Yaşını doldurur doldurmaz yalnız yaşayan babaannesine -büyüyünce yoldaşlık yapsın- diye yiğidin harman olduğu yerlerden Çamlıhemşin'e götürülür. Babaannesinin büyüttüğü yiğidin adı Sedat'tır.
Yaylada büyüyen Sedat 12 yaşında İzmir'e getirilir ve doğduğu semtin amatör kulübü Örnekköy'de, Mustafa Ardalı'nın hocalığında futbola başlar. 14 yaşında Örnekköy’de forma kuşanan Sedat, 19 yaşında Karşıyaka’ya transfer olur. Bir yıl sonra da Teke Mehmet ile takas edilerek Altınordu'ya verilir.
***
Karadeniz'in bu hırçın delikanlısı, Altınordu'da kiralık oynama dönemini yaşarken 12 Eylül faşizminin kalleşliği ile karşılaşır.
Gençliğinde ulus ve ülke sevgisine dayanan delikanlılığı, yaptığı bir eylemden ötürü aldığı 5 yıl 7 aylık hapis cezası onanmıştır. Yakalanır ve 3 yıl yatmak üzere Malatya E tipi Cezaevi'ne girer. Girer girmesine de Nazım Baba'nın şu dizelerini haykırarak girer;
“İçeride gülü bahçeyi düşünmek fena/dağları deryaları düşünmek iyi/durup dinlenmeden okumayı yazmayı/bir de dokumacılığı tavsiye derim sana/bir de ayna dökmeyi/yani içeride on yıl on beş yıl/daha da fazlası hatta/geçirilmez değil/geçirilir/kararmasın yeter ki/ sol memenin altındaki cevahir!”
***
Çamlıhemşinli çocuk, Örnekköy'lü delikanlı için artık bir üniversite gibidir Malatya hapishanesi. Edebiyat okur, şiir okur, spor okur, futbol okur…
Bir gece uyumak için yatağına uzandığında güvercinler görür gökyüzünden akın akın gelip mapushaneye dolan. Kaldırır koğuş arkadaşlarını; “bakın” der sanki bizler için yazmış Ülkü Tamer şu dizeleri:
“Gelip kondu bir güvercin/Ellerine o gece/Kırmızı bir çelenk oldu/Bileğinde kelepçe.”
Gardiyanlar durumu cezaevi müdürüne ilettiklerinde babacan ve deneyimli müdür; “İnanmayın siz'' dedi; “Ne sağcıyım ne solcu, futbolcuyum futbolcu” diye uydurulan söze! Ben Metin Oktay'ın Galatasaray Lisesi önünde Deniz Gezmiş ve arkadaşları için başlatılan özgürlük kampanyasına imza topladığını gördüm. Galatasaray'da bir futbolcu vardı; adı Metin Kurt, lakabı Spartaküs'dü. Yazın bir köşeye! Bu delikanlı da özgürlüğüne kavuştuktan sonra çok iyi bir futbolcu ve hoca olacaktır!”
***
Mapushaneler; Türkiye'nin siyasi hayatında olduğu kadar kültüründe ve özellikle şiirde önemli yer tutar. Artık okumakla yetinmez Sedat, yazmaya da başlar. Ve Atina'da Kültür Bakanlığı’nın destekleriyle düzenlenen yarışmaya gönderir şiirini.
Jüri üyeleri şaşkındır, çünkü zarfın üzerinde “görülmüştür” damgası vardır. Özgeçmişinde de “futbolcu”olduğu yazılıdır Sedat'ın. Ama sırf bu nedenlerle değil, “devrimci tavrı ve güzel yazılmış bir şiir” olduğu için “Jüri Özel Ödülü” verilir Sedat'a…
“O soğuk,karlı kış gecelerinde/Aşksız,ışıksız yorgun ama kararlı/O buz gibi silahın namlusuna yaslanıp/Ağaç kovuklarında/Sevgili bekler gibi/Düşman beklemeyi/Bilir misin sen bir tanem/yada/Haziran sıcağında/Susuzluktan kuruyup çatlayan dudaklarıyla/Keskin kayalıklı/Sarp yamaçlı dağlardan/Yâre gider gibi/Emperyalist kurşunların üstüne gitmeyi/Bilir misin sen bir tanem/Yada/Beyaz gelinlik giyemeden/Kızıla bürünenleri/Sevdiğine sarılamadan/Silahına sarılıp düşenleri/Ve özgürlük üstüne söylenen/Türküleri/ BİLİR MİSİN SEN BİR TANEM?” Malatya hapisliğinin ödüllü şiiridir artık…
***
Üç yıllık cezaevi günlerinden sonra 19 aylık askerlik görevini de bitiren Sedat'ı yeşil sahalar ve meşin yuvarlak beklemektedir.
3.Lig'deki Karşıyaka’da oynamaya başlar. Ünlü antrenör Branko Stankoviç, A Takım’a almıştır Sedat’ı.1989-90 sezonunda Seyit Mehmet Özkan'ın genel kaptanlığını yaptığı Bucaspor'a transfer olan Sedat, aralıksız altı yıl kaptanlık pazubendini taktığı için “Kaptan” olarak ünlenir. Bucaspor'da 1995’te jübilesini yapan Sedat, meşin yuvarlaktan bir türlü kopamaz Fethiyespor, Altınordu ve Çiğli Belediyespor'da; birer yıl daha futbol oynar.
Futbolculuğu tamamen bırakan Sedat Bucaspor'da genel kaptanlık, Akademi'de genel kaptanlık yapar ve Seyit Mehmet Özkan'ın önderliğindeki Altınordu'da göreve başlar.
Hayata bakış açısından; emeğe ve alın terine duyduğu saygı gereği Altınordu'da “kesinlikle bir devrim yaratılacağına” inanır.
***
UEFA Pro lisanslı, Çamlıhemşinli çocuk, Örnekköy'lü delikanlı, Karşıyaka'lı, Bucaspor'lu, Altınordu'lu yiğit Sedat Gündoğdu gibi -meşin yuvarlağın namus işçisi ile aynı gökyüzü altında yaşayanlar- gibi ben de şöyle sesleniyorum; “Böyle yiğit görülmemiştir!”