"13 Şubat 2025, Silivri, 100. kapalı görüş: Tayfun’dan herkese çok selam! Bugün 147. kez Tayfun’u 1 saat görmek için Silivri’deyiz! Hakikat tektir.

 Ve şu hakikattir: 'Tayfun Kahraman Cebir ve Şiddetle Hükümeti Devirmeye Teşebbüs Etmedi'

Bu hakikatle kavga edenlerin elinde tek bir delil yok ama güç var.

Yine de hakikati değiştiremezler. Kendi yalan gerçeklerini üretmeye çalışırken 3 senedir bize yaşattıkları zulüm de bu hakikate ekleniyor.

Mahkemelerin görevi savlanan suçu ispat etmektir, insanlar masumiyetlerini ispat etmekle yükümlü değildir;

'Masumiyet Karinesi' gereği.

Ama biz hakikati, yani Tayfun’un masumiyetini de ispat ettik. Belgeledik!

Bu yargılamanın adil olmadığını ve yeniden yapılması gerektiğini söyleyebilecek tek bir mahkeme var; 

'Anayasa Mahkemesi'.

Biz hakikatin tescillenmesini bekliyoruz..."

Atila Köşe

****

Bu Twitter mesajı, halen Silivri'de yatan Gezi Direnişi hükümlüsü Şehir Plancısı Dr.Tayfun Kahraman'ın meslektaşı ve eşi Dr.Meriç Kahraman'ın...

****

O günlerde Ankara’da, dönemin Başbakanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın davetiyle bir heyet halinde hükümet yetkilileriyle yapılan 3.5 saatlik toplantıya katılmıştı Tayfun Kahraman. Sonra da, Başbakanlık konutunun merdivenlerinde bir konuşma yapmıştı.

O sırada TMMOB

Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Başkanı'ydı Tayfun Kahraman.

9 yıl geçti aradan, bir gün suçlu ilân edildi.

3 yıldır hapiste, biricik kızı Vera'ya, eşine, sevdiklerine sevenlerine

hasret.

19 Ocak'ta hapiste 1000.gününü doldurduğunda duygularını da şöyle paylaşmıştı;

"1’den 1000’e kadar saymaya başlasa insan usanır, bir yerde saymayı bırakır.

Oysa ben hiç bırakmadım, eşim Meriç bırakmadı, kızım Vera bırakmadı. Annem ve babam bırakmadı. Meslektaşlarım bırakmadı. Öğrencilerim bırakmadı.

Hayatı bir yerde durdurma isteği geliyor, yalan değil. Çünkü anılar hep dışarıda. O anların fotoğrafıyla avunuluyor burada ancak.

1000 gündür bir bu anılara yenileri eklenir mi diye düşünüyorum.

Gencecik Tayfun bir daha düşüyor hatrıma.

Defalarca şiddetsiz ve demokratik tepki gösterilmesini, yasalara saygıyı hatırlatan ben değil miydim? Bütün TV kanalları bunları yayınlamadı mı?

Şimdi neden hiç parçası olmadığım ve karşı çıktığım şiddet eylemlerinin faili sayılıyorum?

Bu soruyu 1000 gündür soruyoruz.

Mahkemede de sorduk. Tanıkları dinleyin dedik. Bütün ulusal kanallara çıkan görüntüleri verdik. Bakın bu masumiyetin kanıtı dedik. Kabul etmediler. Peşin hükümle, siyasi inatla verilen 18 yıllık bir ceza ile tüm hayatımız altüst edildi. Yine de sormaya devam ettik. 1000 günde en az 1000 kere sorduk.

Sorsak, belki Silivri’nin soğuk duvarı bile dile gelir konuşurdu, bir cevap verirdi. Olayın birebir tanıkları ise susuyor. Hapishane duvarından bile daha soğuk olmak mümkün mü? Mümkünmüş.

Çok basit, çok temel bir sorular soruyoruz: Benim suçum ne? Bu suçun kanıtı ne? Bu cezanın gerekçesi ne? Haykırıyoruz. Ailem haykırıyor, ufacık kızım Vera haykırıyor, aynı soruları, çevirip çevirip soruyoruz. Cevap yok.

Adalet hepimiz için ne önemli bir kelime. Değil 1000 gün bir ömür geçse de bugün olduğu gibi gür haykıracağız: Adalet, hemen şimdi.

Biliyorum sıkılıyor canınız. Biliyorum adaletin geciktiği her gün bir kâğıt kesiği gibi acıtıyor canımızı.

Ama vazgeçmiyoruz umut etmekten. Ne olur hiç vazgeçmeyelim umuda tutunmaktan.

Dostlarım, haksız tutsaklığımızın 1000. gününde özgür ve güzel günlerimizin yakın olduğu umudu ile hepinizi Silivri’den hasretle selamlıyorum.

Sevgilerimle..."

Atilaköşe-1

****

Dr.Tayfun Kahraman, 2023'te ikinci kitabını yazmıştı. Adı; "Adaleti Beklerken"di.

O hâla adaleti bekliyor dört duvar arasında.

Özgürlükten yoksun geçen her günü hasreti büyütürken...

Üstelik MS hastası da Kahraman...

5.5 yaşındaki Vera da hep soruyor; “Anne, neden babam gelmiyor eve?”

Anne Meriç yanıtlıyor her defasında ;bıkmadan, usanmadan; "Şimdi bekleyeceğiz kızım , ne kadar bekleyeceğimizi bilmeden bekleyeceğiz. Ben tüm yorgunluğuma aldırmadan anlatacağım masumiyetimizi. Tüm gövdemle gireceğim ama o ciğeri de bu yolda bırakmayacağım. Kızımın bana ihtiyacı var, kızımın babasına ihtiyacı var ve benim ona sözüm var: Hepsi geçecek Vera, emin ol..."

Bu da geçer Vera, bu da...

Neyzen'in dediği gibi;"Izdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer/ Ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer..."