İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları yeni sezonu Güngör Dilmen’in “Deli Dumrul” adlı yapıtıyla 2 Ekim’de açtı. Rejide Yücel Erten bulunuyor. Oyuncu kadrosu ise oldukça kalabalık ancak olay dizisi Bahadır Buyruk, Sonya Dicle Çetin ve Candaş Yılancı’nın canlandırdığı oyun kişileri etrafında şekilleniyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları denilince kostüm ve dekor tasarımını da es geçmek olmaz keza sahnelenen diğer oyunlarda olduğu gibi Deli Dumrul oyunu da görsel öğeleriyle seyircinin dikkatini çekiyor, atmosfer oldukça başarılı bir şekilde yaratılmış. Burada Anıl Işık ve Deniz Bilgili’yi de anmış olalım…

Güngör Dilmen’in bir Dede Korkut hikayesinden uyarladığı Deli Dumrul oyunu, seyirciyi zamanda geri götürüyor ancak yine de bugünün ve yarının hikayesini, eleştirisini de sunuyor. Deli lakaplı Dumrul, kuru bir çayın üzerine köprü kurarak geçenlerden otuz, geçmeyenlerden kırk akçe alıyor; bir nevi halka o köprüyü zorunlu kılıyor ancak sanki bir seçim hakkı tanımış gibi davranıyor. Tam bir zorba! Üstelik her fırsatta buna hakkı olduğunu savunup emeğini dile getiriyor. Derme çatma kurduğu bu köprüyü halka zorbalık yaparak bir gelir kaynağı haline getiriyor. 

Menfaatler, çıkar ilişkileri, feodal dünyadaki sömürgeler ve zorbalıklar oyun metninin temel kavramlarını oluşturuyor. Üstelik bu kavramların yeni dünyada da bir karşılığı var. Egemen sınıfın, kapitalizmin, halkın diktatöre olan zorunlu itaatinin, geçmiş ya da günümüz farketmeden hep aynı sonucu, sorunu doğurduğunun etkili bir anlatımı Güngör Dilmen’in Deli Dumrul’u…

KOMEDİ ÖN PLANDA

Oyunun bu temel kavramlarının ve politik eleştirisinin rejiyle birlikte arka planda kaldığı da bir gerçek. Reji, oyun içinde komediye ve eğlenceye sırtını dayamış bu nedenle metnin anlatmak istediği politik durumlar ve sorunlar seyirciye tam olarak geçemiyor. Ancak rejinin bilinçli olarak komediye ve güldürüye dayanıyor olması oyuncuya alan açmış gibi görünüyor. Enerji oldukça yüksekti. Oyunun bir buçuk saat ve tek perde olduğu düşünüldüğünde enerjiyi korumak çok da kolay sayılmaz ancak Deli Dumrul oyunu bunu başarmış görünüyor. Seyirci, koltuklarında sıkıntıyla kıpırdanmadan, pürdikkat bir şekilde sahneye kilitleniyor. Her an kahkahaya hazır oldukları da unutulmamalı…

Özellikle kervanın geçtiği sahne oldukça eğlenceli. Develerin tasviri, çalgılar çengiler oldukça güzel bir seyir zevki sunuyor. Ancak biraz uzatılmış. Ayrıca hem Dumrul’un hem de ilk görüşte aşık olduğu Elif’in replikleri seyirci tarafından duyulmuyor, replikler anlaşılmıyor. Yine de oyunun en kahkahası bol sahnesi olduğunu da söylemek gerekli.

DUMRUL’UN 

KİŞİLİĞİ VE İLİŞKİLER

Biraz da Dumrul iyi yürekli mi yoksa kötü yürekli mi konusuna değinelim… Bir zorba olduğu gerçek. Halkı zorla kendi yaptığı derme çatma köprüden geçirmeye çalışıyor. Gücünün yettiği insana karşı güç kullanmaktan çekinmiyor. Ancak Canguzoğulları’nın büyük, gösterişli kervanı köprüden geçmeyi reddettiğinde kılını bile kıpırdatamıyor. O, bu dünyada hem ezen hem de ezilen… Dumrul’un bu statüsünü anlamak için oyun kişileri arasındaki ilişkiye bakmak gerekli. Dumrul’un Canguzoğulları ile ilişkisi hangi eksende ilerliyor? Yalnızca sevdiği kadın olan Elif’in nişanlısı olması mı onları düşman yapan? Yoksa Dumrul’un Canguzoğulları’na gücünün yetmiyor olması da bir etken mi? Bu ilişki oyun içinde tam olarak kurulamamış. Dumrul’un hem aşkla hem de gücünü sorgulamasıyla gelişen kişilik değişimi de arka planda kalmış. Dumrul, Dede Korkut’la karşılaştığında onun tarafından aşağılanır, halkı ezen, kendi çıkarlarını ön plana koyan bir insan olarak tanımlanır. Bu çok da yanlış bir söylem değil aslında… Dede Korkut’un bu tanımlamalarının ardından Dumrul her zaman hak arayan, haksızlıkla savaşan bir kişi olmaya karar veriyor. Sırf bu nedenle Azrail’e bile kafa tutuyor. Ancak Dumrul’un bu değişimi biraz muğlakta kalmış; amacı Dede Korkut’u etkileyerek torunu Elif’le bir aşk yaşamak mı? Yoksa gerçekten de yaptığı hataların farkına varıp değişmek mi istiyor?

GÜÇ KAVRAMI

Dumrul’un kendine bir yoldaş, bir yiğit seçtiği sahne kanımca çok iyi kurgulanmış. “En güçlü olan kişi, en iyi tekerleme söyleyebilen kişidir” cümlesiyle oluşturulan durum, güç kavramını sorgulatıyor seyirciye. Güç nedir, neyle ölçülür? Kaba kuvvet (Başlarda Dumrul’un da sırtını yasladığı gibi) asıl güç müdür, kelimelerin önüne geçebilir mi? Ortaya çıkan bu sorular doğru bir anlatı ve düşünce izleği sunuyor izleyenlere… 

***

Yeni sezon, yeni ve güçlü bir oyun… Yücel Erten’in daha önce de yönettiği bir oyun Deli Dumrul. Şimdi yeni ve genç oyuncularla İzmir Büyükşehir BelediyesiŞehir Tiyatroları’nda sahneleniyor. Sezona güçlü ve enerjik bir başlangıç… İzlenip üstüne konuşulmalı, günümüz için ne ifade ettiği tartışılmalı. Zamanda ne kadar ilerlesek de sanırım değişmeyen bazı şeyler var…