Kan, şiddet, hakaret, küfür, saç-saça baş-başa değişik kavga taktiklerinin sahnelendiği Meclis tiyatrosu sona erdi. Televizyonlarda her akşam +13 bir dizinin bölümlerini izledik. Ülkede parlamenter sistemin sonunu getiren rejim değişiklik taslağı bir kısım MHP milletvekillerinin verdiği destekle Genel Kurul'dan geçti.
Bu noktaya gelinmesinde en önemli etken şüphesiz Devlet Bahçeli ve bir kısım MHP milletvekillerinin iktidar partisiyle yaptığı inanılmaz işbirliği...
Bakın Bahçeli, taslak Genel Kurul'dan geçtikten sonra neler söylüyor;
“MHP, TBMM'de gösterdiği ahlaki duruşun, olgun ve sorumlu tavırla birlikte isabetli kararın aynısını referandum sürecinde de ortaya koyacaktır. MHP milletvekilleri Anayasa değişikliğine olumlu oy kullanarak Türkiye'nin önünü açmışlardır.”
Vay vay... Peki Sayın Bahçeli çok değil 1-2 yıl önce yaptığı açıklamalarda Türkiye'nin önünü mü kapatmayı amaçlıyordu;
“Erdoğan bu gömlek bu bedene dar geliyor diyerek, milletimizin aklıyla alay etmektedir. Ancak milletimiz gömlek değiştirmez... Erdoğan açıkça siyaset yapmakta, suç işlemekte, vatana ihanet konusunda arka-arkaya delil üretmektedir. Baştan aşağı yalan olup çıkmıştır...
Başkanlık Türkiye'nin idare sistemine tamamen aykırıdır. Biz fermanla ülke yönetilmesini geride bıraktık. MHP parlamenter sistemden yanadır.”
Bahçeli açık-açık aklımızla alay ediyor. Ayrıca dün söylediklerinin bugün tam tersini söyleyerek partisinin geleceğini de tehlikeye atıyor. Referandum sonucu ne olursa olsun, MHP, Bahçeli'yle gireceği ilk seçimde baraj altında kalacak, Bahçeli dönemi sona erecektir...
***
O Atatürkçüydü, Cumhuriyetçiydi, laikti, antiemperyalistti, tam bağımsız Türkiye'den yanaydı, insan hakları savunucusuydu, terörün karşısındaydı, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların karşısındaydı... Kendisini böyle anlatmıştı araştırmacı gazeteci, büyük yazar Uğur Mumcu. 24 yıl önce karlı bir Ankara sabahında karanlık alçak güçlerce kahpece öldürülmüştü.
Bu korkusuz gazetecinin 1974 yılında yazdığı “Topaçlar” başlıklı yazısından küçük bir bölümü hatırlayalım;
“Topaç tahtada yapılmış küçük bir oyuncaktır. Topaca 'kaytan' adı verilen bir ip sarılır sıkıca. Sonra topaç ileri doğru fırlatılarak ip hızla geriye doğru çekilir. Bu hızla topaç ekseni çevresinde döner...
Topaç nasıl döner? İpi sağdan sorarsanız sağa döner, soldan sağa doğru sararsanız bu kez sola döner küçük oyuncak. Türkiye'de inançsız politikacılar da topaçlara benzerler. İhtirasın ipi ne yöne sarılmışsa oraya doğru dönerler. Bir süre sağa, bir süre sola...”
Ölümünün 24'üncü yılında bu gerçek gazeteciyi saygı ve sevgiyle anıyoruz.