
Bugün muhalefet iktidar arasında "çarşı- pazar, boş tencere, açlık sınırı- yoksulluk sınırı" tartışılıyor. Bağırış, çağırışlar karartılan ekran ve vicdanlar siyasetin arenasının birinci gündemi.
Yani sokak edebiyatı, sokağa çağrı gibi laflar ediliyor.
Ah nerede, vah nerede?
Yaz boz tahtası :Tencere tava hep aynı hava!
Sokak edebiyatı yapanlar bakın; Demirel in pahalılığa karşı bir çağırısı vatandaşı sokağa dökerdi kadınları.
Ve de gece evlerde elektrikler aç kapa protestoları hiç unutulmadı.
Kısacası,
Süleyman Demirel olsaydı elini kulağının arkasından çevirmeden başta hanımları "Tencere- tava" balkonlardan sokağa seslendirerek amacına ulaşırdı " diyenlerin seslerini duyar gibiyim.
Tabii ki, bizimkisi siyaset tarihinin yapraklarını çevirerek gözümüze ilişenler.
Son söz siyasetçilerin, tabii ki onları seçenlerin sesini TBMM'ye taşıyarak tartışacaklardır...
***
Bizimkisi bu tartışmaları ekranlardan görüp, sentez yapmaktır. Karar malum mercilerindir.
Yine rahmetli Süleyman Demirel'in "Dün, dündür" deyişi ile gündeme dönelim.
Doğa katliamları, Şehit erlerimiz, PKK'nın silah bırakması, hapisteki Belediye Başkanları, Kayyum atanan Belediyeler. İçeride tutulanlar, tutuksuz yargılanma talepleri ...
İçerdeki fidanlarımıza bakıp, "Her Fidan 1 Gelecek" diyelim.
İsterseniz bu yazımı şu güzel dua ile noktalayayım:
"Kıştan sonra baharı verdiğin gibi, Sıkıntıdan sonra bizlere selamet ver Allah'ım."
Evet, Acının tarifi yok . Vatan uğruna can veren şehitlerimizin ailelerine ve yüce milletime sabırlar diliyorum...
Saygılarımla.