Herkesin bir umudu vardır; bir savaşı, bir kaybedişi, bir acısı, bir yalnızlığı, bir hüznü... Çünkü herkesin bir gideni vardır. İçinden bir türlü uğurlayamadığı..."

Gün, Turgut UYAR dostlar...

*****

Can YÜCEL'in: "Ben O'nunla konuştuğumda, denize açılır gibi olurdum hep..." dediği, Edip CANSEVER'in: "Su içse suya benzerdi biraz. Konuşsa 3-5 kişi birikirdi hemen etrafında..." dediği,

Cemal SÜREYA'nın: "Şiirin hep ortasını yazdı. Öldüğü gün, hepimizi işten attılar..." dediği şair...

Ece AYHAN'a göre ise: "Logaritmik şiirlerin şairi..."

Bana göre ise şiiriyle sevişen şair...

*****

Bir kadın ve O'na âşık, üç şair erkeğin galibi. Soy ismini verdiği karısı, yâri Tomris UYAR'a: "Herkes seni, sen zanneder. Senin; sen olmadığını bile bilmeden, sen bile... Seni ben geçerken, derim ki saati sorduklarında: "O'nu O geçiyordur..." Kimse anlam veremez. Tamir ettirmedin gitti derler şu saati. Ettirmek istiyor musun demezler. Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur...

Zamanı durdururum yüreğimde, sensiz geçtiği için. Akrep, yelkovana küskündür. Şu bozuk saat çalışsa benim için ölümdür. Bil ki; akrep yelkovanı geçerse, atan bu yüreğim durur...

Bırak bozuk kalsın; hiç değilse bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur..." diyebilecek kadar çok seven... Çok sevdikçe yazan Turgut UYAR doğdu 4 Ağustos 1927'de, Ankara'da. Turgut UYAR, 95 yaşında... Derler ki: Şairler gider, şiirleri kalır... Ustanın da dediği gibi: "Söylenir ve yarım kalır, bütün aşklar yeryüzünde. Bir kaktüs bol sudan nasıl, nasıl çürürse öyle..." Şairler gider; gider de, oku oku doyamadığımız şiirleri kalır gerçekten. Hiç ölür mü koca şairler? Kalır bir yerlerde; tam da hayatın içinde, imge imge, dize dize...

*****

Değil mi ya: Turgut UYAR, soyadını verecek kadar boşuna kazanmadı o kadar şair arasından Tomris UYAR'ı. Tam anlamıyla sihiri nerede, nasıl bilmem ama yüzümüze yüzümüze vuracak kadar, Aşk'ın belki de en gerçekçi tarifini yapan şairi...

"Senin için alışılmış şeyler söyleyemem sana, yaraşmaz!

Kış gecesi amcamızdır, bahar yakından kardeşimiz.

Alır başımı Erzincan’a giderim seni düşünmek için.

Dörtlükleri bozarım çünkü dağlar ne güne duruyor.

Kıyılar ve eskimeyen her şey seni anlatmak için...

Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur!

Ne var ki ıslanır gider coşkunluğum durmadan.

Gök biraz daha benden, deniz her zaman senden.

Hiçbir dileğimiz yok şimdilik tarihten, coğrafyadan...

Kimselere benzemesin isterim seni övdüğüm,

Seni övdüğüm zaman.

Güzel bir çingene; yalnız başına dolaşmalı kırlarda,

Seni övdüğüm zaman..."

*****

Bu nasıl bir Sevgi usta, bu nasıl bir Şiir? Aşk'ın en kestirme ve dolu dolu tarifi bu duygular, bu Şiir olmalı...

Aşk'ın ses uyumu gibi...

Turgut UYAR, Tomris UYAR ile Cemal SÜREYA'dan ayrılmak üzereyken tanıştı. Öyle büyük bir Aşk'tı ki bu aralarında yaşanan; O'ndan başka hiçbir şeyi göremeyecek - O'nsuz nefes dahi alamayacak kadar, Turgut UYAR'ı apar topar eşinden ayrılıp 1969 yılında evlendirecek kadar...

Bu konuda şöyle der Tomris UYAR: “Bir ara ben O'nun dünyaya açılan penceresi olmaktan da öte bir şeydim. Bir parçası gibiydim. Ve kendimi bir parçası gibi hissettiğim için de sıkılıyordum tabii. Turgut, beni her an elinden kaçıracakmış gibi gereksiz bir kaygıyla yıpranacak, ben de hiçbir rekabetin olmadığı bir alanda boyuna birinci seçilmekten yorulacaktım...”

*****

Henüz 58 yaşındayken, 22 Ağustos 1985'te, İstanbul'da ayrıldı aramızdan. Yaşadığı süre boyunca, 9 Şiir kitabına imza attı... Dizelerinin kaç çift göze değdiği, kaç sevgilinin titrek ellerine güç verdiğini, ancak saçları okşayan bahar rüzgârları; Gülbeyaz kadınlar, Akçaburgazlı Yektalar bilir...

Bu hikaye dostlar; yaşanmış, yarım kalmış ve sonsuza dek yaşayacak, öyle bir Sevgi, öyle bir hikâyedir...