Dikkat; tamamen yaşanmış bir olaydır. Kurgu içermez...

Önceki gün arkadaşlarla buluştuk. Kordonda sohbet ettik, yedik içtik ve çok geç olmadan dağıldık. Ben önce tramvay ile Fahrettin Altay Meydanına, oradanda  Yelki'den geçen 321 numaralı otobüse bindim. Otobüs numarasını özellikle yazıyorum ki, gerçek tüm çıplaklığıyla ortaya çıksın.... Vurgu dediğin de böyle olur. Breh breh...
Her şey çok güzel geçmişti. 

Fakat ertesi gün. Cüzdanımın olmadığını fark ettim. Nereye baksam yok. Büyük ihtimalle otobüste düşürmüştüm. 321 numaralı otobüsü durdurup şöföre durumu anlattım. O da son derece kibar bir şekilde  Fahrettin Altay aktarma merkezine gitmemi ve 153 numaralı telefondan da cüzdanımın akıbetini sormamı söyledi. 
Dediğini yaptım. Karşıma çıkan görevli beni Eshot santralına aktardı. Burada çok düzgün ve kibar konuşan genç bir hanım beni dinledikten sonra.

"Araştırayım, cüzdanınız bulunmamışsa boşuna gitmeyin" dedi.  Sonra  geri dönüp cüzdanımın bulunduğu bilgisini verdi. Bu telefon trafiği sırısında sorunumla gerçekten ilgilenildiğini baştan savma bir tavrın olmadığını hissettim. 
Aktarma merkezinde öğrendim ki cüzdanımdaki her şeyin zaptı tutulmuş. Kendimi tanıttım ve belge imzalayarak cüzdanıma kavuştum. Belki de bir İzmirli yolcu sayesinde...
Paralar, kartlar her şey yerli yerindeydi...
Sevinmiştim, üstelik gurur duymuştum. 
Devletin kurumunun bu derece güven verici olması konforlu bir şeymiş. Bunu öğrendim.
Çünkü biz ne yazık ki; bir çok resmi kuruma güvenimizi kaybettik. En kötü örneklerinden birini de daha yeni yaşadık. 
Biliyorsunuz geçen hafta yüzlerce hileli ürünler duyurulurken, Köfteci Yusuf'un ürünlerinde de domuz eti olduğu açıklanmıştı. 
Sonrasında ortalık birbirine girdi. Mafya babaları bile konuya dahil oldu. Bakanlık açıklama yaptı, Köfteci Yusuf böyle bir şeyin olmadığını, olma ihtimalinin bile bulunmadığnı ileri sürdü... Bol bol konuşuldu. 
Herkes gibi ben de sonucu merak ettim. 
Hemen hemen bütün yorumları okudum, açıklamaları dinledim, sosyal mesajlara baktım. Hep bir tereddüt dile getiriliyordu.
Ama en önemlisi halkın tutumuydu...
Tesadüfen geçtiğim Köfteci Yusuf dükkanlarında neredeyse boş yer yoktu...
Yani?
Yanisi halk köfteciye inandı, devletin koca bakanlığına inanmadı...
İşin acı tarafı da bu...