Evde bakım hizmetine erişim sınırlı kalıyor
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan "Hizmetlere Erişim ve Ayrımcılık, 2024" raporuna göre, hanelerin yüzde 7,8’inde en az bir birey fiziksel veya zihinsel hastalık, engellilik ya da yaşlılık nedeniyle evde bakım hizmetine ihtiyaç duyuyor. Ancak, bu hizmeti alabilenlerin oranı oldukça düşük seviyede kaldı.
Raporda, sağlık ve evde bakım desteğine ihtiyaç duyan hanelerin sadece yüzde 9,6’sının profesyonel bir hizmet sağlayıcısından ücret karşılığında bakım alabildiği belirtildi. Geriye kalan yüzde 90,4’lük kesim ise bu hizmetten yararlanamıyor. Özellikle yaşlı ve engelli bireyler için gerekli olan bakım desteğinin yeterli düzeyde sunulamaması, sosyal hizmetlerin erişilebilirliği konusunda önemli bir sorun olarak öne çıkıyor.
Çocuk bakım hizmetlerine erişimde maddi engeller öne çıkıyor
Araştırmada, 0-12 yaş grubundaki çocukların yüzde 1,5’inin zorunlu eğitim dışında bakım hizmetine ihtiyaç duyduğu tespit edildi. Ancak, bu çocukların büyük bir kısmı, ailelerinin ekonomik durumları nedeniyle profesyonel bakım hizmetlerinden yararlanamıyor.
Uzmanlaşmış bir kişi veya kuruluştan bakım desteği alması gereken çocukların yüzde 74,7’sinin maddi imkânsızlıklar sebebiyle bu hizmete ulaşamadığı belirlendi. Ayrıca, yüzde 21,4’ü hizmet alınacak yerin koşullarının uygun olmaması nedeniyle, yüzde 3,9’u ise farklı nedenlerle bakım desteğine erişemedi. Bu durum, Türkiye’de çocuk bakım hizmetlerinin yeterliliği ve erişilebilirliği konusundaki eksiklikleri bir kez daha gözler önüne serdi.
Toplu taşıma giderleri haneler için büyük bir yük
TÜİK’in araştırması, toplu taşıma harcamalarının aile bütçeleri üzerindeki etkisini de ortaya koydu. Son bir yıl içinde yapılan değerlendirmede, hanelerin yüzde 5,3’ü toplu taşıma harcamalarının kendileri için büyük bir mali yük oluşturduğunu ifade etti.
Öte yandan, yüzde 46,7’si toplu taşıma giderlerinin bütçelerine orta düzeyde yük getirdiğini belirtirken, yüzde 33,6’lık kesim bu harcamaların kendileri için bir sorun teşkil etmediğini bildirdi. İlginç bir şekilde, hanelerin yüzde 14,4’ü herhangi bir toplu taşıma harcaması yapmadığını ifade etti.
Bu veriler, toplu taşıma maliyetlerinin birçok aile için önemli bir ekonomik sıkıntı olduğunu gösterirken, kent içi ulaşım politikalarının dar gelirli kesimler üzerindeki etkisini de gözler önüne seriyor.
Kamu hizmetlerinden yararlananların yüzde 2,4’ü ayrımcılığa maruz kaldığını düşünüyor
Araştırmanın dikkat çeken bir diğer bulgusu ise kamu hizmetlerinden yararlanan bireylerin yaşadığı ayrımcılık algısı oldu. Son 12 ay içinde, kamu kurumlarından hizmet alan 15 yaş ve üzeri bireylerin yüzde 2,4’ü ayrımcılığa uğradığını düşündüğünü belirtti.
Buna ek olarak, son beş yıl içinde konut kiralama veya satın alma sürecinde ayrımcılığa maruz kaldığını düşünenlerin oranı yüzde 1,1 olarak kaydedildi. Eğitim kurumlarıyla iletişim kurarken ayrımcılık yaşadığını belirten bireylerin oranı ise yüzde 0,8 seviyesinde kaldı.
Kamuya açık alanlarda veya eğlence ve spor tesislerinde ayrımcılıkla karşılaştığını hissedenlerin oranı yüzde 0,6 olarak belirlendi. Bu veriler, toplumun belirli kesimlerinin hizmetlere erişim noktasında eşit fırsatlar yakalayamadığını gösteriyor.
TÜİK’in 2024 yılına dair bu araştırması, sosyal hizmetlerin erişilebilirliği, toplu taşıma maliyetlerinin artan etkisi ve kamu hizmetlerinde yaşanan ayrımcılık algısı gibi konuların toplumun geniş kesimlerini doğrudan etkilediğini ortaya koydu.