TÜİK’in “Çocuk Sağlığı ve Yoksunluğu” araştırması, 15 yaş altı çocukların %94,5’inin genel sağlık durumunu “iyi veya çok iyi” olarak tanımladığını ortaya koydu. Ancak sağlık sorunu yaşayan %0,9’luk kesimdeki çocukların yarısından fazlası (%53,7), günlük aktivitelerini gerçekleştirmekte ciddi zorluk çekiyor. 0-5 yaş grubundaki çocukların %95,1’i sağlıklıyken, bu oran 12-15 yaş aralığında %93,5’e düşüyor.
Et tüketemeyen çocuklar
Araştırmanın çarpıcı sonuçlarından biri, çocukların beslenme alışkanlıkları. Hanelerin %86,7’si çocuklarına günde en az bir kez taze meyve ve sebze sağlayabiliyor. Ancak maddi yetersizlik nedeniyle %10’luk bir kesim bu imkândan mahrum. Et, tavuk veya balık tüketimi söz konusu olduğunda durum daha vahim: Her 5 çocuktan biri (%23,1) bu protein kaynaklarına ulaşamıyor. Fasulye, nohut gibi kuru baklagilleri düzenli tüketenlerin oranı ise sadece %10,9.
Giysi ve temel ihtiyaçlara erişimde eşitsizlik
Maddi imkânsızlıklar, çocukların temel ihtiyaçlarını karşılamayı da engelliyor. 15 yaş altı çocukların %9,2’si yeni giysi alamazken, %2,2’lik kesim ise farklı nedenlerle bu ihtiyacı karşılayamıyor. Eğitim alanındaki yoksunluklar daha çarpıcı: Çocukların %18,7’si okul gezilerine katılamıyor, %45,9’u ise boş zaman aktivitelerinden uzak kalıyor.
Tatil ve sosyal aktivitelerdeki kırılganlık
Hanelerin yalnızca yarısı (%51,2), çocuklarını bir haftalık tatil yaptırabilecek maddi güce sahip. %22,2’lik kesim ise bu imkânı ekonomik nedenlerle sağlayamıyor. Özellikle kırsal bölgelerdeki aileler, tatil masraflarını “lüks” olarak değerlendiriyor. Okul gezilerine katılım oranının %55 olması, eğitimdeki sosyal eşitsizliği de gözler önüne seriyor.
Eğitim ortamlarındaki eksiklikler
Araştırma, ders çalışma alanları ve eğitim materyallerindeki eksikliklere de dikkat çekiyor. Maddi yetersizlik nedeniyle çocukların %80,8’i uygun çalışma ortamına sahip değil. Aynı şekilde, %81’inin yaşına uygun kitabı bulunmazken, %81’lik kesim oyuncaksız bir çocukluk geçiriyor. Bu veriler, özellikle eğitim seviyesi düşük ebeveynlerin olduğu hanelerde yoğunlaşıyor.
Ebeveyn eğitimi ile beslenme arasındaki bağ
TÜİK verileri, anne eğitim düzeyi ile çocukların beslenme kalitesi arasında doğrudan bir ilişki olduğunu kanıtlıyor. Okuryazar olmayan annelerin çocuklarında meyve tüketimi %30,6 iken, yükseköğretim mezunu annelerde bu oran %70,3’e çıkıyor. Benzer şekilde sebze tüketiminde de eğitimli annelerin çocuklarının oranı (%44,6), diğerlerine göre belirgin şekilde yüksek.
Çocuk işçiliği ve eğitimden kopuş
Ekonomik krizin yansımaları, 15-17 yaş grubundaki erkek çocuklarda daha net görülüyor. Bu yaş aralığındaki çocukların %32,2’si işgücüne katılırken, kız çocuklarında oran %11,5’te kalıyor. Uzmanlar, çocuk işçiliğin temel nedenini yoksulluk olarak işaret ediyor: “Aileler, gıda ve barınma ihtiyacını okuldan önce tutuyor” yorumları dikkat çekiyor.