Bu keder ikliminde bir kara haber daha geldi. Tarihe not düşme adına yazmalıyım.
Hayatımda çok belediye başkanı vardır. Kimiyle birlikte çalıştım, hatır ve hatıraları bendedir, yaşayanlardan da aynı biçimde davranmasını beklerim. Birçoğuyla tanışmadım, çalışmadım, ne çok isterdim. Benim belediye başkanı ya da yerel yönetici kerterizim Ahmet Vefik Paşa'dan başlar, Terzi Fikri'ye uğrar, Aydın Erten'de soluklanır, Osman Özgüven'de tazelenir. 20 yıldır yerel yönetimlerde bir şeyler yapmaya çalışırken, her belediye başkanını bu gözle değerlendirdim. "Ben Danışmanken..." adlı kitabımda hepsini anlatacağım. Uzattığımın farkındayım, keder kelimelerin peşini bırakmıyor.
***
Zafer Keskiner'i anımsıyorum örneğin, Salihli’nin hiçbir şeyi yoksa bile bugün bir tiyatrosu var ve bunu Zafer Başkanı'na borçludur. Partisinden cahillerin bile “Başkan da her şeyi bıraktı, tiyatroya sanata sardı” saçmalıklarına kulak asmayan Zafer Ağabey, şiir günlerinden tiyatro kurslarına uzayan bir vaha yarattı. Ömrümün en onur verici anları arasında Salihli Belediyesi Oyun Yazma Yarışmaları'nda, 12 Eylül faşizminin katlettiği Erdal Eren’i anlattığım “Külrengi Sabahlar”la ödül almak ve tiyatro kurslarının ilk öğretmenlerinden biri olmaktır. “Bilgi, görgü, entelektüel duruş” der durur, “Biri bile eksikse, sorununuz vahimdir” diye eklerim. Zafer Keskiner, müthiş birikimi ve güzelim duruşuyla, bu sorunun nasıl giderileceğine dair bir örnekti.
Acıyla öğrendim ki, bir ağabeyimi daha yitirmişim.Onun adı, bir dönem önceki Aydın Belediye Başkanı İlhami Ortekin'dir. Danışmanı ve Aydın Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni olarak çalıştım, yaşadım, ürettim. Yaptıklarımızı ve yapamadıklarımızı elbette tarih yargılayacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Aydın Belediyesi'nde aynı anda çalışmak, kuşkusuz yorucuydu ama geriye baktığımda iyi ki yaşamışım derim. Aziz Kocaoğlu’na, bu sevince olanak tanıdığı için teşekkür etmeyi ihmal edemem. İlhami Ortekin, her açıdan incelenmesi, unutulmaması ve elbette ders alınması gereken yerel yönetim ve yerel yöneticilik örneklerinden biridir.
Moda deyimle “kendi hikâyesini” yazmayı başaran İlhami Ağabey, Aydın’da tek başına önemli bir oy potansiyeline sahip olmasıyla anımsanır. Dünya görüşünden, stratejik planlardan ve öngörülerden çok delege pazarlığının, dirsek temaslarının ve asla anlayamayacağımız nice tuhaflığın egemen olduğu gündelik “kasaba siyasetinin” meşum koridorlarında, İlhami Ağabey kendi yolunu çizen biriydi. Seçimlere üç beş ay kala, merkezi hükümetin partisinden istifa etmeye ve nihayet bağımsız olarak ortaya çıkmasına uzanan bu yolculuğun, çok iyi okumasını salık veririm. Yine çok erken yaşta yitirdiğimiz yardımcısı sevgili İlhan Erdemir ağabeyim başta olmak üzere, ekibi ve belediye emekçileriyle Aydın için çok şey başaran ve başarmaya yemin eden Ortekin, “yalnız bırakılmayı” işiyle, düşleriyle, inadıyla ve hemşerileriyle kurduğu imeceyle aştı. Kendi alanımdan birkaç örnek vereyim.
***
Gittiğimde toplantı salonundan bozma bir sahneyle işe başladım. İlhami Ağabey seçimi yitirdiğinde, yerine seçilenin bir teşekkürünü bile işitmeden İzmir’e döndüğümde, arkamızda devasa bir amfi tiyatro, bir kamyon sahne, bugün Türkiye’nin en güzel sahnelerinden biri olan Şükran Güngör Sahnesi'ni bıraktık. Her biri yetişmiş, deneyim kazanmış bir oyuncu ve teknik kadro, bugün ne haldedir, bilgim yok ve umarım işittiklerim doğru değildir. O kısa sürede Aydın Belediyesi Şehir Tiyatrosu yurt içi ve dışı turneler gerçekleştirdi. Her dört Aydınlıdan üçü, Şehir Tiyatrosu'na geldi. Örneğin kent meydanını tümüyle sahneye dönüştürüldüğü, şehrin tüm kurumlarının imecesiyle 300’e yakın oyuncunun görev aldığı “Çanakkale 1915, Aydın 2005” çalışmamızı her Aydınlı anımsar. Bütün bunlar kitabıma kalsın, son bir örnek vereceğim. Her yıl Belediye Meclisi'nin ilk toplantısında, kürsüye ilk olarak kim çağrılırdı, bilir misiniz? Yıllık temasını, repertuvarını, bütçesini ve projelerini anlatması için Aydın Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni! Yerelde kültür-sanat nasıl yapılır, sanatın özgür ve özerk yapısına nasıl saygı duyulur diye sızlanıp tasalanır, yol yöntem arayıp dururuz. Ne gerek var, işte o örnek Aydın’da yaşandı, araştırılsın, öğrenilsin. Daha da önemlisi yaşatılsın!
İlhami Ortekin ağabeyi yitirmişiz. İnsanlar unutulduklarında ölür. İlhami Ağabeyler unutulur mu? Unutursanız, unutturmaya kalkarsanız, “vefa, minnet, saygı, onur” sözlükten kaçar, üstünüzden akıp gider, üryan kalırsınız. Sizden o kadar çok ki, kayda bile geçmezsiniz.