Ne çabuk geçti kocaman bir yıl?
Nasıl da dün gibi yeni yıla girdiğimiz an, o an yaşanan coşku.
Yaşarken sanki akmıyormuş gibi gelen zaman, dönüp baktığında hatırlayamadığın kocaman bir boşluk…
Bazı dileklerin tutmadığı, kişisel hayatlarımızda ara ara üzülüp genelde mutlu olduğumuz bir yıl oldu. Elbette borçlarımızın maaşını kazandık, vergi ödemekten belimiz doğrulmadı, bin bir felaket içinde acıdan acıya savrulup durduk. Ama sevdiklerimiz yanımızda, sağlıkla, kişisel kayıpların olmadığı, hala umutla sabahlara uyanabildiğimiz günler geçirdik. Ülkenin birçok yerini gezdik, gördük, kişisel gelişimime katkısı olan birçok kötülükle tanıştık. Attık heybeye tüm tecrübeleri 40’lı yaşlarıma bambaşka umutlarla, bambaşka dileklerle gidiyorum.
Kötülük yapan kim varsa, affetmiyorum. Kin de tutmuyorum ama alanımda olmalarını istemiyorum. Karma, ilahi adalet ne derseniz deyin o kalp acısının size de yaşatacak. Hesap geldiğinde yaptığınız kötülükleri hatırlamanız umuduyla.
Ülke olarak neler mi yaşadık?
Her anı felaket. Her anı gözyaşı, acı, fakirlik, yokluk, halkın ezildiği, zenginin daha zengin edildiği bir yıl oldu. Suçlunun ceza almadığı, güçlünün haklı olduğu bir dönemde öyle şeyler yaşadık ki… Kalplerimiz hala sızlıyor.
*Bir sabah uyandık Narin çocuk kaybolmuştu. Tüm Türkiye aradık Narin’i. Ailenin sahte gözyaşlarına inandık. Ardından tüm ailenin birleşip 10 yaşında bir çocuğun k*tledilmesini kapatmaya çalıştıklarını gördük.
İnsanlığımızdan utandık.
*Başka bir sabah 6 yaşındaki Şirin’in kayıp haberiyle gözümüzü açtık. Arandı ve c*nsız bedenine ulaşıldı. Ruh hastasının biri istismar ettiği çocuğu, k*tletmşti.
Nasıl bir döneme denk geldik diye ağladık günlerce.
*Bir öğlen sosyal medyaya düşen görüntülerle sarsıldık. İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil…
İstanbul’da bir facia yaşandı ve detayları bizi hem korkuttu hem umudumuzu tamamen tüketti...
Hep bahsettiğimiz toplumun hızlı yozlaşmasının dönülemeyecek boyutlarda olduğunu gördük.
*Bir akşam, Taksim’de yürüyen bir genç kadının uğradığı saldırıyla gücen duygumuz yerle bir oldu.
Sıla bebeğin yaşadığı istismara yüzünden kaybettiğimizi öğrendik. Kahrolduk. Yan komşumuza bile güvenemez hale geldik. Süs bitkileri gibi, apartmanlarda 100 metrekarelik dairelerimize sıkıştık kaldık.
*Binlerce öğrenci yetiştirmiş bir okul müdürü, Cumhuriyet’in yetiştirdiği öğretmenimiz İbrahim Oktuysan bir öğrencisi tarafından, okulun içinde ö*dürüldü.
*27 Eylül tarihinde Van’da kaybolan Rojin Kabaiş, 18 gün sonra cansız bulundu. Olay hala çözülmüş değil.
*Gencecik bir polisimiz, onlarca suç kaydı ile sokakta gezen bir psikopat tarafından şehit edildi.
*Yenidoğan Çetesi diye bir suç ağıyla tanıştık ki, bir daha bu ülkede hiçbir kurum ya da kuruluşa güvenemeyeceğiz. Olayın derinlerine inildikçe, bu ülke halkının canına ve malına yıllardır bile isteye kastedildiğini öğrendik.
* Onlarca hayvan katledildi.
* Onlarca kadın, çocuk erkek şiddeti yüzünden artık aramızda değil. Demem o ki; 2024 ülkeye, ruhlarımıza iyi gelmedi. Kişisel alanlarımızda yaşadığımız mutluluklar cebimizde. Ama bir çok insan bir daha eskisi gibi olamayacağı bir yıl yaşadı.
Yaşıyor.
Açlık sınırı altında çalışan, geçinemeyen, barınamayan ve korunamayan bir halkız. Bolluk içinde, refah düzeyi en yüksek ülke olarak yaşayacakken içinde bulunduğumuz halin sebebi belli.
Dilerim hepimizin nefes aldığı, karnının doyduğu, ertesi günü düşünmeden, güvenle ve adaletle yaşadığı bir yıl gelir.
İyileştir bizi 2025!