Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte kentin sokakları birer birer uyanırken, mutfaklarda çay demlenir ve herkesin damağında bir isim dolaşır: ÜLKER.
Sabri Ülker ve Asım Ülker, daha öğrenciyken çalıştıkları bisküvi fabrikasında edindikleri tecrübelerden yola çıkarak bir hayal kurdular: Kendi bisküvi markalarını yaratmak. Bu hayal, onları Türkiye'nin en büyük gıda şirketlerinden birinin temellerini atmaya götürdü.
1920 yılında Kırım'da doğan Sabri Ülker, hayatının ilk yıllarını Kırım’daki Sovyet ihtilalinin getirdiği zorluklarla geçirdi. 1929 yılında ailesiyle birlikte İstanbul'a göç ettikten sonra, eğitim hayatını İstanbul Erkek Lisesi ve Sultanahmet İktisadi ve Ticari İlimler Mektebi'nde tamamladı. İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle birlikte, ağabeyi Asım Ülker ile bisküvi üretmeye karar verdiler.
Ellerinde borç parayla aldıkları eski ve arızalı makinelerle, 1944 yılında Eminönü Nohutçu Han'da ilk bisküvilerini ürettiler. Sabri Ülker'in azmi ve sabrı sayesinde, kısa sürede bu atölye İstanbul ve çevresindeki bakkallarda aranan bir marka haline geldi. Kim derdi ki, ilk bisküvilerini ürettikleri o küçük atölye, yıllar sonra dev bir imparatorluğun temellerini atacak!
Ülker markası, üretimden dağıtıma, markalaşmadan tanıtıma kadar her alanda farklı olmayı ve yenilikçi olmayı başardı. Sabri Ülker, ürünlerinin kalitesini artırmak için hammaddeden ambalaja kadar bütün üretim sürecini titizlikle yönetti. Ayrıca, rakiplerinin ulaşamadıkları Anadolu’ya açılarak Türkiye genelinde büyümeye devam ettiler.
Sabri Ülker, 2000 yılında yönetimi oğlu Murat Ülker'e devretti. 2007 yılında GODİVA markasının satın alınmasıyla dünya çapında bir başarı elde ettiler. Sabri Ülker, 12 Haziran 2012 tarihinde vefat etti ancak görüşleri ve fikirleri, Ülker çalışanlarının yolunu aydınlatmaya devam ediyor.
Sabri Ülker, her insanın güzel bir çocukluk geçirme hakkına sahip olduğuna inanıyordu. Bu inanç, Ülker markasının temellerini attığı günden itibaren şirketin misyonunun bir parçası oldu. Türkiye'nin ekonomik ve toplumsal gelişimine katkıda bulunma vizyonuyla hareket eden Ülker, Milli Eğitim Bakanlığı ve TEMA Vakfı gibi kuruluşlarla ortak projeler yürüterek gelecek nesillere daha yaşanır bir dünya bırakmayı hedefledi.
“Akşama babacığım, unutma Ülker getir”
"Akşama babacığım, unutma Ülker getir" sloganı, sadece bir reklam değil, aynı zamanda Sabri Ülker'in Türkiye ve dünya çocukları için en büyük arzusu oldu: Her eve lezzetli, sağlıklı ve kaliteli ürünler ulaştırmak. Sabri Ülker’in vizyonu, Ülker markasının bugünlere gelmesini sağladı ve gelecek nesiller için bir ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
İşte Sabri Ülker ve Ülker markasının azim dolu öyküsü böyle başladı ve ilerledi. Onun öngörüleri ve kararlılığı, markayı bugün bulunduğu noktaya taşıdı. Yıllar boyunca Ülker'in her bisküvisi, her çikolatası, her yeni ürünü, bu azmin ve öngörünün birer meyvesi olarak karşımıza çıktı. Bu hikaye, sadece bir markanın değil, aynı zamanda bir ulusun başarısının da sembolü oldu.
Bu topraklarda nice pastalar, kekler ve pudingli bisküvi pastaları annelerimizin ellerinde hayat buldu. Ülker'in ilk Petibör bisküvisi, bu gelenekte önemli bir yer edindi. Sabri Ülker'in vizyonu sayesinde her evde sevgiyle anıldı.
Bu yazıyla anlatmak istediğim, Sabri Ülker'in azim ve kararlılıkla nasıl bir marka yarattığını ve bu markanın hayatımızdaki yerini siz değerli okuyucularımla paylaşmaktı. Her Ülker ürünü, bize Sabri Ülker’in ileri görüşlülüğünü ve çalışma azmini hatırlatıyor. Ülker ailesinin sıcaklığı ve samimiyeti, yıllardır sofralarımızda bize eşlik ediyor ve etmeye de devam edecek.