Bir süre önce ‘beka sorunumuz’ vardı; sanırım o ortadan kalktı. Şimdi ‘darbe sorunumuz’ var; bakalım sıradaki ne?

19 Mayıs yaklaşırken, 1919’un koşullarını düşünelim. Yabancı güçlerin işgali sonrası yaşadığımız ‘beka sorunu’ karşısında Atatürk’ün yaptıklarını…

Atatürk’ün Padişah’ın emirlerine karşı gelmesini, İstanbul’da Damat Ferit Hükümeti varken, Ankara’da yeni bir Meclis kurmasını ‘darbe’ olarak değerlendiren; hatta Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi’nin Atatürk ve arkadaşları için yayımladığı ölüm fetvasını destekleyenler bile var, Türkiye’de.

Ancak, Türk halkının çok büyük bir bölümü Atatürk’ün bizi sömürge olmaktan kurtaran bir ‘kahraman’ olduğunu; modern yaşamımızı, din dahil, her tür özgürlüğümüzü ona borçlu olduğumuzu gayet iyi biliyor.

Atatürk’ün ‘Beka’ Sorununa Bakışı ve ‘Gençliğe Hitabe’ (Sesleniş)

‘Beka sorunu’na bakışını, 19 Mayıs’ı armağan ettiği gençlere ‘seslenirken’ net biçimde dile getirmiş Atatürk:

“…Zorla ve hile ile sevgili yurdun bütün kaleleri alınmış, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesi ele geçirilmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acı ve daha korkunç olmak üzere, yurdun içinde, iktidarda bulunanlar aymazlık, sapkınlık ve dahası hainlik içinde bulunabilirler. Dahası bu iktidar sahipleri kişisel çıkarlarını, istilacıların siyasal istekleriyle birleştirebilirler. Ulus, yoksulluk ve sıkıntı içinde harap ve bitkin düşmüş olabilir. Ey Türk geleceğinin çocukları! İşte, bu ortam ve koşullar içinde bile, görevin Türk bağımsızlık ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Bunun için gereken güç, damarlarındaki soylu kanda bulunmaktadır!”

Atatürk’ün ‘Darbe’ Sorununa Bakışı ve Bursa Söyleşisi (Nutku)

1 Şubat 1933’te Bursa Ulu Cami’den çıkan 100 kadar kişi, “Ezan her yerde Arapça okunurken, neden bir tek Bursa’da Türkçe okunuyor?” diye bağrışarak, müftülüğe ve Hükümet Konağı’na yürürler. Olaya çok kızan Atatürk, hazırlattığı trene Afyon’dan Başvekil İsmet Paşa’nın katılmasını ister. Bursa’da inceleme yapılır; eylem, Cumhuriyet yasasına aykırı olmasına karşın, kimse tutuklanmamıştır. Savcı, hakim ve müftü görevden alınır.

O akşam Bursalı yöneticilerin verdiği yemekte Atatürk, salonda çoğunlukta olan gençlerden birinin olayla ilgili mazeretler sıralaması üzerine şunları söyler:

“Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, ‘Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır.’ demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, ‘Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir’ diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, ‘Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım’ diyecek. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, ‘Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.’ İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!”

Yani Atatürk, Cumhuriyet’in değerlerine karşı en büyük tehlikeyi ’irtica’ olarak görüyordu; bu değerlere yönelik, sivil veya askeri her türlü ‘darbe’ girişimine karşı idi.

AKLA TAKILAN SORULAR

‘Darbe sorunu’nun gündeme sokulmasının amacı ne?

Bugünkü Hükümet 15 Temmuz Darbe Girişimi’ne karşı ise, yıllarca FETÖ’yü destekleyenler neden dışarıda? FETÖ’ye karşı yıllardır mücadele eden iki ‘Barış’ neden içeride? FETÖ'nün siyasi ayağı ne zaman araştırılacak?

COVID-19 salgını nedeniyle minarelerden yapılan uyarılar neden Türkçe? Sanırım halk anlasın diye. Peki Ezan neden Arapça? Halk anlamasın diye mi? ‘Türkçülerin’ de ‘Türkçe Ezan’ı desteklemeleri gerekmez mi?

Özetle:

Beka veya darbe; ‘sorun’ varsa, “Çözüm: Atatürk”

Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun.