"Ben, fukara halkımın fukara bir şairiyim,
Ben sırtımı halkıma dayadım...”
**
Ne İskender takmışım,
ne şah ne sultan..
Nasıl severim bir bilsen
Köroğlu’yu Karayılanı,
Meçhul Askeri..
Öyle yıkma kendini..
Nerede olursan ol,
Yürü üstüne üstüne
Tükür yüzüne
Fırsatçının, fesatçının, hayının..
Bir umudum sende
Anlıyor musun..."
**
"El, ayak buz kesmiş,
yürek cehennem
, öfkeli ve mahzun
Ümit, sapına kadar namuslu..."
**
"Kelebeklerin bile çocuklardan daha uzun yaşadığı bir coğrafyada, size hangi şiiri yazayım...”
**
"Ve ben şairim,
Namus işçisiyim yani,
Yürek işçisi... "
**
"Nicedir,
Kahpe ağzında
Bir salgın, Bir deprem gibi künyemiz.
Nicedir,
Başımıza zindan dünyamız.
Biz ki Yarınıyız halkın,
Umudu, yüzakıyız
Hıncı, namusu...
Şafakları,
Taa şafakları
Hey canım,
Kalbim Dinamit kuyusu..."
**
"Haberin var mı taş duvar?
Demir kapı, kör pencere,
Yastığım, ranzam, zincirim,
Uğrunda ölümlere gidip geldiğim
Zulamdaki mahzun resim.
Görüşmecim yeşil soğan göndermiş
Karanfil kokuyor cigaram
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin...
"
**
"Selam olsun sırtında dünyayı taşıyan kadına !
Selam olsun göğün yarısına
Selam olsun kavganın gülen yüzüne
Selam olsun
Gül olana gül kokana.
Zalime zulme siper olana
Kadına.."
**
"Ne alnımızda bir ayıp
Ne koltuk altında
Saklı haçımız
Biz bu halkı sevdik
Ve bu ülkeyi.
İşte bağışlanmaz
Korkunç suçumuz.."
**
"Kendine iyi bak,
Bir daha hiçbir ana doğurmaz seni..."
**
Dört yanım puşt zulası,
Dost yüzlü,
Dost gülücüklü
Cıgaramdan yanar.
Alnım öperler,
Suskun, hayın, çıyansı.
Dört yanım puşt zulası,
Dönerim dönerim çıkmaz.
En leylim gecede ölesim tutmuş,
Etme gel,
Ay karanlık..."
**
"Asıl adım Ahmed Önal, 'Ahmed Ari'f olarak bilinirim.
Yaşamım boyunca hakkı aradım; ezilenin ve güçsüzün yanında durdum.
Memleketlilerim sömürülmesin, memleketlilerim kullanılmasın, memleketlilerim ölmesin diye konuştum.
Eşitlik için yazdım, eşitlik için söyledim, eşitlik için dayak yedim, eşitlik için sövdüm.
O günleri göremeyeceğimi bilsem de birilerine o günleri gösterebilmek için öldüm..." diye tanıtır kendini Ahmed Arif...
**
Ahmed Arif’in büyük aşkıdır Leyla Erbil...
Leyla Erbil'e yazmıştır şiirlerinin birçoğunu.
Elbette Leyla Erbil’e mektupları…
“Sabah gözlerimi sana açarım, akşam uykularımı senden alırım.
Nereye, ne yana dönsem karşımda mutluluğun o harikulade baş dönmesini bulurum.
Böyleyken gene de şükretmem halime; hergelelik, açgözlülük eder, seni üzerim.
Aklıma gelmez ki seni usandırır, sana gına getiririm.
Sana dert, sana ağırlık sana sıkıntı olurum, nemsin be?
Sevgili, dost, yâr, arkadaş… Hepsi.
En çok da en ilk de Leylâ’sın bana.
Bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın. Uçan kuşum, akan suyumsun.
Seni anlatabilmek seni. Ben cehennem çarklarından kurtuldum. Üşüyorum kapama gözlerini…”
(Mektuplar, Leyla Erbil’in ölümünden sonra İş Bankası Kültür Yayınları'nca 2013’de yayımlandı.)
**
Bu topraklardan geçen bir büyük ustaydı Ahmed Arif.O muhteşem şiirleriyle, inci gibi dizeleriyle garipliğin, yoksulluğun, özlemin ve sevginin sevdanın dilini konuşturandı Ahmed Arif.
Türkçeyi de en iyi kullanan şairlerdendir.
Şiirlerinin toplandığı tek kitabı "Hasretinden Prangalar Eskittim" 1968'de yayınlanmıştır.
1947 - 1959 yılları arasında yazdığı ve 19 şiirden oluşur.
Türkiye'de en çok baskısı yapılandır .
Ahmed Arif şiirleri Cem Karaca , Ahmet Kaya, Rahmi Saltuk tarafından bestelenmiştir.
Bir kitabına dünyayı sığdırandır. Aşkı, öfkeyi, umudu , isyanı da!
Bu topraklardan geçen bir büyük ustaydı Ahmed Arif.
34.ölüm yılı bugün...
O da Haziran'da Yaprak Dokenler'dendi; Nâzım Hikmet gibi, Orhan Kemal gibi!
Şiirleriyle yaşıyor anısı...