Hemen her yaz, tatilimizin bir bölümünü Bodrum’da geçirir, bulundukları şehirlerin gürültüsünden patırtısından bıkıp artık sürekli olarak orada yaşamaya başlamış olan akrabalarımızla buluşur hasret gideririz.
Bu yıl da öyle yaptık. Ege sahillerinde haftalarca süren rüzgarlı günleri de bahane ederek, olağan ziyaretimizi biraz erkene alıp Bodrum’a uzandık.
Benim Bodrum seyahatlerimde tatil ve deniz biraz bahanedir. Anlayacağınız ikinci plandadır. Akrabaları görmek tabii ki önemli ama, herkesin denizde olduğu saatlerde ben halkın gittiği kahvehanelere gider konuşulanlara kulak kabartır, tanıdık esnafla sohbet eder, tanımadıklara da fırsat buldukça işler nasıl diye sorarım. Böylece Ülkenin neredeyse en önemli turizm merkezlerinden birinden edindiğim intibalarla ve tabii ki diğer turizm merkezlerinden de gelen bilgilerle o yılki Turizm hareketliliğimizle ilgili öngörümlemeler yapmaya çalışırım.
Bodrum’un bizim orada olduğumuz tarihlerde yani Temmuz’un ilk haftalarında yabancı turist bakımından geçtiğimiz yıllarda aynı dönemdeki hareketliliği yakalayamamış olduğunu gördüm. Yerli turist bakımından “ eh fena değil “ olarak nitelendirebileceğimiz bu hareketlilik yabancı turist bakımından kötüydü.
Ünlü koyları karadan dolaştıkça, sahil boyunca faaliyet gösteren restoran ve kafelerin birer ikişer masa ile neredeyse bomboş olduğunu görmek beni üzdü. İnşallah yaz mevsiminin ilerleyen haftalarında bu tablo değişir.
Esnafla yaptığım sohbetlerde kuzey ve güney Ege ekseninde sıralanmış Yunan adalarının ciddi rekabeti ile karşı karşıya olduklarını, aslında bu rekabetin daha önce de var olduğunu ama geçen yıl ve özellikle bu yıl artan maliyetler nedeni ile yükseltmek zorunda kaldıkları fiyatların müşterileri kaçırdığını, özellikle yerli turistlerin bu yıl Yunan adalarına çok yoğun bir talep gösterdiğini, birçok Yunan adasına Türkiye’den ek seferler konulduğunu belirttiler.
Diğer taraftan da geçtiğimiz yıllarda iyi kötü tatil yapabilen orta kesimin, bu yıl tatil için para ayıramadığını veya daha küçük bütçelerle günübirlik turizme yöneldiğini bunun da kendilerini etkileyen diğer bir faktör olduğunu söylediler.
Bence, yol boyunca diğer yıllarda görmediğim kadar çok sayıda rastladığım artan karavan ve çadır turizminin yükselişi de bu yıl orta direğe yönelik çalışan turizm işletmelerini etkileyecek gibi gözüküyor.
Üst gelir düzeyini ağırlayan tesislerde bir sıkıntı olmayacak gibi gözüküyorsa da esnafın söylediği üzere oralarda, yabancı ülkelere uygulanan fiyat politikaları nedeni ile gelen belirli bir seviyenin altındaki turistler ve özellikle bütün gün sarhoş gezen malum ülkenin turistleri, bizim nazenin sosyete takımını biraz rahatsız edecek gibi gözüküyor.
Son bir izlenim olarak söylemeden geçemeyeceğim, geçenlerde aynı şeyi Çeşme’de de gördüğüm ve yaşadığım üzere, tatil beldesi olma vasfını yitirmeye yol açacak düzeydeki aşırı betonlaşma, şehirleşme ve istanbul’u aratmayacak yoğunluktaki trafik.
Bu tüm tatil beldelerimizde böyle. Mutlaka bir tedbir alınması gerek.