Siyasetin ekonomiyi pas geçen durumu haliyle küfre dönüştü.

Ve ne yazık ki iktidar, sanki kendinden gelmiyormuş gibi doğru olmayan konuları toplumun gündemine taşıyor.

Bir yalanı ne kadar çok söylerseniz, inananı da o kadar çok oluyor.

Yetmiyor.

Bir yalanı örtmek için daha büyük bir yalana sarılıyorsunuz.

***

Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya'nın başına gelen ne ise, Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mansur Yavaş'ın başına gelen de odur.

Olayları iyi okur, karşılaştırmayı iyi yaparsanız gördüğünüz bel altı siyasettir.

Kimseye yarar sağlamayan siyaset...

Siyasetçilerin kazanmak için takındığı tavır, aslında aynen topluma yansıyor.

Başkasının en temel hakkına saygı duymamak toplumda yayılıyor.

Bizzat yaşadığım olayı örnek vererek açıklayayım.

***

Sabah saatleri.

Şirinyer İZBAN'da her zamankinden daha fazla kalabalık var.

İnsanlar işlerine gidecek.

Gelen tren muhtemelen dolu.

Kalan birkaç kişilik yere binen şanslı.

***

Tren yanaşıyor, duruyor ve kapıları açılıyor.

Dışarıda elli kişi varsa, içeri girebilecek insan sayısı on.

Haliyle kapıya yakın olanlar biniyor.

Kapı ile dışarısı arasındayım.

***

Bir ara “Keşke bir sonraki treni bekleseydim” diye geçiriyorum içimden.

Çünkü gerçekten sıkış tepiş.

Bu düşüncelerdeyken trenin kapılarının kapanacağı uyarısı geliyor.

Tam o sırada sırtımda müthiş bir acı...

***

Vatandaşın biri son anda beni iterek trene binmek istiyor.

Sırtımda yarattığı acının yanında, kapının kapanmasını da önlüyor.

Silkelenip arkaya dönüyorum, o da inmek zorunda kalıyor.

Göz göze geldiğimizde ağzından çıkan kelimeler aynen şöyle:

“Olmadı ama, biraz çekilseydin...”

***

Şaşırayım mı, kızayım mı karar veremiyorum.

Vatandaş ise ısrarlı.

Böyle bir yolculuğu yapmak istemediğime karar vererek dışarı adım atıyorum.

Biraz da iterek yerime geçiyor.

Artık öfkeliyim, biliyorum.

“Tabakhanede çalıştığınızı bilmiyordum. Buyrun siz binin, özür dilerim” deyip çıkıyorum.

***

Mutlu vatandaş.

Ne yaptı etti trene bindi, mutluluğu ondan.

İşine geç kaldığı için fırça yiyeceği korkusu, başka birine saygısızlık yaptığı endişesi falan yok.

Binerken kurduğum tümceyi bile anlamadı, kesin...

Onun derdi o trene binmekti.

Son anda bile olsa istediğini gerçekleştirmekti.

***

Bu ahlak, pardon ahlaksızlık vatandaşa hop diye gelmedi.

Kirli siyasetin topluma yansıması.

Kazanmak, her ne pahasına olursa olsun kazanmak.

Gerisi hava civa...