''Türkiye iyi bir noktaya gidiyor. Çünkü bu sıkıntılar, bu sancılar bir taraftan doğum sancısıdır, bir taraftan bağırsakların temizlenmesidir.''
Böyle diyordu eski Millet Meclisi Başkanı ve AKP Milletvekili Bülent Arınç kahrolası Ergenekon, Balyoz davalarının açılması sırasında.
Türk Ordusu'nun şerefli subayları sahte delillerle,gizli tanıklarla zindanlara atılıyor, ülkenin en gizli bilgilerinin saklandığı Kozmik Oda'ya giriliyordu.
Düşünebiliyor musunuz Türk Ordusu'nun bir çete tarafından alçakça dağıtılmasını 'bağırsak temizlenmesi' olarak niteliyordu bu AKP'nin önde gelen ismi.
Bu zat şimdilerde yine televizyonlarda Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyesi olarak boy gösteriyor.
Geçtiğmiz günlerde 13 bin lira olan maaşlarını Erdoğan ile görüştükten sonra 18 bin liraya çıkarmışlar.
Ne istişare ama.
Bu muhteremle yapılacak istişare için 18 bin yetmez, 180 bin lira yapsınlar.
Bakın 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ne demiş;
''Silahlı terör örgütünün Fetullahçı olduğunu o gece öğrendim. Bana ahmak diyebilirsiniz.”
Şimdi siz söyleyin böyle bir adama 13 bin lira maaş yeter mi?
Zaten maaşını soran kişilere de çok kızıyor,hakaret ediyor;
''Benim ne alacağımı ben düşünmüyorum ki.Nitekim bazı edepsizler bunun üzerine yorum yapsınlar. Seni ne ilgilendiriyor kadeşim.''
Yahu bu para vatandaşın parası.
Onun ciğeri sökülerek toplanan vergilerden ödenen para.
Her kuruşunun hesabı elbette sorulacak.
Vatandaşın haram etme hakkı var.
En büyük edepsizlik bunun hesabını sormak mı yoksa bu hesabı verememek mi?
Ayrıca yeni görevinin gerekçesini de şöyle anlatıyor;
''Bu benim hem insani bir görevimdir, hem de islami bir görevimdir. Ben onlar için kıymetli bir insanım.''
Vay ki ne vay İslamın şartları değişmiş de bizim mi haberimiz olmamış?
Bu zatın KHK ile üniversiteden uzaklaştırılan damadı FETÖ'nün Konya mahrem abisi olmak sıfatıyla yargılanıyor.
Zat damadını da savunuyor;
''Damadım olduğu için cezaevinde çürümesi mi gerekiyor. Adam mı öldürmüş? Hayır. Neymiş FETÖ'ye sempati duymuş.''
Bu zata göre FETÖ'ye sempati duyulabilir. Kendisi de zamanında (Fetullah Gülen Hocaefendi'ye şükranlarımı sunuyorum) dememiş miydi?
Bir de 2011 yılından bir anı; Birleşmiş Milletler'le TRT arasında Newyork'da bir anlaşma yapılacak. Dönemin Genel Müdürü İbrahim Şahin (ki TRT'ye aldığı 435 kişiden 368'i daha sonra FETÖ'den ihraç edildi) yanına Bülent Arınç'ı da alarak Amerika'ya gidiyor.
Newyork Pensilvanya arası birkaç saat.
Arınç Pensilvanya dönüşü basın toplantısı düzenliyor.
Konu TRT anlaşması.
Ama acar gazeteci Yılmaz Polat durur mu soruyu patlatıyor;
''Pensilvanya'da Fetullah Gülen'le görüştünüz mü?''
Şimdi sıkı durun, cevaba bakın; Alı al moru mor kükrüyor;
''Ben sizin bugün ne yaptığınızı, hangi sokaktan geçtiğinizi veya kiminle görüşüp çayını içtiğinizi soruyor muyum? Sormuyorum. Sen Türkiye'ye gel, ben sana nerelere uğrayıp uğramadığını soracağım. İzlettirip senin bütün açıklarını ortaya çıkaracağım.''
Nasıl iyi mi?
Beğendiniz mi?
Aslında şimdi Türkiye'nin bağırsakları doldu.
FETÖ'nün askeri ayağı, yargı ayağı, milli eğitim ayağı, emniyet ayağı, medya ayağı ve daha birçok ayağı büyük ölçüde ortaya çıktı.
Ortaya çıkmayan ve Türkiye'nin bağırsaklarını dolduran bu iğrenç, alçak örgütün siyasi ayağı.
Bu ayak ortaya çıkarılıp cübbesinde ilik-düğme bulunmayan hakimlerin karşısına getirildiğinde Türkiye'nin bağırsakları gerçek anlamda temizlenecek...