Dünyadan uzak deryaya yakın, dünyaya yakın deryadan uzak yeryüzü sakinleri olarak... Ömrü yetenler, ömürlerine ait takvim sayfalarımızdan yedisini daha... İyilikler kötülükler, güzellik çirkinlikler arasında harcar iken... Şehri memleket İzmir’i, ülkenin trajikomik olarak süper sıfatı verilmiş liginde, Sayın Mehmet Sepil ve yönetimlerinin emekleri sayesinde beş sezondur temsil etmeyi başarmış gözümüzün bebeği Göztepe... Dörtlü Oligarşi üyelerinden Fenerbahçe deplasmanında rakibine 2-0 mağlup olarak... Artık iyice Merkez Bankası Başkanlarını hatırlatan Merkez Hakem Kurulları ile yönetimlerindeki ortaoyunu tadındaki hakem sistemi sayesinde ligden düşme kalkmazsa... Yine Sayın Mehmet Sepil ve yönetimlerinin emekleri sayesinde ligden düşmeyi garantilemek, altıncı sezonu görememek üzere, çok önemli bir adım daha atmayı başarmış oldu...
Türkiye’de şike nedeniyle lig düşmeler uzun zamandır fitratımıza aykırı olsa da... İtalyan fitratına uygun olduğu için şike nedeniyle düşürülen Juventus döneminde... Pavel Nedved önemli bir fitbol vecizesine imza atmıştı “Eğer bir takım düşerse futbolcular gider, adamlar kalır”...
***
Sekiz senedir kulübü yönlendiren, bu süredeki mevcut olumlu ve de olumsuz süreçlerin doğal olarak en büyük müsebbipi.. Göztepe’nin son yarım yüzyılda bu ligde beş sezon üst üste ancak onun döneminde yer alabildiği gerçeğini kabul ederek... Hep dediğimiz gibi... Bu sezonki tarih fitbol sportif başarısına kadar son yarım yüzyılın en başarılı Başkanı olan... Buna karşı bu sezonki muhteşem durumun da en önemli sebebi olsa da... Nedved ile aynı kanıda olmadığı için gemiyi herkesten önce terk eden... Göztepe AŞ mevcut çoğunluk hissedarı, Göztepe eski Başkanı Sayın Mehmet Sepil “Sanki bu futbolcular sezon sonunu beklese transfer olamayacaklardı?” sorusunu doğal olarak sorduran şekilde... Adete yangından mal kaçırırcasına... 2004-7 arasındaki yönetimleri hatırlatır şekilde... Takımın Obinna ve Cheriff Ndiaye’sini gönderirken... Bir kısım taraftar da “En son biz çıkarız sahaya olmadı... Herkes giderse yine biz kalacağımız için...” cümlesini içinden geçiriyordu... Kılçığı kalmaya doğru giderken... Bu 2-0’lık mağlubiyet ile... Son on maçta on mağlubiyet almayı başaran Göztepe... Birbiriyle didişen tüm paydaşlar... Takım... Camia... Lig bitmeden, çekilme en iyi oyuncularını satma kararı alan Başkan ve Yönetimleri, Göztepe tarihine adlarını altın harflerle yazarak.... Derbide en uzun galibiyet serisinin köşesinden dönüp... Göztepelileri kahredici bir performans ile... Göztepe tarihinin en uzun mağlubiyet serisini yaratmış oldu... Emeği geçen herkese müteşekkiriz... Göztepe, Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinde betimlediği ahval ve şeraite yakın bir durumdayken oynanan maç ile ilgili biraz kelam etmek gerekirse... Göztepe dört sezon zarfında Dörtlü Oligarşi üzerinde bir tepki yaratmış gözüküyor ki stadyum “sold out” idi...
***
Öncesinde dünya sakini Göztepelilerin buluşma merkezlerindeki temel öngörü fark yeneceği şeklindeydi. Takım yine yeni yeniden ve bir kez daha büyük bir istikrar ve başarıyla....Dördüncü dakikada kaleye gelen ilk topu yiyiverince “Fark mı olacak?” sorusu belirdi tüm Göztepeli kafalarda... Buna karşı takım ilk 20 dakikadaki rakip baskısına, neyse ki bir ofsayt golün de katkılarıyla dayanır, Yalçın Kayan Göztepe’deki en iyi
maçlarından birini çıkarırken... Sonradan yavaş yavaş toparlayan Göztepe, bu sezonun klişe cümlesini tekrarlayıp “Yakaladıklarını cömertçe atamayınca...” ya da karşıda ortalama üstü kaleci olunca... Kader ağlarını ördü... Maçın sonlarına doğru, önlem alınamadığı için, artık görmeye alıştığımız üzere... Bu sefer önce Moubandje anlamsız bir sarı kart gördü , kısa süre sonra yine Moubandje ne kadar anlamlı olduğu tartışılır bir hamleyle bir penaltı ve kırmızı kart yarattı. “Değildi...” demesi zor penaltı üç dört dakika sonra gelen video yardımcı hakem uyarısıyla geldi... Maç 2-0 mağlubiyet ile bitti. Rakip genç Arda’yıoyuna almadan önce, Göztepe herkesin çok merak ettiği Efe Can Saçıkara’yı alamadığı için... Rakip kendi genç yeteneklerine sorumluluk verebilip, Göztepe verememiş oldu. Bütün bunlar olurken... Göztepe’den bağımsız olarak da... Pek çok Göztepelinin sevgi ve saygısına mazhar olan Sayın Mehmet Sepil’in... Eğer bu kadar sene takiyye yapmadıysa, neredeyse 180 derece davranış değişikliği içinde olmasını ve yaptıklarını anlayabilmek ve Göztepeli olarak sindirebilmek ne yazık ki olası değil.. Ki bu durum ne kadar her Göztepeli gibi kızgın olsak da sağlığı için endişe etmemize engel olamıyor...
***
Velhasıl kelam... Söz meclisten dışarı... Camia tüm paydaşlarıyla el ele verip, Cem Yılmaz deyimiyle tren olup....Üstü açık otobüsler üzerinde olmayan bir şekilde küme düşme turu atmaya... İzban derbilerine doğru adım adım ilerlerken... Henüz camiadan açık ir özür dilememiş Saygıdeğer Göztepe Yönetiminden ricamız... Futbolcular nereye gidecekse gitsin ama bir zahmet sezon sonunu beklesinler... Ve artık Göztepe için içlerine sinen en iyi seçenek kim ise ona devretsinler şirketi... Tüm bu olanlardan çıkaracağımız temel sonuçlardan biri de.. “300 Ispartalı” filminin Göztepeli özdeşlerinin, kalan azap haftalarında başta birbirlerine ve takıma mümkün olduğunca sahip çıkması gerektiği...