Türkiye'nin karayollarındaki güvenlik ve çevre alarmı en üst seviyeye ulaştı. TÜİK verileri ve sektör raporlarına göre, ülkede trafiğe kayıtlı araçların yaş ortalaması giderek yükseliyor ve bu durum, Türkiye'yi Avrupa'nın en yaşlı araç filosuna sahip ülkesi konumuna getiriyor. Yapılan araştırmalar, şu anda yollarda dolaşan 6 milyona yakın otomobilin 20 yaş ve üzerinde olduğunu ortaya koyuyor. Ekonomik kriz, yüksek vergiler ve düşen alım gücü nedeniyle yeni araç alamayan vatandaşların, eski ve güvenliksiz araçlara yönelmesi, hem can güvenliği hem de çevre sağlığı açısından büyük bir tehdit oluşturuyor. İkinci el otomobil satışlarının yaklaşık yüzde 22,6'sını, 21 yaş ve üzeri bu "hurda" araçların oluşturması, tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor.

2026 zam yağmuru kapıda: pasaport, ehliyet, ımeı ve trafik cezaları yeniden değerleme oranıyla uçuşa geçecek
2026 zam yağmuru kapıda: pasaport, ehliyet, ımeı ve trafik cezaları yeniden değerleme oranıyla uçuşa geçecek
İçeriği Görüntüle

"Yürüyen tabutlar": Kaza anında ölüm riski katlanıyor

Uzmanlar, 20 yaş ve üzeri bu araçları "yürüyen tabut" olarak nitelendiriyor. Bunun en temel nedeni, bu otomobillerin günümüz standartlarında artık vazgeçilmez olan temel güvenlik donanımlarından tamamen yoksun olması. Hava yastığı (airbag), ABS fren sistemi, Elektronik Stabilite Programı (ESP), daha güçlü şasi yapısı ve çarpışma önleme sistemleri gibi hayat kurtaran teknolojilerin bulunmadığı bu eski model araçlar, en küçük bir kazada bile adeta birer ölüm tuzağına dönüşüyor.

Yapılan çarpışma testleri ve kaza analizleri, eski araçların karıştığı kazalarda ölüm ve ağır yaralanma oranının yeni nesil araçlara göre katbekat yüksek olduğunu gösteriyor. Özellikle çarpışma anında yolcu kabininin yeterli korumayı sağlayamaması, araç içindekilerin ezilerek hayatını kaybetmesine neden oluyor. Güçsüz şasi yapısı, en ufak bir darbede bile aracın dağılmasına yol açarken, hava yastığının olmaması, sürücü ve yolcuların başlarını direksiyona veya ön cama çarparak ağır kafa travmaları geçirmesine sebep oluyor.

Şehirlerin havasını 10 kat daha fazla kirletiyorlar

Yaşlı araçların yarattığı tehlike sadece trafik güvenliği ile sınırlı değil. Bu araçlar, aynı zamanda çevre ve halk sağlığı için de büyük bir tehdit unsuru. Modern emisyon standartlarına ve teknolojilerine sahip olmayan eski motorları, yeni nesil bir otomobile kıyasla tam 10 kat daha fazla zararlı egzoz gazı ve partikül madde salınımı yapıyor. Özellikle büyük şehirlerdeki hava kirliliğinin en önemli kaynaklarından biri olarak gösterilen bu durum, astım, KOAH gibi solunum yolu hastalıklarının artmasına ve kanser riskinin yükselmesine neden oluyor. Şehir merkezlerinde sıkışık trafikte saatlerce çalışan bu milyonlarca araç, adeta birer zehir fabrikası gibi atmosferi kirletmeye devam ediyor.

ÖTV teşviki umudu: Meclis'e yeni teklif gelebilir mi?

Türkiye'nin yollarındaki bu tehlikeli ve kirli araç parkını yenilemek için en etkili çözüm olarak ise bir "hurda teşviki" programı gösteriliyor. Geçtiğimiz dönemlerde Meclis gündemine gelen ancak yasalaşmayan bir kanun teklifi, bu konuda yeniden umutları yeşertti. Söz konusu teklif, 20 yaş ve üzerindeki aracını hurdaya ayırıp, yerine yeni ve yerli üretim bir otomobil alan vatandaşlara, Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) muafiyeti sağlanmasını öngörüyor.

Uzmanlar ve otomotiv sektörü temsilcileri, böyle bir teşvikin hayata geçirilmesinin bir zorunluluk olduğunu belirtiyor. ÖTV muafiyeti, hem ekonomik olarak zorlanan vatandaşın yeni ve güvenli bir araca daha kolay ulaşmasını sağlayacak, hem de trafik kazalarındaki can kayıplarını ve yaralanmaları önemli ölçüde azaltacak. Aynı zamanda, milyonlarca eski aracın trafikten çekilmesiyle, şehirlerdeki hava kalitesinde gözle görülür bir iyileşme sağlanacak ve çevre kirliliğiyle mücadelede önemli bir adım atılmış olacak. Gözler şimdi, bu hayati öneme sahip teşvik teklifinin yeni yasama döneminde Meclis'e getirilip getirilmeyeceğinde.

Kaynak: HABER MERKEZİ