Çoğu insan hayvanları sever ama sevgiden öte bir de hayvanlar için sorumlu hissetmek var ki; o apayrı bir duygudur.
Sahipsiz hayvanların iyiliği, refahı, sağlığı için elini taşın altına koymak sevginin yanında derin bir sorumluluk da gerektiriyor. Hele ki bu ekonomik şartlarda sokak hayvanlarını beslemek bile artık başlı başına bir özveri meselesi.
Gelirinin, maaşının bir kısmını ve hatta bazen büyük bölümünü hayvanlar için harcayan vatandaşların özverisine destek olmayı bırakın köstek olanları görmek gerçekten insanın asabını bozuyor.
*
Sahipsiz hayvanlara bakan insanların en büyük şikayetlerinden biri, yavru kedi ve köpeklerin başkaları tarafından bahçelerine veya besleme bölgelerine atılması.
Kedi köpek atanlar, zaten zar zor kendi mahallesindeki veya bahçesindeki canları beslemeye çalışan insanların sırtına daha fazla yük bindirmekten hiç de rahatsız olmuyorlar.
Sorsanız iyi bir iş yapıyorlar… Yakalanınca hepsinin bahanesi hazır: “Burada iyi bakılıyor diye getirdim.”
*
Buradan kendi mahallesindeki, kendi bahçesindeki hayvanları başkasının bölgesine atanlara sesleniyorum:
Eh be kardeşim, sen ve senin gibiler ikide bir kedi köpek getirip bırakmaya devam ederse nasıl iyi bakılacak bu kadar hayvana?
10 can için mama alırken; sen ve senin gibiler yüzünden sayı 20’lere, 30’lara çıktığında hayvansever hangi parayla bu kadar sokak canını besleyebilecek?
Senin attıklarınla da kalmıyor ki iş. Getirdiğin her yavrunun kısırlaştırılması gerek. Kısırlaştırılmadığı takdirde 1 yıl içinde o 1 can olacak 10 can.
Belediyeye söylesen çoğu zaman “siz yakalayın getirin kısırlaştıralım” derler. Sen bilmezsin ama kedi yakalamak hiç de kolay iş değildir. Öyle herkes yapamaz!
*
Yani senin ve senin gibilerin “nasılsa bakılıyor” diyerek bencilce getirip attığı canların yükü altında yüzlerce, binlerce gönüllü hayvansever eziliyor.
Onlar senin gibi değiller… Kapılarına getirilmiş bir canı öylece atamazlar. Sorumluluk hisleri öyle yoğun ki, senin adına sorumlu hissedip o cana duydukları sevgi yüzünden özveri üstüne özveride bulunup yine bakmaya çalışırlar.
Peki, yazık değil mi bu güzel insanlara?
Sen rahatına bakarken onların suçu hayvanları sevmek ve sorumlu hissetmek mi?
Biraz vicdanlı olmak bu kadar mı zor?
Soğuk havalarda sokak canlarını unutma
Havalar giderek soğuyor. Sokaktaki sahipsiz hayvanlar için barınmanın en önemli ihtiyaçlardan biri haline geldiği günlere girdik. Önümüzdeki birkaç ay boyunca özellikle çok soğuk, karlı, yağışlı günlerde ve gecelerde barınacak yeri olmayan sokak hayvanlarına kömürlüklerin, bahçelerin, bahçe katlarındaki balkonların ve uygun olan apartmanların girişlerinin açılması için sosyal medyadan hayvan hakları savunucuları çağrıda bulunuyor. Yeriniz müsaitse siz de kapılarınızı açıp bir canı soğuktan koruyabilirsiniz.
DÜNYADAN BİHABER
İşte 2023’ün en komik vahşi yaşam fotoğrafı
Comedy Wildlife Photo’nun 2015 yılından bu yana dünya çapında düzenlediği Komedi Yaban Hayatı Fotoğrafçılığı Ödülleri’nde (Comedy Wildlife Photo Awards) bu yılın kazananı belli oldu. Birinciliği Jason Moore tarafından çekilen ve adeta gitar çalma pozu veren bir kangurunun fotoğrafı kazandı. Fotoğrafçı Moore’un Avustralya'nın Perth kentinin banliyölerinde çektiği dişi kangurunun "AirGuitarRoo" (Hava Gitarlı Kanguru) adlı fotoğrafı, 85 ülkeden 5 bin 300 başvuru arasında birinciliği kazandı.
Moore, "Kangurunun hava gitarı pozunu verdiğini gördüğümde yüzümde hemen bir gülümseme belirdi ve özel bir şey yakaladığımı anladım" dedi.
Diğer kategorilerde ise kazananlar şöyle sıralandı: Vittorio Ricci, 'Beklenmedik Dalma' adlı fotoğrafıyla Hava Yaratıkları Ödülü'nü kazandı. Otter Kwek, büyüleyici Balerin Su Samuru ile Su Altı Kategorisinde zirveye yerleşti. Timea Ambrus, yer sincabının tuhaflıklarını gösteren 4 fotoğraftan oluşan koleksiyonuyla Portföy Ödülü'nü kazandı. Video Ödülü, muhteşem 'TooCold' adlı penguen filmiyle Lily Bernau'ya verildi. Genç fotoğrafçı Jacek Stankiewicz ise 'Dispute' adlı iki yeşil ispinoz fotoğrafıyla Junior Ödülü'ne ve aynı zamanda Affinity Photo Halkın Seçimi Ödülü'ne layık görüldü.
BİZİM GEZEGEN
Küresel Plastik Anlaşması için Greenpeace’den çağrı
Küresel anlamda giderek artan plastik kirliliğine karşı müzakereleri önümüzdeki yıl tamamlanması beklenen Küresel Plastik Anlaşması’nın insanların ve gezegenin geleceği için çok önemli olduğunu vurgulayan Greenpeace şu bilgilendirmeyi yaptı:
“Akdeniz sahillerinden Antarktika’nın ücra köşelerine plastik kirliliği her yerde. İnsan sağlığını etkiliyor, hayvanlara zarar veriyor, iklim krizini derinleştiriyor. Bilimsel araştırmalar, mikroplastiğin tabağımızdaki yemeğin baharatı, soluduğumuz havanın bir parçası haline geldiğini gösteriyor.
Şimdi bu gidişata dur deme fırsatımız var. 2024’te sona ermesi planlanan Küresel Plastik Anlaşması müzakereleri hükümetler arasında devam ediyor. Bu anlaşma, dünyayı plastiksiz bir geleceğe doğru taşıma potansiyeline sahip. Güçlü bir Küresel Plastik Anlaşması talep ediyoruz. Çünkü güçlü bir plastik anlaşması hem bizler hem de gelecek nesiller için daha temiz, daha güvenli bir gezegen demek. Küresel Plastik Antlaşması, 1.5 derecelik küresel ısınma limitini aşmamak, insan sağlığını, haklarını ve gezegeni korumak için plastik üretimini 2040’a kadar en az %75 oranında azaltmayı amaçlamalı.”
Küresel Plastik Anlaşması ile ülkeler nezdinde sorunlu plastiklerin yasaklanması, plastik için küresel sürdürülebilirlik standartlarının belirlenmesi, üretimde ve kullanılan kimyasallar konusunda şeffaflığın sağlanması hedefleniyor.
KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN
“Asil ve güzel bir şey yaptığınızda ve kimse bunu fark etmediğinde üzülmeyin. Çünkü her sabah güneşin doğuşu çok güzel bir gösteridir ama yine de seyircilerin çoğu hâlâ uykudadır.”
–John Lennon
