Bazı şarkılar, hikayeler vardır. İnsanı kendine getirir cinsten. Nil Karaibrahimgil'in kaleme aldığı bir hayat mottosu var ki her okuduğumda, her dinlediğimde her şeyi yeniden görmemi sağlıyor. Bilmeyenler ve okumayanlar için:
Zaman makinesi olsaydı ve kendi gençliğime, mesela 17 yaşıma dönseydim, kendime şunları söylerdim;
En önemli şey aşk. Onu doya doya yaşa bu bir. Ne yapmayı sevdiğini bul ve sonra o sevdiğin şeyi yapabiliyor musun ona bak. Yapamıyorsan, boşuna enerjini tüketme, yapabilenler yapsın. Yapıyorsan, dünyanın en şanslı insanlarından birisin, dilini ısır, kimseye söyleme.
Sevdiğin insanlar bul. İşlerini onlarla yapmanın yollarına bak. Hayat ‘yap, et, çalış, başar’la geçiyor ve bu maraton çok sevdiklerinle geçerse, iş yapmamış, sürekli aşk yapmış olursun.
Birkaç kişinin elini sıkı sıkı tut. Onları kaybetme. Her şey değiştiğinde, senin en orijinal halini bilip sevenlere ihtiyacın olacak. ‘Konu komşu ne der’ diye dinleme. Komşu senin hayatın hakkında topu topu 15 dakika konuşacak. Sense ölene dek, onu yaşayacaksın.
Hareket et. Her gün hareket etmeyi alışkanlık haline getir. Bir spora kafayı tak. Dansa kafayı tak. Satranca kafayı tak. Kafayı taktıkların ileride yıldız olup üzerine yağacak.
Her gün oku. Her şeyi oku. Ağaç olmak nasıldır, Van Gogh olmak nasıldır, İkinci Dünya Savaşı’na katılmış olmak nasıldır? Öğren. Bir gün hepsi, bir yapboz gibi, birleşip sana inanılmaz gerçekleri gösterecek. Kızlar zekadan, çalışıp başarandan ve espriden hoşlanır. Erkekler güzellikten, edadan ve huzurdan hoşlanır.
Erken kalkmak kulağa berbat geliyor biliyorum ama ‘erken kalkan yol alır’ hayatımda duyduğum en doğru şey. Dedikodu yapma. Dedikodu nasıl bir şey biliyor musun... Böyle evinin içine çöp boşaltmışsın gibi. Rahatlatır sanıyorsun ama pisletiyor insanı. Gül geç. Hem dedikodu yapanların başına mutlaka, ayıpladıkları, beğenmedikleri, çekiştirip durdukları şey gelir, unutma.
Kızlar! Güzel mi güzel bir kadın olduğunuzda, kendi atınız olsun. Kendi paranızı kendiniz kazanın, onu şakır şakır harcayın. Böylece ayrılıklarla, boşanmalarla attan inip eşeğe binmezsiniz. Atınızı kimse altınızdan alamaz. Dörtnala başka yere gidebilirsiniz.
Erkekler! Yakışıklı mı yakışıklı bir erkek olduğunuzda, kadınlara, çocuklara ve hatta birbirinize asla el kaldırmayın. O güç, güç değil. Kaba kuvvet o. Korkudan kaynaklanır. Kaybetme korkusundan. Ve kimseyi avucunuzda sıkarak elinizde tutamazsınız. Tam tersi, avucu apaçık tutacaksınız.
Kendinden başka kimseyi suçlama. Suçlamak, nasıl diyeyim, zehirli bir duygu. Hatta şimdiden duvara ‘kendimi suçlu hissetmiyorum’ yaz. Çok faydasını göreceksin. Ceplerden, bilgisayarlardan, televizyonlardan uzak 1 saat ayır kendine. Kendinle sosyalleş. Yalnızlığını kimseye verme.
Yalnızlığın hariç her şeyi paylaş. Çünkü reklamda dediği gibi, ‘hayat paylaşınca güzel’.
Her gün şükret. Teşekkür kadar insana iyi gelen şey yoktur. Bir şey istemekten, dilemekten bile iyidir. Sıcacık yapar ruhunu. ‘Bendeki bana yeter, hatta artar bile’ dünyanın en güzel felsefesidir.
Birinden bir şey isteme. Onun yerine birine bir şey ver. Bak neler olacak seyret sonra.
Karanlık günler olacak. Düşeceksin de. Yaralar da açılacak. O zamanlarda şunu unutma: Tünel bitecek. Kalkacaksın da. Kabuk da bağlayacaksın.
Sevdiklerine bıkıp usanmadan, “seni seviyorum, seni çok seviyorum” de. Korkmaktan korkma. Ödün bile kopsun. Sonra kapa gözünü bas karanlığına. Belki biri bir taş döşemiştir kim bilir. Böbürlenme. Kibirlenme. Köpürme. Abart. Çoğalt. Parlat. Her gün, bir yazar tarafından hayatının hikayelendirildiğini düşün ve dinle. Böyle bir kahraman olmak ister miydin? İstiyorsan başarıyorsun. Ne mutlu sana.
Yaş kaç olursa olsun, hangi zaman diliminde olursak olalım herkesin kalbine dokunan bu yazı için sevgili Nil Karaibrahimgil'e bir teşekkür borçluyuz.
Neydi? Abart, çoğalt, parlat!