Yerel seçimlere giden yolda son viraja girildi. Aslında buna bir yerel seçim demek doğru değil. Seçimler, Atatürk Cumhuriyetçileri ile buna karşı olanlar arasında olacak. Alınacak oy oranları, seçilecek kişiler kadar önem taşıyor. Seçimlerde alınacak oylar, seçim sonrası siyasetin rotasını da belirleyecek.
Seçimleri etkileyecek kriterleri şöyle sıralayabiliriz: Adaletsizlik, can güvenliği, şehitlerin her geçen gün artması, göçmenler, işsizlik, kadın hakları, milli eğitimde çağ dışı uygulamalar, sağlık sorunları, doğanın kıyımı, hayvan hakları, hayat pahalılığı, kredi mekanizmalarının iyi çalışmaması, üretimsizlik, emeklilerin durumu. Bu sorunlar kentler ve bölgelere göre etkin olacaktır.
Burada dikkati çeken nokta İstanbul odaklı bir seçim ortamında etkin olacak seçmen kitlesinin emekliler, iş bulamayan gençler, her geçen gün öldürülme korkusu ile yaşayan kadınlardan oluşmasıdır. Ekonomiyi bildiğini ilan eden iktidarın her geçen gün artan enflasyon karşısında kurtarıcı olarak Mehmet Şimşek ve ekibini iş başına getirmesinin halkı bunaltan hayat pahalılığına çare olmaması ileriye dönük umutları da ortadan kaldırmıştır.
“Deja-vu”. Biz bu filmi daha önce 2002 seçimlerine giderken görmüştük. Patlayan enflasyona karşı Kemal Derviş reçetesi, partilerin uyumsuzluğu, erken seçimlere gidilmesinin yolunu açmış, seçim sonuçlarında bir çok parti barajı aşamamış, siyaset sahnesinden silinmiştir. Oy oranları, prestij sorunu haline getirilen İstanbul Belediye Başkanlığı’nın kaybedilmesi iktidarın geleceğini belirleyecektir. Her iki olayda da değişmeyen tek aktör Devlet Bahçeli’dir. Oy oranları ve İstanbul seçimi, ‘merkezde’ yer alma hesabı yapan partiler kadar Bahçeli’nin tavrının belirlemesinde de etkin olacaktır.