Bir yıl daha bitiyor… Gönül isterdi ki yılın son yazısını neşeli, güzel, matrak bir dille kaleme alalım. 2023’ün harika olaylarını konuşalım. Ama maalesef hayatın gerçekleri, dünyanın hali ve ülkenin gündemi buna pek de müsaade etmiyor.
Hani kıyamet sonrası romanlarda, dizilerde, filmlerde bir grup insan hayatta kalmak için akla hayale gelmez durumların içine itilir ya, bazen tam olarak böyle bir senaryoyu yaşıyormuşuz gibi hissediyorum.
Maşallah, her gün yeni bir olay, ayrı bir karmaşa… Yalpalayan bir gemide suya düşmemeye çalışıyoruz.
Hal böyle olunca “yeni yıl coşkusu” yerini hızlıca “bakalım bu yıl bizi neler bekliyor” kaygısına bırakıveriyor.
*
10 yılı aşkın bir süredir bu satırlardan hayvan hakları ve çevre konularında yazıp çizmeye, dilim döndüğünce sorunları aktarmaya ve çözüm yollarına katkı koymaya çalışıyorum. Basında ve sosyal medyada birçok meslektaşım, STK’lerde mücadele eden birçok hayvansever, kendi savaşını veren birçok gönüllü de farklı yollarla da olsa hep birlikte sorunların bir ucundan tutmaya çalışıyor. Bunca çaba, uğraş sonrası bir yılı daha kapatırken hala daha “sokak hayvanları toplansın mı, toplanmasın mı” tartışmasını yapmak inanın zoruma gidiyor artık.
*
Öyle bir kısırdöngüye hapsolmuşuz ki…
Ortada bir sorun var. Bu sorunun adı: “Sokak hayvanı popülasyonunun kontrolsüz çoğalması”.
Bir yanda bu sorunun mantıklı, bilimsel, insani ve etkili bir çözümü var: Ülke çapında eşzamanlı kısırlaştırma.
Diğer yanda ise soruna uzun vadede asla çözüm olmayacak, etkisiz ve vicdansız bir metot var: Topla ve barınaklara tık, yer kalmazsa yok et.
Normalde hiçbir tartışmaya lüzum bile olmadan ilk şıkkın seçilip hemen uygulamaya alınması lazım. Ama her ne hikmetse karar verme mekanizması hep ikinci şıktan yana.
Düşünüyorum, taşınıyorum neden böyle olduğunu bir türlü anlayamıyorum.
Anlayan varsa bir zahmet bana da anlatsın.
Kısırlaştırma diye diye dilimizde tüy bitti. Ben diyeyim 10, siz deyin 20 yıldır tüm hayvanseverler her platformda yüksek sesle bunu dile getiriyor. En başta dinleyen olsaydı, bugün çoktan sokak hayvanı sorununu çözmüş, bitirmiştik. Hala da geç değil. Bugün karar alınsa, planlama yapılsa ve en kısa zamanda kısırlaştırma seferberliği başlatılsa en geç 10 yıl içinde hiçbir sıkıntı kalmayacak.
Daha fazla vakit kaybetmeyelim; artık 2024 doğru çözüm şıkkını seçip harekete geçtiğimiz yıl olsun.
*
Türkiye iklim kriziyle mücadelede zayıf kaldı
Bu yılki COP28 İklim Zirvesi’nin karar metninde ilk defa fosil yakıt kullanımından uzaklaşma çağrısı yapıldı. Küresel ortalama sıcaklık artışını sanayi devrimi öncesine göre 1,5 derecede sınırlandırmaya ilişkin küresel hedef de netleştirildi.
Ancak Türkiye, iklim kriziyle daha güçlü mücadele etmek için hazırlanan birçok deklarasyona imza atmadı. Bu deklarasyonlar arasında yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği taahhütleri de yer aldı.
Türkiye ayrıca ulusal sera gazı emisyonlarını 2030’a kadar yüzde 30'dan fazla artırmayı öngören iklim hedefini de henüz güncellemedi. İklim krizi gibi artık kapımızda olan bir küresel sorunun çözümünde ülkemizin de acilen daha net ve etkin adımlar atması gerekiyor.
DÜNYADAN BİHABER
İzmir Kent Konseyi’nden sokak canları için proje!
İzmir Kent Konseyi Hayvan Hakları Çalışma Grubu, sokak hayvanı popülasyonunun kontrol altına alınabilmesinin tek ve en etkin yolunun kısırlaştırmadan geçtiğini vurgulamak adına “Çözüm Mahallede” başlıklı yeni bir projeye start veriyor. Konuyla ilgili olarak İzmir Kent Konseyi’nin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım şöyle:
“Proje kapsamında Afalina Hayvan Hakları Topluluğu tarafından mahalle muhtarlarına verilecek farkındalık çalışması sonrasında, mahalle muhtarlarının ve yerel hayvan koruma gönüllerinin kısırlaştırma konusunda mahalleden ilçeye, ilçeden tüm kente yayılacak bir kısırlaştırma farkındalığı hedeflenmektedir. Farkındalık çalışmaları İzmir’in Kemalpaşa ilçesi muhtarlarıyla 3 Ocak 2024 Çarşamba günü yapılması planlanmaktadır. İzmir’in Menemen, Menderes, Seferihisar ilçeleri ile diğer ilçelerine doğru yayılacaktır.”
Projenin ilk adımında “Toplama, Toplatmak” eylemlerinin sokak hayvanı popülasyonunu azaltmayacağı gerçeği ve kısırlaştırmanın hem hayvan hem de toplum sağlığı için önemi muhtarlardan başlayarak herkese anlatılacak. İkinciadımda ise mahalle bazında kısırlaştırmalar başlatılacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi işbirliği içinde mobil kısırlaştırmalar yapılacak. Ayrıca ilçelerdeki gönüllü veterinerler ve kliniklerden de destek alınacak.
BİZİM GEZEGEN
Hızlı moda anlayışı iklim değişikliğini körüklüyor
Yeni yıla girerken hızla artan alışveriş eğilimine dikkat çeken UNEP, bu durumun dünyaya ve çevreye olan etkilerini şu ifadelerle aktardı: “Aşırı tüketim gezegene zarar veriyor. İklim değişikliği, doğa ve biyolojik çeşitlilik kaybı, kirlilik ve atık, gezegen krizini besleyen sürdürülemez tüketim kültürünün bir parçasıdır. Hızlı cirosu, yüksek hacmi ve ucuz fiyatlarıyla bilinen hızlı moda endüstrisi, üçlü gezegensel krize önemli ölçüde katkıda bulunuyor çünkü tüketiciler her zamankinden daha fazla kıyafet satın alıyor ve bunları daha az süre giyiyor ve trendler değiştikçe kıyafetleri hızla atıyor. Satın almadan önce çevresel ayak izini göz önünde bulundurun. Dikkatli seçimlerle kirliliği yenmeye yardımcı olabiliriz.”
UNEP’in paylaştığı bazı önemli bilgiler ise şöyle:
· Saniyede bir kamyon dolusu kullanılmayan tekstil ürünü çöplüklere atılıyor veya yakılıyor.
· Plastik fiberler, toksik boyalar ve atık su çevreye ciddi zarar veriyor.
· Hızlı moda sektöründe büyük kazançlar söz konusu iken, düşük ücretli işçiler sömürülüyor.
· İnsanların ihtiyacından %60 daha fazla kıyafet satın aldığı ve bunları yarısı kadar uzun süre giydiği tahmin ediliyor.
KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN
“Gerçek şefkat, karşılığında hiçbir şey beklemeden hayvanlara karşı iyilik yapabilmektedir.”
- Paul Oxton