“KELÂM başlangıçta var idi, ve Kelâm Allah nezdinde idi, ve Kelâm Allah idi. O, başlangıçta Allah nezdinde idi. Her şey onun ile oldu, ve olmuş olanlardan hiç bir şey onsuz olmadı. Hayat onda idi, ve hayat insanların nuru idi. Nur karanlıkta parlar, ve karanlık onu anlamadı.”
(Yuhanna'ya göre İncil, Bab I, 1-5)
Dört İncil'den biri olan (diğerleri Paukus, Markos ve Matta) Yuhanna (Santa İoannes) İncil'i böyle başlar. Daha bu başlangıçtan, bu “İncil Yazarı” Yuhanna kutsal kitabının, ömrünün son yıllarını geçirip, orada ölüp oraya gömüldüğü Efes'li Heraklitos'tan etkilendiği apaçık bellidir. Zira bizim “Aklın Devi”, “Ephesos'lu, Bloson oğlu Herakleitos” öğretisine “Başlangıçta Logos (söz) vardı” diye başlıyordu.
Ben asıl, bizim İSA diye bildiğimiz, gerçek adı Emanel, Hoshea, Oshea, Barabba vb. olması olası gereken Hıristiyan peygamberi (müjdeli haber getiren) kişinin ölümüne ve sonrasına getirmek istiyorum yazıyı.
Biliyoruz: Bizim bildiğimiz adı “meshedilmiş; vaftiz edilmiş” anlamında olan İsa olan kişi, Yahudiliğe yeni bir tarikat (yol) getirmeye çalıştığı savıyla zindana atılmıştı. Zindandaşlarından, suç koleksiyoneri Barabbas, bizimkini “nasıl olsa Baban Allah seni korur” diye poh pohlamıştı. Zindan dışındaki acımasız kalabalık, kan görmek hevesiyle yanıp tutuşuyordu. Kudüs Valisi Flautus sordu:
-İsa'yı ne yapalım?
İnsafsız güruh:
-Asalım, keselim, çarmıha gerelim!..
(bilmişlik taslayayım: Çarmıh; tavladaki “dört” anlamındaki “cahar” ve Türkçe “mıh” sözünün birleşmesinden meydana getirilmiş cinayet yöntemidir.)
“Allah'ın Oğlu”, “Yahudilerin Kralı”, “Rahibe Maria'dan doğmuş” Nasıralı İsa, kendi çarmıhını sırtında taşıyarak, Golgota (Kafatası) tepesine çıkarıldı.
“...İsa'nın haçı yanında anası ve anasının kızkardeşi, Kleopas'ın karısı Meryem ve Mecdelli Meryem duruyorlardı. Ve İsa, anasını ve sevdiği şakirdi (tilmizi, öğrencisi) durmakta görünce, anasına dedi:
“Kadın işte oğlun!” Ondan sonra şakirde dedi: “İşte anan!” O saatten sonra, şakirt onu kendi evine aldı.” (a.g.e.25-27.)
Yazının burasında, meraklısını merakta ve arama zorunda bırakmamak için, yeni yol veya din getirici olarak kabul edilen İsa'nın son yedi sözünü aktarıvereyim:
1. Baba, onları bağışla, çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar.
2. TANRI: Sana doğrusunu söyleyeyim, sen bugün benimle birlikte cennette olacaksın.
3. -Anne işte oğlun! Yohanna'ya: İşte anan!
4. Saat 3'te yüksek sesle:
-Elohi, Elohi lema şevaktani? (Tanrım, Tanrım, beni niçin bıraktın?)
5. “Susadım!”
6. (Şarabı tadınca: “Konaymatum est!” (Tamamlandı),
7. Yüksek sesle: “Baba, ruhumu senin ellerine bırakıyorum.”
***
Dönelim, çarmıhın önüne.
Yohanna, Maria (Hz. Meryem) ile Maria Magdelena'yı (Mecdelli Meryem) kargaşa içindeki Kudüs'te bırakamazdı. Gerektikçe gizlenip saklanarak, olasılıkla daha çok ormanlardan, son derece meşakkatli yolculuktan sonra Efes'e geldi. (Özel bilgi: Meryemana Evi'nin, Bülbül Dağında olduğu Dünyanın malümu. Halikarnas Balıkçısı'nın, mezar duvarında okuduğu yazıya göre, Mecdelli Meryem, Yedi Uyuyanlar'daki mağaralardan birinde yatıyor. Peki; Meryemana'nın mezarı nerede? Ruhu göğe yükseldiyse bile, cesedi Efes dolayında. Bildiğim kadarıyla bu yeri, Efes'i ziyaret eden üç Papa; Selçuk Belediye Başkanı rahmetli Dr. Cahit Tanman, Efes Kültürünü 20. YY'da ayağa kaldıran Turizmci Avukat Sümer Büyüktosun, bu konuyu araştırmaya ömrünün çeyrek yüzyılını ve bütün servetini harcamış olan Selçuk'lu Fehmi Kartal biliyor: ben zavallı ise az çok kestiriyorum. Peki neden açıklanmıyor? Bir: Papalık “İnsanlık henüz buna hazır değil” görüşünde.
***
Hz. İsa'nın haça gerilmesi sonrasını Ermiş İoannes “İNCİL”inde şöyle anlatıyor:
Yuhanna 20
23 Askerler İsayı haça gerdikleri vakit, onun esvabını alıp her asker için bir pay olarak dört pay ettiler. Gömleğini de aldılar; gömlek dikişsiz, baştan başa bir dokuma idi. 24 Onlar da birbirlerine dediler: Bunu yırtmıyalım, fakat kimin olacak diye kura atalım; ta ki: “Esvabımı aralarında paylaştılar, Libasım üzerine kura attılar,” diye yazılmış olan yerine gelsin. 25 Askerler bunları ettiler. İsanın haçı yanında, anası ve anasının kızkardeşi, Klopasın karısı Meryem, ve Mecdelli Meryem duruyorlardı. 26 Ve İsa, anasını ve yanında sevdiği şakirdi durmakta görünce anasına dedi: Kadın, işte, oğlun! 27 Ondan sonra şakirde dedi: İşte, anan! O saatten sonra şakirt onu kendi evine aldı. 28 Bundan sonra, İsa artık her şeyin şimdi tamam olduğunu bilerek, yazının yerine
gelmesi için: Susadım, dedi. 29 Oraya sirke dolu bir kap konulmuştu; sirke ile bir sünger
doldurup ve onu zufaya takıp ağzına verdiler. 30 İsa sirkeyi alınca: Tamam oldu, dedi; ve
başını iğip ruhu verdi. 31 İmdi Hazırlık günü olduğundan, cesetler Sebt günü haçta kalmasın diye (çünkü o Sebt günü büyük gündü), Yahudiler onların bacakları kırılıp kaldırılmasını Pilatustan
yalvardılar. 32 O vakit askerler gelip birincinin ve onunla beraber haça gerilmiş olan
ötekinin bacaklarını kırdılar; 33 fakat İsaya gelip onun zaten ölmüş olduğunu görünce,
bacaklarını kırmadılar; 34 fakat askerlerden biri onun böğrünü mızrakla deldi; hemen kan
ve su çıktı. 35 Gören şehadet etti, ve onun şehadeti doğrudur; ve iman edesiniz diye
kendisi doğruyu söylediğini bilir. 36 Çünkü bu şeyler: “Onun hiç bir kemiği
kırılmıyacaktır” yazısı yerine gelsin diye vaki oldu. 37 Ve yine başka bir yazı: “Bedenini
deldikleri adama bakacaklardır” der. 38 Bu şeylerden sonra, İsanın şakirdi olup Yahudilerin korkusundan kendisini gizliyen Arimatealı Yusuf, İsanın cesedini kaldırmak için, Pilatusa yalvardı, ve Pilatus izin verdi. İmdi gelip İsanın cesedini kaldırdı. 39 Önceleri İsaya geceleyin gelen Nikodimos da gelip yüz litre kadar karışık mür ve öd ağacı getirdi. 40 O vakit İsanın cesedini alıp Yahudilerin gömme âdeti üzre, onu baharlarla beraber keten bezlerine sardılar. 41 Haça gerildiği
yerde bir bahçe, ve bahçede henüz içine hiç kimse konulmamış yeni bir kabir vardı. 42 Ve Yahudilerin Hazırlık günü olduğu için, İsayı oraya koydular, çünkü kabir yakındı.