Ankara'nın en büyük düzlüklerinden Çubuk Ovası, 1402 yılında çağının iki büyük Türk Hakanının kıyasıya savaşına mekan oldu, Timur ve Yıldırım Beyazıt'ın...
Anadolu'nun doğu sınırlarından Hindistan'a kadar muazzam bir çoğrafyada devasa bir imparatorluk kurmuş olan Timur, gözünü Osmanlı topraklarına dikmişti. Öncesinde Bağdat'ı almış, Mısır'da Memluklu Sultanı Berkuk da ölünce, önünde Beyazıt dışında bir rakip kalmamıştı.
Bizim tarihçiler, Timur karşısında Osmanlı'nın yenilmesi ve kardeş katlinin hüküm sürdüğü Fetret Devri'nin yaşanmasına bir tepki olarak Timur'u mümkün olduğunca radarlarına almasa da nihayetinde üç kıtaya yayılan bir imparatorluk kurmuş Türk Hükümdarını görmezden gelmek mümkün değil!
Sadece Asya'da değil o çağın bilinen tüm dünyasının,1390 ila 1405 yılları arasında, tüm ülkelerinin korkulu rüyası haline gelen Timur, 17 büyük savaşı kazanıp toplamda 27 ülkeye boyun eğdirmişti. Bizans dahil sayısız devleti de haraca bağlamıştı.
İsmi, Çağatay Türkçesinde Timur olarak geçer, günümüz Türkçesinde anlamı Demir'dir. Barlas Boyunun Turagay soyuna ait bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. 13. yüzyılın efsanevi Hakanı Cengiz Han'a bağlı göçebe kavimler içindeki Türklerdendi. Kendisinden pek hoşlanmayan dönemin tarihçilerinden Ibn Arabşah, ''doğduğunda avuçlarının içinin kana bulanmış olduğu söylenir, bu da çok kan dökeceği şeklinde yorumlanmış'' diye yazar..
1360'larda, 24 yaşında Barlas soyunun başına geçerek ilk kez tarihi kayıtlarda ismi yer alır. Moğol Hanının emrine girse de kısa sürede Maveraünnehire sahip olup Harzem ve Horasan'a seferler düzenler. 1388'lere gelindiğinde, tüm İran ve çevresi emrindedir. Devam eden 10 yılda Afganistan, Hindistan, Gürcistan ve Moskova'ya kadar tüm Kafkasya hakimiyeti altına girer. Ardından da Şam, Bağdat, tüm Mezopatamya ve Mısır.
1402'deki Ankara Savaşı sonrası tüm Anadolu'yu işgal eder. Konuşmalarının birinde, Yıldırım Beyazıt'ın '' İki müslüman Hakan savaştık da ne oldu?! Şimdi tüm Anadolu'da Hristiyanlar cirit atacak'' demesi üzerine, Bizans kentlerini yağma eder ve Anadolu'daki son Hristiyan Kalesi olan ve Rodos Şövalyelerince korunan İzmir'i yedi günde fetheder. Bizans'tan yardım için gelen donanmaya, mancınıklarla Rodos Şövalyelerinin kellerini fırlattığı ve dehşete düşen Bizanslıların kaleye yanaşamadan kaçtıkları söylenir!
İngiliz tarihçi Justin Marozzi'nin de belirttiği gibi, her ne kadar düşmanlarını kışkırtarak hep savaşı öncelese de ömrü savaşlarla geçmedi. Semerkand ve Buhara dahil bir çok şehirde yaptırdığı ölümsüz eserlerle vakaınüfusların 'Timür Rönesansı' dedikleri kültürel döneme imza attı.
Harold Lamp,'' milliyetçilik fikrinin 19 yy'da ortaya çıktığını savunanlar Timür'u tanımamışlar...O, Dünyada Türklerden başka kimsenin olmaması gerektiğine inanan ve bunun için fetihlere çıkan bir hükümdardı'' der.. Timur Bağdat'ı aldığında, İran güzellemeleri ile ünlü şair Firdevsi'nin mezarını da ziyaret ettiği ve '' kalk mezarından Firdevs, küçük gördüğün Türk'ün ayaklarının altında yatıyorsun, buraya kadar tek İranlıyı sağ bırakmadım'' dediği söylenir..
Amerikalı ünlü tarihçi Stanford Shaw, kendi ülkesinin popüler kültüründeki Supermen gibi hayali kahramanlara gönderme yapar: ''Bizim Sezar, Cengiz ve Timur'larımız olmadığından hayali Supermenler yaratmak zorunda kaldık.''
İngiliz tarihçi Prof. Dr. J.M.Roberts ise ''Timur, tarihte kayıtlı bir general ya da hükümdarın kazanabileceği zaferler konusunda eşi benzeri olmayan birisi idi. O, doğudan batıya esen son büyük fırtına idi'' der..
Çağdaşı olan ve Timur ile tanışan İbni Haldun da ''Hayatımda nice hükümdarlar tanıdım, ancak gerçek hükümdarın kim olduğunu Emir Timur'u tanıyınca anladım. O, gerçek bir cihan hakanıydı'' diye not düşer.
Atatürk de bir askeri kurmay olarak Timur ve Ankara Savaşı'nı etüt eder ve ''Timurlenk muhakkak ki dünyanın en büyük askeridir. Yıldırım Beyazıt, Timur'u her taraftan kıskaca almıştı. Böyle bir kıskaçtan ancak Timur kurtulup savaşı kazanabilirdi'' diye notunu düşer.
Timur,1405 yılında çıktığı Çin seferi sırasında hastalanır ve vefat eder. Soyundan gelenlerin Hindistan'da kurduğu Babürşahlar Devleti 1857 yılına kadar ayakta kalır.
Doğrusu, çağına damga vurmuş bu Türk Cihangir'i daha fazla tanımalıyız diye düşünüyorum. Konu ile ilgilenen okuyucularıma üç kitap önerisi ile yazımı noktalamak isterim:
1)Timur, Ali Murat Seyman, Olympia Yayınları.
2)Timurlenk, Justin Marozzi,YapıKredi Yayınları.
3)Bozkır İmparatorluğu, Rene Grousset.