'İşçinin gıda, konut, giyim, sağlık ,ulaşım ,kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarının karşılanmasına asgari düzeyde yetecek ücret.'
Böyle tarif ediyor Yönetmelik Asgari Ücreti. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Bildirgesi’nde ise asgari ücretle ilgili olarak; 'Çalışan herkesin kendisine ve ailesine insanlık onuruna yaraşır bir yaşam sağlayan ve gerektiğinde her türlü sosyal koruma yolları ile desteklenen adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır' denmekte.
Olması gerekenler, evrensel kurallar mükemmel; (giyim, sağlık, kültür zorunlu ihtiyaç) diyor. (İnsanlık onuruna yaraşır bir yaşam sağlanmalı) diyor. Peki gerçekler ne diyor? Açlık sınırı 29 bin 828 lira, asgari ücret 22 bin 104 lira. Bırakın kültürü, sağlığı, giyimi, asgari ücret gıda ve barınma giderlerini karşılamaktan uzak. Nasıl olacak insanlık onuruna yaraşır bir yaşam?
Bir komisyon kurmuşlar, her yıl toplanıyorlar. Geçen hafta ilk toplantısını yapan komisyon yarın ikinci kez bir araya gelecek. Genelde hükümet, işveren ve işçi temsilcilerinden oluşan komisyon bu yıl Türk-İş 'in katılmama kararı dolayısıyla hükümet ve işveren temsilcileriyle toplanacak. Sonuç yine değişmeyecek. Hükümet ve İşveren temsilcileri kendileri söyleyecek, kendileri oynayacak.
Toplantı öncesi söylenenler hep aynı ; 'Komisyon süreci boyunca özellikle sosyal diyalog mekanizmasının güçlendirilmesini önemli görüyoruz.' Çalışanın geçim şartı ile ülkenin ekonomik durumunu göz önünde tutmalıyız.' 'Çalışanı kollayan, işvereni zorlamayan bir ücret belirleyeceğiz.' 'İşvereni yormayan, kayıpları giderecek bir çözüm getireceğiz.' 'Herkes ellerini taşın altına koymalı.'
Daha neler neler, her yıl hep aynı şarkı. Biz dinlemekten bıktık, onlar söylemekten bıkmadılar.
Sonuç ne olacak biliyor musunuz? Asgari ücret bu yıl ilk kez belirlendiği gün açlık sınırının altında kalacak. Türk-İş asgari ücret için 39 bin 525 lira önerirken, DİSK'in önerisi 45 bin lira. Masaya bile getirmeyecekler. Yüzde 25 zam yapsalar ortaya çıkacak rakam 27 bin 630 lira. Yaklaşık 7 milyon asgari ücretli için 'Yine bana hüsran, yine bana hasret var.'
Hiç sıkılmadan, utanmadan 'Bu iş bedel ödenmeden olmaz.' diyorlar. Kim ödeyecek bu bedeli? Asgari ücretli mi? Kirasını ödeyemeyen dar gelirli mi? Boğazından kesen sabit gelirli mi? Asgari ücret artışı enflasyonu patlatırmış. Ücretlerin bir maliyet sebebi olduğunu kimse inkar etmiyor. Ancak enflasyonu yalnızca emek maliyetine indirgemek insafsızlık değil de nedir? Asgari ücretin bir lütuf değil, emek karşılığında ödenen en alt sınır olduğunu bir türlü anlayamıyorlar.
Asgari ücret belirlendikten sonra da yine aynı şarkıları dinleyeceğiz; ''Ücretlileri ezdirmedik.'' ''Enflasyonun üzerinde zam verdik.''
''Hükümetimiz çalışanın yanında olduğunu bir kez daha gösterdi.''
Komisyonun ‘Asgari ücreti belirleme mekanizması mı, yoksa alınmış bir kararı ilan heyeti mi?’ olduğunu bir kez daha yaşayarak anlayacağız.