Geçen hafta 28 Temmuz günü, Dünya Hepatit Günü idi ve sağlık dünyasında çeşitli konferanslar ve seminerler ile bu konuda algıda farkındalık oluşturulmaya çalışıldı. Gerçi, halen infekte ettiği 196 milyon 5 bin 596 kişi ile hastalıktan kurtulan 177 milyon 690 bin 342 ve ne yazık ki hayatını kaybeden 4 milyon 19 bin 321 insan ile dünyayı iki yıldır kasıp kavuran SARS-CoV-2 pandemisinin gölgesinde kalsa da, her yıl dünyada 1.4 milyon insan hepatite bağlı siroz ve karaciğer kanseri nedeni ile ölüyor. Halihazırda gezegenimizde 375 milyon insanın Hepatit B ve C virüsü taşıdığı biliniyor. Ülkemizde ise 4 milyonun üzerinde Hepatit B ve C virüsü taşıyıcısı sözkonusu. İnsan hayatının yok olması, kalitesiz yaşam, iş verimsizliği gibi nedenlerle hepatit hastalığının ülkemize maliyeti milyarlarca dolara tekabül ediyor. Bu yüzden hepatit farkındalığı yaratmak amacı ile her yıl 28 Temmuz Dünya Hepatit Günü olarak anılır ve çeşitli etkinliklerle hastalığa dikkat çekilir. Hepatit, genel olarak karaciğerin iltihabı anlamına gelir ve bunu yapan bir çok neden söz konusudur: Çeşitli viral ve bakteriyel enfeksiyonlar, alkol, bazı ilaçlar, toksinler, metabolik hastalıklar hemen sayılabilir.

Hepatit A, Hepatit B ve Hepatit C viral enfeksiyonlar arasında en önemlileri ve en sık görülenleridir. Ayrıca Hepatit D, E ve G virüsleri de vardır. Hepatit D yalnızca Hepatit B virüsü ile birlikte görülür. Bunun nedeni çoğalmak için Hepatit B virüsüne ihtiyaç duymasıdır. Hepatit D virüsü, Hepatit B infeksiyonunun kliniğini ağırlaştırır. Hepatit E ise Hepatit A virüsüne benzer, yayınlarda gebelerde ağır seyrettiği not edilmiştir. Türkiye'de taşıyıcılığın yüzde 5 civarında olduğu düşünülmektedir. Hepatit G ise diğerlerine göre yeni keşfedilmiş bir viral türdür.

BULAŞMA NASIL OLUR?

Önemli bir sağlık sorunu oluşturan B tipi sarılıkların, öncelikle öpüşmek, sarılmak, kucaklaşmak gibi sosyal davranışlar ya da öksürmek, aksırmak veya aynı çatal-bıçağı kullanmak ile hastalığın geçmediğini belirtelim. Parenteral, perinatal, cinsel ve horizontal şeklinde klasifiye edilen geçiş yolları söz konusudur ama kan ve vücut salgısı temasının en önemli bulaş yolu olduğu unutulmamalıdır. Bu yollar içinde, ter, idrar, vagina salgıları ile temas, iğne batmaları, dövme, akupunktur iğneleri, kan nakli, kulak deldirme, ortak jilet kullanımı, enfekte anneden doğum travayı esnasında ve cinsel temas ile bulaşlar ilk akla gelen virüsün geçiş şekilleridir. Yine de yüzde 30’a yakın hastada hangi yolla geçtiği tespit edilememektedir. Hepatit D de ise damardan uyuşturucu kullananlarda, hemofilili hastalarında ve homoseksüellerde bulaşma riski ve görülme sıklığı oldukça yüksek iken anneden bebeğe geçme çok nadir kaydedilmiştir. G için de kan ve kan ürünleri hastalık geçişinde ön planda iken E’de oral fekal yani ağız dışkı yolu önemlidir.

***

Ülkemizde en sık hepatit yapan hepatit virüsünün B olduğu göz önüne alındığında üzerinde biraz fazla bilgilendirmekte fayda görüyoruz. Hepatit B, dünyada da en yaygın karaciğer enfeksiyonudur. Bulaşma yolu, yukarıda yazdığımız gibi kan ve kan ürünleri, korunmasız cinsel ilişki, ortak paylaşılmış olan veya tekraren kullanılan enjektörler ya da jilet ve traş takımları ile manikür, pedikür şeklinde kişisel bakım yapılan ama hijyenik olmayan ticari alanların kullanımı ayrıca hamilelik ya da doğum sırasında hepatitli anneden bebeğe virüsün geçmesi şeklinde olur. Bebeklik döneminde bu virus alındığında, hastalığa yakalanma ve kronikleşme daha yüksek bir yüzde ile söz konusu olmaktadır. Virüs enfeksiyonunun kronikleşmesi ise ileri yaşlarda siroz ya da karaciğer kanseri gelişme riskini ortaya koymaktadır. Bu risk, virüsün alınmasından itibaren karaciğer dokusuna zarar vermesi neticesi gerçekleşmekte olup bazı vakalarda yıllarca hiçbir belirti olmamasına rağmen, 25-30 yıl sonra bile hastalığın ortaya çıkması görülebilmektedir. Dolayısıyla Hepatit B enfeksiyonu çok sinsi bir hastalıktır. Her ne kadar ülkemizde, aşılama ve eğitimin yanısıra yeni tedavilerle çok başarılı sonuçlar alınıyor olsa da hastalık kaynaklı ölümler maalesef söz konusudur.

“Akut” Hepatit B enfeksiyonları ise kişinin Hepatit B virüsü ile ilk kez teması sonrasında görülen hastalık için dile getirilir. Erişkinlerin yüzde 90’ında, altı ay içinde, bu virüsten arınılır ve Akut Hepatit B iyileşerek bağışıklık hali ortaya çıkar. Vakaların çok azında ise enfeksiyon kronikleşir. Kronik Hepatit B enfeksiyonu yaşam boyu sürebilir.

KORUNMA

Tüm vatandaşlarımıza Hepatit A ve B aşısı yaptırmalarını öneriyoruz. Sağlık Bakanlığı'nın normal aşılama takviminde bebekler aile hekimlerince A ve B aşılarını ücretsiz yaptırabilmektedirler. Ayrıca 15-49 yaş arası kadınlar da bu hizmetten ücret ödemeden yararlanırlar.