Ülke yanıyor. Her taraf kan gölü. Şehit haberlerinin ardı arkası kesilmiyor.
Ne yapıyorlar yönetenler, daha doğrusu yönetemeyenler? Mesajlar yayınlıyorlar. Kınıyorlar, lanetliyorlar. Ha bir de haklarını yememek lazım. Karanfil bırakıyorlar.
Ankara'nın göbeğinde devletin kalbine bomba koymuşlar, 28 şehidimiz, 60 dan fazla yaralımız var, hazret tweet'le saldırıyı kınıyor. Adamlar 3 bin kilometre Türkiye turu yapmışlar. Sanki erken rezervasyondan yararlanan turistler. Bomba yüklü çalıntı araçla Diyarbakır'dan Ankara'ya eskortlu tur düzenlemişler. Kimsenin haberi yok .
Diğer yanda Diyarbakır-Bingöl karayolunda yola bir ton patlayıcı yerleştiriliyor. Yetmedi 350 metre de kablo döşeniyor. Çevrede birçok yerleşim yeri, işyerleri var. Hem şehirlerarası karayolu, hem de terör olayları dolayısıyla hassas bölge. Adamlar kale yapsalar kimsenin ruhu duymayacak. İçişleri Bakanı Cerattepe'de polise 'saldırın' emrini vermekle meşgul. İstihbarat örgütleri derin uykuda.
Ankara katliamında ambülanslar gelmeden yayın yasağı koyuyorlar, birkaç saat sonra da canlı bombanın kimliğini açıklıyorlar. İyi güzel de bu kadar kısa sürede YPG'li olduğunu belirlediğiniz bu terörist bomba dolu araçla Ankara'ya kadar gelirken neredeydiniz? Ne yapıyordunuz.
PYD ve YPG'nin, PKK ile işbirliği içinde olduğu bir gerçek. Ancak bir başka gerçek daha var. Bu menfur saldırının YPG tarafından düzenlendiği konusunda dünyayı inandıramadınız. PKK diyenler var, PKK'nın yan kuruluşu diyenler var. ABD destekli YPG diyenler var, Rusya destekli YPG diyenler var, Suriye Askeri İstihbaratı diyenler var, karanlık güçler diyenler var. Var da var.
Bakın ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsi John Kirby ne diyor;
“Türk Hükümeti tarafından olayın sorumlularına dair öne sürülen iddiaları doğrulama ya da reddetme gibi bir pozisyonda değiliz. Bu bizim için halen ucu açık bir soru.”
Bir süre önce Ankara'da kırmızı halılarla karşıladığınız Salih Müslim de “Saldırıyla ilgimiz yok. Adı geçen teröristi de tanımıyoruz” diyor. Ne olacak şimdi?
Düşünebiliyor musunuz, dış politikada nasıl bir itibar kaybı yaşıyoruz? Siz istediğiniz kadar “Ey Amerika” diye seslenin. ABD, “YPG bizim Suriye'deki kara gücümüzdür, desteklemeye devam edeceğiz” diyor. Batı, “Türkiye ile Rusya arasındaki askeri gerginliğin içinde NATO'nu yeri yoktur” demeye getiriyor. Cumhurbaşkanı'nın Rusya Devlet Başkanı ile görüşme talebine cevap verilmiyor .
13 yılda Türkiye nerelerden nerelere geldi. Bunların kurucusu Abdullah Gül bile Cumhuriyet tarihimizin en zor günlerinden geçtiğimizi söylüyor. Bu kadar kötü yönetilmeyi hak edecek ne yaptık diye düşünüyoruz.
Ömer Hayyam yaklaşık 900 yıl önceden sesleniyor;
Celladına aşık olmuşsa bir millet
İster ezan, ister çan dinlet.
İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet,
Müstahaktır ona her türlü zillet.
Dünya üç-beş bilgisizin elinde
Sanırlar ki tüm ilim kendilerinde
Üzülme eşeği eşek beğenir.
Bir hayır var sana-bana kötü demelerinde.
Felek ne cömerttir aşağılık insanlara,
Han, hamam, dolap, değirmen hep onlara
Kendini satmayan adama ekmek yok.
Sen gel de yuh çekme öylesi dünyaya.
Her gün biri çıkar, başlar ben, ben demeye,
Altınları, gümüşleriyle övünmeye.
Tam işleri dilediği düzene sokar,
Ecel çıkıverir pusudan ben, ben diye...