Sevgili Yaşar Aksoy, yeni kitabı 'Vatan yahut Cumhuriyet ' için, 'Benim Profesörlük dosyam' diyor. Kitabın içeriği ise, Türk Ulusu için bir 'küllerinden doğuş destanı'...

Yaşar Aksoy, yazarlık kariyeri boyunca  Milliyetçilik, Atatürk ve Cumhuriyet'e  dair odağını hiçbir zaman kaybetmemiştir... Her bir yapıtında, tematik bir yönelimle bu odakları, sözlü tarih ve bilimsel bir belgesellik çalışmaları ile derinlemesine inceler, tarihe mal olmuş ama unutulan karakterleri gün yüzüne çıkarır ve özgün üslubunu sergilediği anlatımı ile okuyucunun beynine neredeyse silinmeyecek şekilde nakşeder... Öyle ki tüm gayesinin, ürettiği bu eserlerle, Kurtuluş Savaşımızda var olan ruhi dinamikleri günümüzün bireylerine ortak bir duyarlılık ve düşünce olarak kalıcı biçimde enjekte etmek olduğu kolaylıkla ifade edilebilir.

Yaşar Aksoy, son kitabında 'Türk Ulusal Kimliği'nin temel taşlarını anlatıyor. Kuşkusuz uluslararası savaşlar, istatistikler, grafikler ya da orduların konuşlandığı mevziler bağlamında anlatılabilir, ancak  Aksoy, sosyal bilimci perspektif ile Kurtuluş Savaşımızı bir avuç yurtseverin Atatürk önderliğindeki mücadelesini, vaka/birey sözlü tarih ve belgeler üzerinden kendine özel üslubu ile dahiyane bir şekilde okuyucusuna aktarıyor.

Bilinen ve bilinmeyen, hatta süngüler ve yüzlerce kurşun nedeni ile parçalanmış naaşlarına ulaşılamayan Hasan Tahsin ve Kaymakam Dr. Şükrü Bey gibi kahramanlarının yaşamlarını minnetle okuyoruz. Zaman işgal yıllarıdır ve İzmir sokakları 'Türkun sfaksete, ton diranon sfaraksete' yani 'Türkleri kesin, parçalayın' diye naralara atan Yunan askerlerince işgal altındadır. Akşam eve dönmeyen aile büyükleri, istif edilerek camilere atılan cesetler arasından aranmaktadır.

Halk nezdinde, karanlık bir fonda ışıldayan yıldızlar gibi, Mustafa Kemal ve Kuvayı Milliye sözcüklerinde hapsolan bir umut mumunun ışığının belirdiği hissedilmektedir.

Yaşar Aksoy, askerlik için başvurup ret yanıtı aldığında, ağlayarak 'hiç olmazsa su taşıyalım' diye yalvaran çocuk yaştaki Salihlili Süleymanları, izinli olmasına rağmen memleketine dönmeyi reddedip nihayetinde Halkapınar köprüsünde vatanın kurtuluşu için can veren Akşehirli Mehmet Çavuşları anlatır.  

Kitabı okurken, Latife Hanım'ın el yazısı ile kaleme aldığı hatıraları yakılırken içiniz cız eder, Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın mezar taşının korunamamasına kahrolursunuz, İstiklal Harbi Gazisi Bombacı Ali Çavuş'un sosyal güvencesi olmadığı için hastaneye kabul edilmeyip kapısında vefat etmesi ve yanından hiç ayırmayıp kutsal emanetler olarak sakladığı İstiklal Madalyası, kalpağı, dürbünü, fişekliği ve tabancasının yağmalanmasına isyan edersiniz.

Osmanlı İmparatorluğu'nun sonlarında, vatanseverler, Traplusgarp'tan Balkanlar'a, Birinci Dünya Savaşı'ndan İran içlerindeki Dilman'a ve Irak'taki Bağdat'tan Kafkaslar'a ve Bakü'ye, Turan'ı kurtarmaya çalışırken ana vatanlarını kaybetmek üzeredirler. Ama 'Ülkeyi mahvetmek isteyen emperyalizme ve yutmak isteyen kapitalizme karşı bir  doktrin olarak' Mustafa Kemal, vücut bulur ve O'nun önderliğinde ülke kurtulur.  

Yunanlılarla birlikte emperyalizme de tarihteki ilk yenilgisini tattıran Milli Kurtuluş Savaşı sonrası, Ahmet Adnan Saygun'un ifadesi ile 'bir hamlede gerilikten modern aleme sıçratan' olağanüstü bir dönüşüm başlar. Yaşar Aksoy, Turhan Selçuk'un ağzından konuyu irdeler: ''Bir çağ değişimi korku, zulüm ve acı  yaşanırken, ama umudun kaybolmadığı bir bilinç ve yüreklilikle gerçekleşti. Yunan nasıl denize döküldü, İngiliz'den İstanbul nasıl alındı, dünyanın süper güçleri ile nasıl masaya oturuldu!? Bir rüya gibi!''

29 Ekim'de kutlayacağımız, Cumhuriyetimizin 100. Kuruluş  Bayramı yaklaşırken, Yaşar Aksoy, Milli Kurtuluş Destanımızı en iyi anlatan kitap ve yazarlara da atıfta bulunuyor. Ben de sevgili okuyucularımızdan bu kitapları bir kez daha okumalarını öneriyorum: Dersaadette Ezan Sesleri (Atilla İlhan),Yorgun Savaşçı ( Kemal Tahir), Kalpaklılar ve Doludizgin (Samim Kocagöz), Kuvayı Milliye (Nazım Hikmet) ve Yüzbaşı Selahattin'in Romanı (İlhan Selçuk).

Artık bu listeye Yaşar Aksoy'un 'Vatan yahut Cumhuriyet'' isimli kitabını da ekliyoruz. Bu kitap, İzmirlilik ve vatan severlik için bir turnosol kağıdı işlevini görüyor. Okuduğunuzda, vatan, millet ve Atatürk sevgisi ile heyecandan yerinizde duramıyor, kalbiniz de pır pır ediyorsa bu sınavdan geçtiniz demektir.

Kurtuluş Savaşı ve İzmir'in işgal yıllarına dair veri ve temalara odaklı olan bu kitap, tarihsel belleğin, geçmişten geleceğe sonsuza kadar varolmasına yol açarken, kahraman insanların izlerinden yola çıkarak, toplumun farklı katmanlarındaki bugünün okuyucu kitlesine,tarihimizden köken alan milli şuuru da empoze etmekte.  

Nihayetinde, tüm dünyaya ilham olan bağımsızlık savaşımızın insan portreleri, Cumhuriyetimizin ruhunu yansıtacak şekilde Yaşar Aksoy'un özgün üslubunda yeniden yaşam bulurken,evrensel boyutta bir kültürel çaba olarak da edebiyatımızdaki yerine kavuşuyor.

Ne diyelim, çok yaşa Yaşar Aksoy! Okuyucular olarak Ordünaryüslük dosyanızı bekliyoruz:)...