Yazar, gazeteci, müzisyen ve milletvekili Ahmet Rasim, farklı alanlardaki engin bilgisini eserlerine yerli yerince yansıtmayı başarmış önemli bir Osmanlı-Cumhuriyet aydınıdır. Hatalardan arındırılmış tam metin olarak ilk kez basılan Şehir Mektupları ile Latin harflerine çevrilerek yine ilk kez kitaplaştırılan İstanbul Mektupları, büyük yazarın aziz hatırasına yakışan çalışmalar olarak dikkat çekiyor

“Bu akşam gün batarken gel

Sakın geç kalma, erken gel”

Yaşı ellinin üstünde olanlar mutlaka hatırlayacaktır. TRT'nin eski görkemli yıllarında, siyah beyaz televizyonda ya da uzun dalga radyo kanallarında bu şarkı sıkça yayınlanır, özellikle bayram sabahlarının coşkusuna eşlik ederdi. Belki şu sıralar TRT'nin nostaljik kanallarında ya da eğlence mekanlarının sanat müziği fasıllarında da söylenmeye devam ediyordur. Bestesi Tatyos Efendi'ye ait olan şarkının güftesi Ahmet Rasim'e aittir. Herkes bilemeyebilir, yazarlığı kadar müzisyenliğiyle de takdire şayandır Ahmet Rasim’in. Güftesinin ünlü bestekârı Tatyos Efendi ve kemençenin o dönemdeki ustalarından Kemençeci Vasilaki ile dostluğunu bir ömür boyunca sürdürmüştür. Bu ebedi muhabbetten birçok beste ve güfte kazanmıştır alaturka müziğimiz.

ÖMRÜNÜ YAZMAYA ADADI

Türk edebiyatının ulu çınarlarından biri olan Ahmet Rasim'e ve onun yazar kişiliğine gelecek olursak onun yazı hayatının, 1891 yılında 26 yaşındayken Servet-i Fünun dergisinde başladığını biliyoruz. Bu dergide başlayan yazarlık hayatının ilk yıllarında popüler bilim konularına dair yazılar yazmıştır. Aynı mecrada Izdırap, Meşak-ı Hayat ve Afife adlı romanları tefrika edilmiştir.

Özellikle edebiyatta Doğu ile Batı sentezinin mümkün olduğuna inanan ve bu düşüncesini tüm eserlerinde bir biçimde yansıtmaya çabalayan Ahmet Rasim, Hüseyin Rahmi Gürpınar ile 'Boşboğaz ile Güllâbi' adlı bir mizah gazetesi çıkarmış, sayısız dergi ve gazetede çok farklı konularda yazılar kaleme almıştır. Yazar, bu çok yönlülüğünü, tarihten; gramere, imladan aritmetiğe çok farklı konularda hazırladığı ders kitaplarına da yansıtmıştır.

1927'de Atatürk'ün arzusuyla milletvekili seçilen ve 1932 yılında hayata veda eden yazarın bugünün kuşaklarına erişebilen en önemli eserleri, büyük savaş sonrası yıllarını yansıtan Gülüp Ağladıklarım ile 1897-1899 yılları arasında yazdığı yazılardan oluşan Şehir Mektupları'dır.

EKSİKSİZ VE HATASIZ

Ahmet Bozkurt'un yayın yönetmenliğinde farklı bir ivme kazanan İBB Yayınları, uzun yıllardır eksik, hatalı ve harcıalem basımlarıyla günümüze taşınan Şehir Mektupları için, nihayet önemine ve yazarının aziz hatırasına yakışır bir çalışma emek ortaya koydu. Bozkurt'un editörlüğüyle, Şenol Topçu ve Hidayet Duyar'ın yayına hazırladığı Şehir Mektupları, yüz otuz yıl sonra ilk kez eksiksiz ve hatasız bir baskıya kavuştu. Editoryal hazırlığı, sunumu, dipnotları, kağıdı, baskısı ve cildiyle göz kamaştıran bu kitaba yepyeni bir Ahmet Rasim klasiği eşlik etti.

NİHAYET İLK BASIM

Latin harflerine ilk kez aktarılan ve Ahmet Rasim'in Hakimiyet-i Milliye gazetesinde 'İstanbul Mektupları’ üst başlığıyla yayımlanan iki yüz otuz sekiz yazıdan oluşan İstanbul Mektupları da bu konulara meraklı okurlar için hazırlandı. Şehir Mektupları'ndan çeyrek yüzyıl sonra kaleme alınan ve Şenol Topçu ile Ahmet Ferhat Özkan'ın yayına hazırladığı İstanbul Mektupları ise, Cumhuriyet Türkiyesi'nin ilk yıllarını anlatıyor. 

ÇAĞININ TANIĞI YAZILAR

Bu iki arşivlik klasik, Osmanlı'nın son çeyrek yüzyılından, Meşrutiyet'e, Birinci Dünya Savaşı'ndan Milli Mücadele yıllarına, en nihayetinde genç Cumhuriyet'in kuruluş dönemlerine tanıklık ediyor. O dönemlerin yaşama kültürünü, alışkanlıklarını, yaşanan siyasi ve sosyal değişimlerini merak edenler için çok kıymetliler. Türkçenin büyük bir yazarının müthiş gözlem gücünü, nüktedanlığını, engin kültürünü ve eşine az rastlanır kalem işçiliğini yansıtması bakımından da ayrıca önemliler.

Şehir Mektupları - İstanbul Mektupları / Ahmet Rasim / İBB Yayınları

 Ermeni asıllı Rus romantik ressam İvan Konstaninoviç Ayvazovski, 1840'larda geldiği İstanbul'da yaptığı tablolarında nasıl o günlerin İstanbul'unu, Boğaziçi'ni, rıhtımlarda ve iskelelerdeki yelkenlilerini, Payitaht'ta yaşanan günlük hayatı ölümsüzleştirmişse, Ahmet Rasim de eserleriyle yaşadığı dönemi kayıt altına almıştır.

Huzur beldesinin karanlık çağı

Çağdaş İspanyol edebiyatının en önemli isimlerinden Javier Marias'ın Jaguar Kitap'ta Gökhan Aksay çevirileriyle başlayan Javier Cercas külliyatı, Everest Yayınları'nda ünlü polisiye üçlemesi Terra Alta ile devam ediyor. Küçük bir ayrıntı: Salamina Askerleri'nin Everest'teki baskısının çevirmeni Saliha Nilüfer idi. Birçok dile çevrilen ve şimdiden 'modern klasik' mertebesine layık görülen ve 2019 yılında İspanya’nın en prestijli ödüllerinden Planeta Ödülü’nü alan Terra Alta'nın konusu şöyle:

GEÇMİŞİN SIRLARI

Güney Katalonya’daki Terra Alta bölgesinde yaşayan insanların alışılmış huzuru, bir cinayetle sarsılır: Yörenin en büyük şirketlerinin sahipleri olan Adell çifti, çiftliklerinde korkunç işkencelere maruz kaldıktan sonra katledilmiştir. Bu davada, dört yıl önce Terra Alta'ya gelen polis Melchor Marín'e de görev düşer. Ancak eşi ve küçük kızıyla sakin bir hayat süren kitap kurdu Marín'in kişisel huzuru, soruşturma sürecinde geride bıraktığını sandığı karanlık bir geçmişle yüzleşmek zorunda kalacaktır.

JAVIER CERCAS VE SİNEMA

Edebiyatın yanı sıra sinamayla ilgilenenler için küçük ama önemli bir not... Javier Cercas, İspanyol sineması için de önemli bir isim. Cercas, "Las Leyes de la Frontera - Sınır Yasaları / 2017" ve kendi romanından uyarlanan "Soldados de Salamina - Salamina Askerleri / 2003" ile "El Autor - Yazar / 2017" filmlerine katkı vermişti. Ayrıca David Trueba'nın çektiği 2006 yapımı Bienvenido a Sasa / Eve Dönüş filminin küçük bir rolde görev almıştı. Cercas, iki yıl önce kendisiyle yapılan bir söyleşide Terra Alta üçlemesinin dizi olarak çekileceği müjdesini vermişti.

Terra Alta / Javier Cercas / Everest Yayınları

Bir hayat üzerinden insan doğası

Ivan Bunin, 1933 yılında Nobel edebiyat ödülüne layık görülmüştü. Ömrü sürgünde geçen Rus yazarın tek romanında olaylar Ekim devrimi öncesinde yaşanıyor. Bunin, kahramanı Arsenyev'in çocukluğundan başlayarak ergenliği, yaşadığı ilk aşkıyla birlikte yaşadıklarını anlatırken insan varoluşunun bencil ve değişken doğasına vurgu yapıyor.

Arsenyev’in Yaşamı / İvan Bunin / Can Yayınları

Arkeoloji'nin alfabesi

Arkeolog Erman Ertuğrul kitabını, uzak geçmişle ilgili en merak edilen sorular üzerine, karmaşık terimler kullanmadan, kolay anlaşılır üslupla verilmiş cevaplar okumak isteyen tüm “geçmiş meraklısı” zihinler için kurgulamış. Arkeolojiye dair temel bilgiler edinmek isteyenler bir ilk kitap olarak tercih edebilir.

Arkeofili / Erman Ertuğrul / Mundi

Bir karanlık ruh ile münzevi

Okurunu insan ruhunun karanlık köşelerini keşfe çıkaran roman, Will Heinrich'in Türkçeye çevrilen ilk eseri. Romanın konusuna gelince... Joseph, sonraları şeytani bir zekaya sahip olduğunu anladığı Abel'i, dövülüp bir kenara atılmışken bulur ve inziva halinde yaşadığı evine alır. Ancak Abel'in karanlık ruhu, çok geçmeden evde ve Joseph'in hayatında ağırlığını hissettirmeye başlayacaktır.

Kralın Laneti / Will Heinrich / Jaguar Kitap

Hayallerinizin kütüphanecisi

Dünya çapında iki milyon satan ve tipik bir çok satan olan romanın konusu şöyle...

Tipik bir kitap düşkünü olan kütüphaneci Sayuri'nin tek uzmanlığı yazılanlar değildir. Sayuri kendisine kitap danışanların ruhlarını okuyabilmektedir. Verdiği her kitap tavsiyesi bir ruha dokunmaktadır. İşinden bıkmış genç kadın... eskici dükkânı açma hayalleri kuran muhasebeci... kariyeri ve ailesi arasında sıkışıp kalmış bir anne, esin perilerini yitirmiş bir sanatçı ve emeklilikle birlikte boşluğa düşen bir arta yaşlı. Hepsi de Sayunari'nin tavsiyelerine aç ve muhtaçtır. Aoyama'nın romanı, yüreklere hitap eden sıcacık havasıyla okurunu kendine anında bağlıyor.

Aradığın Şey Kütüphanede Saklı / Michiko Aoyama / Domingo Yayınevi