Türkiye ekonomisinin ve ihracatının bel kemiği olan tekstil sektörü, son dönemde art arda gelen kötü haberlerle sarsılmaya devam ediyor. Bu zincirin son ve en dikkat çekici halkası ise, 1995 yılından bu yana faaliyet gösteren ve uluslararası arenada Türkiye'yi başarıyla temsil eden BO Group oldu. Tekstil ve turizm alanlarında önemli yatırımları bulunan grup, girdiği şiddetli mali türbülanstan çıkamayarak, iflastan önceki son çıkış olarak bilinen konkordato yoluna başvurdu.

İstanbul Esenyurt'taki modern tesislerinde, dünyanın en ünlü markaları için üretim yapan, binlerce kişiye istihdam sağlayan dev bir grubun bu adımı atması, sektördeki krizin sadece küçük ve orta ölçekli işletmeleri değil, en büyük oyuncuları bile ne denli zorladığını gösterdi. Grubun, mali yapısını düzeltebilmek ve alacaklılarına karşı yasal bir koruma zırhı elde edebilmek için yaptığı başvuru, mahkeme tarafından kabul edildi ve grup için zorlu bir yeniden yapılanma süreci resmen başlamış oldu.

Mahkemeden üç aylık can suyu: Süreç nasıl işleyecek?

BO Group ve ortaklarının, borçlarını yeniden yapılandırarak ticari faaliyetlerini sürdürebilmek umuduyla yaptığı konkordato başvurusu, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından değerlendirildi. Mahkeme, grubun içinde bulunduğu mali sıkıntıları ve sunduğu ön projeyi dikkate alarak, borçlulara karşı bir koruma kalkanı oluşturma kararı aldı.

Yapılan değerlendirme sonucunda, gruba bağlı olan;

  • BKB Turizm

  • Boy-Bo Tekstil

  • Ekim Otelcilik

  • Embo Turizm

  • Sevbo Tekstil

ile şirket ortakları olan Emir Osman Bozkurt, Hülya Bozkurt, Osman Bozkurt ve Sevgi Bozkurt hakkında, bugünden geçerli olmak üzere üç aylık geçici mühlet kararı verildi. Bu karar, en basit tanımıyla, üç ay boyunca alacaklıların bu şirketlere ve şahıslara karşı icra takibi başlatmasını, ihtiyati haciz kararı almasını ve mevcut takipleri devam ettirmesini engelliyor. Bu süre, şirkete adeta bir "can suyu" vererek, nefes alması ve borçlarını sürdürülebilir bir plana bağlaması için zaman tanıyor.

Mahkeme, bu kritik sürecin şeffaf ve hukuka uygun bir şekilde yürütülmesini denetlemek üzere, alanında uzman üç kişilik bir geçici komiser heyeti görevlendirdi. Komiserler, bu üç aylık süre boyunca şirketin mali durumunu detaylı bir şekilde inceleyecek, borçların ve alacakların dökümünü çıkaracak ve şirketin kurtarılmasının mümkün olup olmadığını analiz ederek bir rapor hazırlayacak. Bu sürecin sonunda, şirketlerin geleceğini belirleyecek olan ilk önemli duruşmanın ise 23 Ekim 2025 tarihinde yapılması kararlaştırıldı.

Vitrindeki parlaklık: Armani, Zara, H&M gibi markaların gizli kahramanı

BO Group'un konkordato ilan etmesini bu kadar sarsıcı kılan, sadece şirketin büyüklüğü değil, aynı zamanda çalıştığı markaların küresel çaptaki şöhreti. 1995 yılından bu yana tekstil sektöründe faaliyet gösteren Boy-Bo Tekstil, İstanbul Esenyurt'taki entegre tesislerinde, örme, boya ve konfeksiyon hizmetlerini bir arada sunan, Türkiye'nin sayılı üreticilerinden biriydi.

Şirketin internet sitesinde yer alan müşteri portföyü, grubun dünya modasına nasıl yön verdiğini kanıtlar nitelikte. BO Group, yıllardır, aralarında aşağıdakilerin de bulunduğu onlarca uluslararası marka için üretim yapıyordu:

Dünyanın dört bir yanındaki alışveriş caddelerinde ve AVM'lerde vitrinleri süsleyen bu dev markaların etiketlerinin arkasındaki "Made in Türkiye" yazısının gizli kahramanlarından biri olan BO Group'un bugün mali bir darboğaza girmiş olması, sektördeki sorunların ne kadar derin ve yapısal olduğunu gösteriyor. Bu durum, küresel markalarla çalışmanın bile, artan maliyetler ve küresel rekabet karşısında bir kurtuluş garantisi sunmadığının acı bir örneği oldu.

Tekstil sektöründe alarm zilleri: Artan maliyetler ve daralan pazar devleri yutuyor

BO Group'un yaşadığı mali kriz, münferit bir olaydan ziyade, Türk tekstil sektörünün genelinde yaşanan bir "yaprak dökümü"nün en son ve en gürültülü halkası. Sektör temsilcileri, uzun bir süredir, bir dizi olumsuz faktörün bir araya gelerek, üreticileri iflasın eşiğine getirdiği konusunda uyarılarda bulunuyordu.

Bu krizin temel nedenleri arasında şunlar yer alıyor:

  • Durdurulamayan Maliyet Artışları: Özellikle son yıllarda enerji, hammadde (pamuk, iplik, boya vb.), işçilik ve lojistik maliyetlerinde yaşanan fahiş artışlar, üreticilerin kar marjlarını tamamen eritti.

  • Kur Baskısı: İhracata dayalı bir sektör olan tekstilde, döviz kurlarının rekabetçi seviyelerde olmaması, Türk üreticilerin uluslararası pazarlarda fiyat tutturmasını zorlaştırdı.

  • Avrupa Pazarında Daralma: Türkiye'nin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa'da yaşanan ekonomik durgunluk ve resesyon endişeleri, büyük markaların siparişlerini azaltmasına veya ertelemesine neden oldu.

  • Yoğun Asya Rekabeti: Bangladeş, Vietnam, Pakistan gibi ülkelerin, daha düşük işçilik ve üretim maliyetleri sayesinde sunduğu agresif fiyatlar, Türk firmalarını küresel rekabette oldukça zor bir duruma soktu.

  • Finansmana Erişimin Zorlaşması: Sıkı para politikaları nedeniyle bankaların kredi musluklarını kısması ve artan faiz oranları, işletmelerin, üretim ve yatırım için ihtiyaç duydukları finansmana erişimini neredeyse imkansız hale getirdi.

Tüm bu olumsuzluklar bir araya geldiğinde, BO Group gibi, yıllardır ayakta duran, güçlü ve köklü firmalar bile nakit akışlarını yönetmekte zorlanarak, faaliyetlerini sürdüremez noktaya geldi.

Konkordato nedir? İflastan önceki son çıkış mı?

Peki, BO Group için konkordato süreci ne anlama geliyor ve bundan sonra ne olacak? Kamuoyunda genellikle "iflas erteleme" olarak bilinse de, konkordato, iflastan farklı bir hukuki süreçtir. Konkordato, borçlarını ödeyemeyecek duruma düşmüş ancak iyi niyetli olan ve belirli bir plan dahilinde borçlarını ödeyebilme potansiyeli taşıyan şirketlere, faaliyetlerini sürdürebilmeleri için kanun tarafından tanınan bir yeniden yapılanma imkanıdır.

Bu süreçte, mahkemenin verdiği geçici mühlet kararı sayesinde, şirket alacaklıların baskısından kurtulur. Atanan komiserler, şirketin mali tablolarını inceler ve borçların nasıl ödenebileceğine dair bir "konkordato projesi" hazırlanmasına yardımcı olur. Hazırlanan bu proje, daha sonra alacaklıların oyuna sunulur. Eğer alacaklıların kanunda belirtilen çoğunluğu bu projeyi kabul eder ve mahkeme de projenin uygulanabilir olduğuna kanaat getirirse, konkordato tasdik edilir ve şirket, bu plan dahilinde borçlarını ödeyerek yoluna devam eder.

Ancak, eğer alacaklılar projeyi reddederse veya mahkeme, şirketin kurtarılmasının mümkün olmadığına karar verirse, süreç şirketin iflasıyla sonuçlanabilir. Bu nedenle, önümüzdeki üç aylık süre, BO Group'un geleceği için hayati bir önem taşıyor. 23 Ekim'de yapılacak duruşma, şirketin ve dolayısıyla binlerce çalışanının kaderini belirleyecek ilk önemli dönemeç olacak.

Kaynak: HABER MERKEZİ