“Yüzümü hasretine döndürdüm bekliyorum
Geri getirir diye bizi ayıran gemi
Şehrin ışıklarını söndürdüm bekliyorum
İki gözüm Körfezde iki deniz feneri”


(Aydın Yalkut)

***

Konu itibarıyla bu yazının başlığı “Albümlere Karışmak” olmalıydı; Aydın Yalkut'un ilk, tek ve son şiir kitabının adı öyle çünkü. Ne var ki; kitabın çıkmış olmasına sevindiğin ölçüde, seçilen isim sıcak gelmedi bana.
Hemen, kitaba adını veren şiiri buldum (s.92). Bir kez, bir kez daha okudum ön yargısız; beşer dizelik üç bölümden oluşuyor söz konusu şiir. Çoğu zaman yaptığım gibi, altını çizdiğim dizelere baktım; ikinci bölümdeki,
“Kar silkeler gibi üzerimden”
ile son bölümdeki,
“Bir mavna gibi dalgın ağır durmuşum.”
O anda, Aydın'ın Hilal'deki askeri depoda ve Alsancak'ta kendi adını koyduğu bakkaliyedeki hali geldi gözümün önüne. Oturduğu, gıcırdayan tahta sandalyeden, Harmandalı'ya kalkıyor gibi, sağ elini sağ dizine dayayarak kalkışı ve şiirle sevişir gibi mırıldanışı:
“Sabahla üzerinde bir gonca güzelliği
Yeni açmış güllerin olanca güzelliği
Kokun akşamlarına öyle bir sinmiş ki
Bilmem ben nasıl taşırım bunca güzelliği”

***

Bu yılki İzmir Kitap Fuarı (22-30 Nisan), sürprizlerle geçti benim için. İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Bergama Belediyesi Kültür Yayınları ile Arkeoloji ve Sanat Yayınlarında imza günlerim vardı. Muğlalı yapımcı A. Murat Günay'ın hazırladığı 55 dakikalık belgeselim gösterildi. Senaryosunu şair Hüseyin Yurttaş'ın kotardığı, okudukları her tümceyi seyredilir kılan Misket Dikmen ile Fikret Alan'ın ses verdiği dokümanteri izlerken heyecanlandım. “Eller ne derse desin”, belgesi yapılan kişi olmak heyecan verici.
Kitap Fuarının bir başka sürprizi, andığım etkinliğin geçen yılki onur şairi Hüseyin Yurttaş'ın, kaşla göz, nalla mıh arasında elime tutuşturduğu “Albümlere Karışmak” kitabı oldu. Rahmetli şairin oğlu Devrim ve eşi Senem Yalkut'un toparladığı kitabın, basım çilesini dost Hüseyin Yurttaş üstlenmişti. Kapak, kağıt, sayfa düzeni, gözü rahatsız etmeyecek derecede düzgündü. Yazının başına aldığım “dört dörtlük” dörtlüğün yanı sıra, benim bile anımsadığım bazı şiirler eklense fena mı olurdu? “Agora Meyhanesi” Şairi Onur Şenli gibi Aydın da, sağlığında şiirlerini kitaplaştırma yoluna gitmemişti. Belki de Horatius'un dediğince:
“In vitium ducit culpae fuga”
(Kusur korkusuyla suç işliyoruz.)
Eskilerin dediği gibi, “tabiat-ı şairanesi” (şairce yaradılmışlığı) vardı Yalkut'un. Çuvaldan sonda ile fındık: şapkasından tavşan çıkarır gibi şiir çıkarırdı yüreğinden.
Sezar'ın hakkı Sezar'a, Onur Şenli'nin hakkı Onur Şenli'ye. Aydın'ı keşfedip, zarını onda yana atan Onur Şenli idi. Ama Aydın, Dünyaya doğru yaklaşan kayan yıldız gibi parlıyordu. Arif Karakoç gibi, Abdullah Neyzar Karahan ve Erol Çankaya gibi, Aydın dağındaki cevheri gün ışığına çıkaran da Atilla İlhan ağabey olmuştu. “Bunlar” diyordu, “mızrak gibi, çuvala sığmaz bunlar!”
Nitekim, 1981 yılında İzmir Sanatçılar Derneği'Nin düzenlediği “Büyük Atatürk Şiiri Yarışması”nda, Ali Yüce'nin ardından Arif ve Aydın, yüksek dereceleri almışlardı.
“DESTEK Yayınları”ndan çıkan “Albümlere Karışmak”, “A” (Oktav boy: 13x19 cm) 200 sayfa. 115 kadar şiir içeriyor. Ben olsaydım, kitaba hangi şiirin başlığını koyardım kitap adı olarak? Bu amaçla sol yanına artı koyduğum şiirler:
“Ayrılık Saati”, “Gonca Güzelliği”, “Yıkma Kirpiklerini”, “Yeniden Bakmak Hayata”, “İlkyaz Çiçekleri”, “Sevdaya Dair”, “Aşk ve Umut ve Yaşamak”.
Belki de bunların cümlesinden vazgeçer; yazının yukarısına yerleştirdiğim dörtlükten bir çıkarım yapardım:
“GÖZLERİM DENİZ FENERİ”
Yazılmış ve yayınlanmışsa saygısızlık etmiş olmamak için, “Albümlere Karışmak”tan bir tutam dize sunuyorum size:
“Yıldızlar ateşböcekleri gibi birden yağacak”,
“Kaşların yangında bağıran orman”,
“Uykusuz bir keşiş gibi Galata Kulesi”,
“Yıldızların el ele verdiğini görüyorum yarı
yarı geceden sonra”,
“Hayata yeniden baktım Günebakan gibi”,
“Saçlarımı yağmurun eline vereceğim”,
“Başkaldırısını duyuyorum denizin yerçekimine”,
“SENEM'e: Ben coşkun bir ırmağa katılır gibi
seviyorum sevgilim seni”,
“Yedi renk mi uyanırmış çocuklar”,
“Yenilmedik diyor Ağrı Dağı, Ilgaz ve Toroslar
yenilmeyeceğiz”,
“Görsen alnımdaki yazıyı kokarsın okumaya”,
“Ben bu şiiri yazıyorum rapor yerine”,
“Bir Bafra izmariti bastırdım bileğime”,
“Ey toprağın gebeliğe sonsuz özlemi”,
“İstiridyeler yaralandıkları taşı sararlar gibi”,
“Pia'yı okuyordum sonra birden ağlamışım”.
Benden bu kadar, “Albümlere Karışmak”ta sizi bekleyen şiirler var...