Eskişehir’deki “Balmumu” müzesini bugüne kadar milyonların gördüğünü söylersek herhalde abartmış olmayız. Yılmaz Hoca, elleriyle ürettiği balmumu Atatürk heykellerini sadece Eskişehir’e değil, İzmir dahil ülkemizin her yanına armağan eden bir sanatçıdır.
(Başkan Aziz Kocaoğlu’na, İzmir’e girdiği mareşal kıyafeti ile Atatürk heykelini, Ege Bölgesi Sanayi Odasına da bir balmumu Atatürk armağan etmişti.)
Hoca’yı ziyaretimde, “Sana başka bir şey göstereceğim,” diyerek beni Tepebaşı Küçük Sanayi Sitesinde, depo gibi bir yere götürdü. Bir zamanlar, kızı için ofis ve atölye olarak satın aldığı bu deponun ön bölümünde elleriyle yaptığı heykeller, heykel kalıpları ve çeşitli malzemeler bulunuyordu.
Arka bölüm ise göz kamaştırıcıydı; Atatürk’ün Başkomutan olarak kullandığı estetik Mercedes marka körüklü arabanın birebir aynısı, onun içinde de Atatürk ve Fevzi Paşa’nın balmumu heykelleri vardı. Araba çalışır durumdaydı.
“KURTULUŞ” FİLMİ İÇİN
Arabanın öyküsü ilginç: 1980 sonrası Evren, Yılmaz Hoca’nın da RTYK Başkanı olarak bulunduğu teknik bir kurula “Kurtuluş” filminin çekimi için talimat vermiş. Hoca, Atatürk’ün Başkomutanlık arabasının aynı modelini üretmek için Prof. Dr. Ahmet Durmaz’la Las Vegas’ın yolunu tutmuş. Oradaki bir oto müzesinde, 1910 ile 1984 yılları arasında üretilmiş otomobiller sergileniyormuş. Aynı modelin orijinalini orada bulunca en küçük detayına kadar ölçümlerini yapmış, film ve fotoğraflarını çekerek dönmüşler.
Anadolu Üniversitesi atölyelerinde, akademik mesai saatleri dışında ekibiyle çalışan Hoca, estetik beceri ustalığı ile arabanın aynısını üretmiş. (“Zamanı Durduran Saat” adlı kitabında, arabanın üretimi sırasında Yılmaz Hoca’nın usta ve işçilerle fotoğrafı var.) Mercedes marka, altı silindirli arabanın direksiyonu sağda olduğundan filmde öyle kullanılmış.
Depodaki arabanın da öyküsü şöyle: İlk araba üretilip TRT’ye teslim edildikten sonra Yılmaz Hoca, malzemelerini kendisi sağlayarak ve yine usta gibi çalışarak, direksiyonu solda olan bu arabayı üretmiş. Gururla bize gösterdiği Atatürk’ün Başkomutanlık arabası için;
“Artık zamanım var,” diye şaka yapıyor Hoca. “Trafikten ruhsat alarak arabamla dolaşacağım!”
Yılmaz Hoca’ya söylemedim ama bu eseri izlerken düşündüğüm şey; Kurtuluş Savaşı’nın simgesi olan, estetik değeri yüksek bu eserin, büyük bir müzede sergilenmesiydi.
Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, yarattığı çağdaş kenti estetik eserlerle süsleyen dünya çapında bir sanatçı ve belediyecidir.