Hayat tam da böyle başlıyor işte.

Yaşadığımız olayları nasıl gördüğümüz, nasıl yorumladığımız bizim tüm hayatımızı değiştiriyor.

Psikolojimizi, enerjimizi, ruhumuzu, duygularımızı, mutluluğumuzu, insanlarla iletişimimizi her şeyi etkiliyor.

Başımıza bir şey geldiğinde onun iyi tarafından ya da kötü tarafından bakmak tamamen bizimle alakalı.

Bazen çoğu insanın başına aynı şeyler gelse de aynı etkileri görmüyorlar.

Bunun nedeni tamamen ‘bakış açısı.’

Ve çoğu zaman isyan ettiğimiz, üzüldüğümüz, sıkıldığımız olaylara sonradan iyi ki olmuş diyoruz, bunu hepimiz yaşıyoruz.

Çünkü yaşadığımız her şeyin bir sebebi mutlaka var, ben buna çok inanıyorum.

Kendinizi kötü hissettiğinizde bakış açınızı oradan başka yöne çevirdiğinizde duygularınızın, hisleriniz yavaş yavaş değiştiğini göreceksiniz.

Ruhunuzu boşu boşuna sıktığınızı anlayarak ondan özür dileyeceksiniz.

Ve bunu alışkanlık haline getirdiğinizde iş arkadaşınız, eşiniz, arkadaşınız vb. ikili ilişkilerinizde de iletişiminizin güçlendiğini ve daha sağlıklı bir hal aldığını fark edeceksiniz.

İçinden çıkılamaz bir hal aldığınızı düşündüğünüzde hemen sonuca odaklanın, “Ben buna üzülüyorum ama sonunda ne olacak? Hayatımda ne değişecek? Ne kaybedeceğim?” gibi sorular sorduğunuzda aslında içinden çıkılabilir olduğu hemen kendini gösterecek.

Karamsar olmak yerine, ışığı görmeye çalışın.

Çünkü orada hep bir ışık var, bunu unutmayın.

Yakmak sadece sizin elinizde.

***

Ünlü bir ayakkabı firmasında çalışan bir ayakkabı satıcısı, müşteri kitlesini artırmak, ayakkabı satmak için bir adaya gider.

Adada yaşayan insanları görünce eşekten düşmüşe döner.

Şirketine telefon açar.

“Ben hemen geri dönüyorum. Burada kimse ayakkabı giymiyor.”

Bir süre sonra aynı şirkette çalışan farklı bir ayakkabı satıcısının yolu şans eseri aynı adaya düşer.

Adada yaşayanları görünce onun da gözleri fal taşı gibi açılır.

Hemen şirketine telefon açar ve şöyle der:

“Bana derhal 10 bin çift ayakkabı gönderin. Bu adada kimse ayakkabı giymiyor.”