2023 yılı için ülke olarak genel turizmde hedefimizin, 63 milyon turist ve 86 milyar dolarlık bir gelir olduğu düşünüldüğünde, başlıktaki rakamın hızla gerçekleşmemesi için bir neden yok gibi görünüyor. Üstelik bunlar turist başına yaklaşık 1350 dolar harcamayı öngörerek hesaplanmış, bunu artırmak da mümkün.

Türkiye, henüz turizm potansiyellerini tam olarak kullanabilmiş değil, bırakın şu an oldukça başarılı olduğumuz güneş, kum ve denizden oluşan yaz turizmini ve yaşadığımız mevsim gereği yapılan kış turizmini, alternatif turizm de denilen sağlık ve termal turizm, dağ ve doğa turizmi, kırsal, yayla ve eko turizm, yat ve kruvaziyer ile kongre, fuar ve gastronomi turizmi kapsamında yapılacak o kadar çok şey var ki, genel olarak yazmak gerekirse, tüm hedefleri ikiye katlamak işten bile değil. 

Yapılması gereken şey, yaşadığımız bu muazzam vatanın doğal coğrafyası, tarihi ve kültürel değerlerini hem koruyarak hem de kullanarak optimum bir denge içinde var olan yapılara alternatif ve inovatif hizmet alternatifleri eklemleyerek dünya turizminden aldığımız payı artırmak. 

***

Dünya turizmi demişken, pandeminin olumsuz etkilerini ağır ağır geride bıraktığımızı söylemek mümkün. Geçen yılın rakamları netleşmedi ama UNWTO verileri İtalya’yı geçtiğimizi gösteriyor. Dünyada turizm sektörü kapsamında seyahat eden kişi sayısı 2020 yılında 409 milyonlara kadar düşmüştü! 2021'de 447 milyon olarak gerçekleşti. 2022'de de 900 milyon rakamı aşıldı. Bundan 12 yıl önce, 2011 yılında, 1 milyar 3 milyon turist olduğu düşünüldüğünde, pandeminin sektörün ivmesini ne kadar etkilediği apaçık görülebilmekte.

Görülen o ki, pandemi, global turizmi en az on yıl önceye savurdu ve genel olarak Doğu Asya ve Pasifik bölgelerini en olumsuz şekilde etkiledi. Öyle ki Çin ve Tayland neredeyse sektörden çekildi. ABD’de total kayıp yüzde elliler seviyesinde. En hızlı toparlanmanın da  Avrupa'da yaşandığını güncel veriler gösteriyor. Dünya turizminin en önemli ilk on ülkesinin altısı Akdeniz'den… Rakamlara baktığımızda ülkemizin ilk üçte yer alması hepimizi mutlu etti. Gelen turist sayısına göre ilk on ülke ve turist sayısı şu şekilde sıralanıyor: Fransa 82 milyon, İspanya 74 milyon, Türkiye 51 milyon, İtalya 50 milyon, ABD 50 milyon, Meksika 40 milyon, Yunanistan 29 milyon, İngiltere 28 milyon, İsrail 27 milyon, Almanya 25 milyon. ABD, İtalya ve Yunanistan’ı turist sayısında geride bırakan bir Türkiye, üç beş yıl önce hayal bile edilemezdi! Dolayısı ile 100 milyon turist ve 100 milyar dolar gerçekleşebilecek rasyonel bir hedef.

***

Bu noktada sağlık turizminden de bahsetmek isterim. Kümelenme, markalaşma, başta JCI olmak üzere akredite hastane sayısının artırılması, sektöre özel vergi indirimi, teşvikler ve kalite garantisi ile tazminat hukuku dahil yapılacak mevzuat değişiklikleri ile yıllık 200 milyar doları bulan Dünya Sağlık Turizmi pastasının %20 payını almak mümkün. Çünkü halihazırda tıp tesisi envanteri ve fiziki altyapı standartlarına ek olarak yetişmiş insan gücü açısından dünyada çok iyi bir konumdayız. 

Küresel bazda sağlık hizmetlerindeki yüksek maliyetler, düşük hizmet kalitesi ve uzun bekleme süreleri, Türkiye için muazzam bir potansiyel yaratıyor. Organ nakli ve kalp cerrahisi gibi tıbbi tedavi protokollerinin kimi batı ülkelerinde 200 bin dolarları bulan faturalarını düşündüğümüzde, var olan imkanlarımızın genişliği tasavvur edilebilir. 

***

Gelinen noktada turizm sektörü kan kaybını durdurdu. 2022 yılında 47 milyon ziyaretçi 44 milyar dolar turizm gelirine sahip olunurken pandemi öncesi 647 dolar olan kişi başı gelir de 830 dolara yükselmiş durumda. Pandemik dönemde sektör için hayata geçen avantajlı düşük faizli kredi paketleri, KDV oranının %8’den %1’e düşürülmesi, işe devam kredileri, kısa çalışma ödenekleri ile ecrimisil gibi yatırımcıların yükümlülüklerine faizsiz ertelemeleri, sektörün bankalara olan kredi borçlarının yapılandırılması ve ek kredi imkanları işe yaradı. 

Kuşkusuz, turizm, ülke ekonomileri için önemli bir sektör ama bu kadar değil, ek olarak bir umut ve moral değerleri katlayan pozitif inotrop etkili çok katmanlı bir sektör. Ülke ekonomisine sağladığı net katkı yanında 100’e yakın paydaş yan sektörü destekliyor.

Gelinen noktada, çağımızın ruhuna özel, global iklim değişikliklerine uyumlu inovatif, çevreye duyarlı, sıfır atık hedefli, sosyal sorumluluk unsurlarını gözeten, yeşil, dijital dönüşüme entegre ve sürdürülebilir yeni iş tanımlamaları ile, ülkemize özgü stratejik ve milli bir spesifik yeni turizm modeli yaratabiliriz.

Gelecek beş yılda, İspanya ve Fransa’nın geride bırakılıp dünyanın ana turizm destinasyonunun Türkiye olduğu bir projeksiyon, boş bir hayal değil!