Hayatta insanlar, katı kurallara sahip olmamalıdır. Herşeyi ben bilirim, hata yapmam kibiri çok büyük yüktür kişinin sırtına. İnsan yanılabilen ve bundan beslenen bir varlıktır. Nelson Mandela'nın dediği gibi ben kaybetmem, ya kazanırım, ya öğrenirim aanlayışını ilke edinmek gerekir. Ki hayatımızda çok küçük bir yer alan spor müsabakalarında da aynı şey geçerlidir. Bir taktiği benimseyip körü körüne bağlanmak, günümüz futbolunda başarısızlıkla sonuçlanacak en yıkıcı inatlardan biridir. Çünkü gelişen teknolojide analistler seni o kadar kısa zamanda çözebiliyor ki, neredeyse her maç hatta, karşılaşmaların ikinci yarılarına girerken bile taktik değiştirmek olmazsa olmazlardan haline geldi. Şu an çoğu kişi tarafından dünyanın en başarılı ilk 3 teknik adamından biri kabul edilen Thomas Tuchel de sistem anlamında en esnek hocalardan biri durumunda. Borussia Dortmund, PSG ve son olarak Chelsea kariyerinde denemediği diziliş kalmadı genç Alman'ın. Ve şu an tahmin edilemez ve en tehlikeli takımlardan birini yaratmış durumda. Evet 3-4-2-1 sistemi olarak gözüküyor dizilişleri ancak sürekli evrilebilen bir yapıya sahipler. Pazar günü Altınordu Teknik Direktörü Hüseyin Eroğlu da Denizlispor karşısında şok bir 4'lü savunmaya geçiş hamlesiyle rakibi alt etmeyi başardı. Geçen sezonun ortasında da ani bir taktik değişikliği yapan Hüseyin Eroğlu 3-4-1-2 düzeniyle kaybetmesi zor bir takım oluşturmuş. Takımını Play Off finaline kadar götürmeyi başarmıştı. Pazar günü de büyük ihtimal Denizli teknik ekibi Altınordu'yu bu taktikle bekliyordu ki bütün hesaplar şaştı. Hüseyin Eroğlu'nun takımı 4-3-3 taktiğiyle dalga dalga geldi. İlk 10 dakikada 2 topu direkten dönen Şeytan'ın en önemli alameti farikası kısa zamanda rakip sahaya gitmekti. İlk 15 dakikada rakibin gardını öyle bir düşürdü ki 16. dakikada 10 kişi kalmak bile Şeytan'ın rüzgarının dinmesini engelleyemedi. Sanki bu taktikle zincirini kırmış bir canavar gibiydi Altınordu. İlk yarının sonunda geriye düşse de kırmızı lacivertliler, düzenini bozmadı. İkinci yarının başında beraberlik yakalandı. Son dakikada ise galibiyeti getiren gol geldi. Dikkatlı izleyenler gelen 3 puanın şansla ya da tesadüfi olmadığını anlar. Hüseyin Eroğlu, 10 kişi bir takımın nasıl oynaması gerektiğini Türkiye'deki diğer hocalara ders niteliğinde gösterdi. Eksik kaldığın zaman çaresizce savunma yapmanın fayda getirmeyeceğini, ani ataklarla çıkmanın size galibiyeti getireceğini gösterdi. Ki uzatmalarda Denizli savunmacısına hücum pres yapabilecek bir taktiğin varsa demek ki 10 kişi olsan da aklında bir galibiyet planı vardır. Ki bu gözler 10 kişi kalınca forvetini çıkarıp savunmayı beşleyen nice kurt hocalar gördü.
***
Benzer kararı Karşıyaka Teknik Direktör Cüneyt Biçer'in de vermesi gerekiyor. Bir kaç hafta daha deneysel 3-4-2-1 ile devam mı edecek, yoksa futbolcuların daha alışık olduğu 4-2-3-1 türevlerine mi geçecek? Galibiyet gelmedikçe hem oyunsal anlamda hem de diziliş anlamında sabırların azaldığı bir gerçek. TRT Kürdi sağolsun Karşıyaka'yı Mardin deplasmanında izledik ve yine kötü oynamadılar. Ancak 2-1 öne geçtikten sonra gol yememek için biraz daha sabretseler, Cüneyt Hoca mutlaka bir hamle yapacaktı ama santra sonrasında beraberlik golünü yediler. Bu hafta sonu teknik taktiğin artık önemsiz olduğu ve mutlaka kazanılması gereken bir maça çıkacak Kaf Kaf. Cumartesi günü Ofspor karşısında yarım sıfır dahi olsa alınacak bir galibiyet düzlüğe çıkarır KSK'yi. Bu arada TRT Kürdi'ye 3. Lig maçlarını yayınladığı için teşekkürler. Umarım TRT kurumu haftada sadece 1 kez 3. Lig maçı değil de daha çok karşılaşmayı canlı yayınlarsa, hem taraftarlar için çok önemli bir hizmet olur, hem de biraz arka planda kalan alt lig oyuncuları kendilerini gösterme fırsatı bulabilecekleri bir vitrine kavuşur.