Bugün, sonsuzluktaki edebiyatımızın özellikle şiir alanında en etkin eleştirmenlerinden biri olan eleştirmen, yazar, çevirmen Mehmet H. Doğan’ı, güzel İzmir’imizden saygıyla selamlamak istiyorum. Mehmet H. Doğan Adana doğumluydu, ama 40 yılını İzmir’de geçirdi.

 

İzmir’de edebiyat çevrelerinde hepimizin en güzel ağabeyi konumundaydı. Çok zarif bir insandı, hayatımda tanıdığım en derinlikli, en özel entelektüellerden biriydi. Aynı zamanda tutarlı bir kent aydınıydı. Bilge bir adamdı, çok yönlü bir eleştirmendi.

 

Mehmet H. Doğan’ın Türk edebiyatına verdiği katkı eşsiz sayılırdı. İzmir’den, özellikle şiir alanında edebiyatımızın yolunu aydınlattı. Ben kendisini 1989 yılında tanıma onuruna eriştim. İzmir’in efsaneleşmiş Büyükşehir Belediye Başkanı, dostum, kıymetli ağabeyim rahmetli Ahmet Piriştina ile ortak dostumuzdu. Piriştina, benden çok daha önce, sanıyorum TİP yıllarından Mehmet H. Doğan’ı tanıyordu. Yine edebiyatımızın en özel eleştirmenlerinden biri olan Fethi Naci ile Mehmet Ağabey’e çok değer veriyordu.

Ahmet Piriştina-2

Mehmet Ağabey ile dostluğumuz, Piriştina’nın da katkısıyla derinleşti. Edebiyat alanında ise İzmir’de şiire dokunan herkese olduğu gibi, ben de ağabeyliğini, zarif dostluğunu paylaşma onurunu yaşadım. Örneğin, sevgili şairlerimiz Tuğrul Keskin, Namık Kuyumcu, Veysel Çolak ile arada başka dostların da katıldığı ortak buluşmalarımızda onun kıymetli sohbetini sevgiyle paylaştık. Eleştiri alanında olduğu gibi sohbetlerinde de çok özenli, dikkatli, sözcükleri seçerek konuşur; sessizliğini ancak soru sorulduğunda bozardı. Edebiyat sofralarında ondan çok şey öğrendik. Ruhu şad olsun… İzmir’de edebiyatın tüm alanlarına, şiire, özellikle şairlere çok değer kattı. Sadece İzmir’de değil, Türkiye’de birçok genç şairin tanınmasında etkin rol aldı. Onu tanıdığım için kendimi şanslı sayan insanlardanım.

A. P

AYNI ZAMANDA BİR PİLOTTU

Kısaca yaşamına bakalım: Mehmet H. Doğan (1931-2008), yukarıda vurguladığım gibi, Türk edebiyatının önemli eleştirmen ve yazarlarından biri olarak tanındı. Asıl adı Mehmet Zeki Tokyay olan yazar, 28 Haziran 1931'de Adana'da doğdu. Ailesi, Kurtuluş Savaşı sonrasında gerçekleştirilen mübadele sırasında Rumeli'den Anadolu'ya göç etmişti. Doğan, babasını üç yaşında kaybetti ve çocukluğunu Adana’da geçirdi. Eğitim hayatında başarılı bir çizgi izleyen Doğan, 1949 yılında Adana Lisesi'nden iyi bir dereceyle mezun oldu.

Lise eğitiminin ardından Harp Okulu’na girerek askeri bir kariyere adım attı. 1951 yılında Hava Harp Okulu’ndan mezun olan Doğan, çeşitli üslerde pilotluk yaptı ve bu süreçte Almanya’da jet uçuş eğitimi aldı. Ancak, 1956 yılında sağlık nedenleriyle pilotluktan ayrılmak zorunda kaldı. 1959–1970 yılları arasında İzmir Hava Lisan Okulu’nda İngilizce öğretmeni olarak görev yaptıktan sonra, 1970’te ordudan emekli oldu. Daha sonra Ege Üniversitesi Yabancı Diller Okulu'nda okutmanlık yaptı.

Edebiyat dünyasına genç yaşta şiir ve öykü yazarak adım atan Doğan, ilk şiirlerini 1945 yılında bir arkadaşının hazırladığı Genç Nesillerden Şiirler adlı antolojide yayımladı. Adana Halkevi dergisi Görüşte yayımlanan eserleriyle dikkat çekmeye başlayan Doğan, Orhan Kemal, Yaşar Kemal ve Ümit Yaşar Oğuzcan gibi isimlerin etkisinde kaldı. Bu dönemde düzenlenen edebiyat etkinliklerine katılarak kendini çok geliştirdi.

‘İKİNCİ YENİ ANTOLOJİSİ’

EN ÖNEMLİ ESERLERİNDEN 

1960 yılından itibaren deneme ve eleştiri yazılarına ağırlık verdi.

Eleştirilerinde başta Marksist bir çizgi benimseyen Doğan, bu anlayışını Yön, Yeni Dergi, Papirüs gibi dönemin önemli dergilerinde yayımladığı yazılarında dile getirdi.

Doğan’ın en önemli eserlerinden biri, 1969 yılında yayımladığı İkinci Yeni Antolojisidir. Bu çalışma, modern Türk şiirinin önemli bir dönemine ışık tutan kapsamlı bir kaynak niteliğindedir. Ayrıca, Orhan Veli’nin şiirlerini ele aldığı Orhan Veli’de Fikir Örgüsü adlı eseriyle Yeni Dergi Eleştiri Ödülü’nü kazandı. Diğer önemli kitapları arasında Tekrarın Tekrarı (1972), Şiirin Yalnızlığı (1986) ve Şiir ve Eleştiri (1998) yer alır. Örneğin, Şiirin Yalnızlığı yayımlanmasının üzerinden 38 yıl geçmesine rağmen kütüphanemde hâlâ başucu kitaplarından biridir. Mehmet H. Doğan, çeviri alanında da önemli katkılarda bulundu. Batı edebiyatının seçkin eserlerini Türkçeye kazandırdı, özellikle G. Lukacs’ın Avrupa Gerçekçiliği adlı kitabının çevirisiyle dikkat çekti. Ayrıca, çeşitli yıllıklar ve antolojiler hazırlayarak edebiyat dünyasına rehberlik etti.

Doğan, edebi eleştirilerinde nesnel bir yaklaşımı benimseyerek, her zaman öznelliğin tuzaklarından uzak durmaya çalıştı. Şiir ve sanatın toplumsal işlevine odaklanırken, sanatçının özgürlüğünü ve eleştirinin sorumluluğunu ön plana çıkardı. Türk şiirinin dönemsel gelişimini ve şairlerin eserlerindeki incelikleri analiz ederek edebiyat dünyasına değerli katkılar sağladı.

17 Şubat 2008’de İzmir’de yaşamını yitiren Mehmet H. Doğan, ardında edebiyat ve sanat alanında iz bırakan çok sayıda eser bıraktı. Onun eleştiri ve incelemeleri, Türk edebiyatı için bugün de önemli bir başvuru kaynağı olarak değerlendirilmektedir.

YENİ ŞAİRLERİ TANITTI

Özellikle İkinci Yeni ve 1980 sonrası şairleri hakkında yazdığı inceleme ve eleştiri yazılarıyla dikkat çekti. İçinde Hüseyin Alemdar, Haydar Ergülen, Hüseyin Peker gibi isimlerin bulunduğu çoğu şairin isminin duyulmasında etkili oldu. Denemeci, eleştirmen ve çevirmen Mehmet H. Doğan’ın dostları, ölümünden iki yıl sonra, 79. yaş gününe armağan olarak şiirleriyle, yazılarıyla onun için özel bir kitapta buluştular. “Şimdi O Güzel Bahçede… Mehmet H. Doğan Kitabı” adlı bu kıymetli armağan, değerli dostlar Haydar Ergülen ile Orhan Tekelioğlu ortaklığıyla hazırlanmıştı. Şairimiz Haydar Ergülen, Mehmet H. Doğan’ın adeta bir portresini yapar gibi ‘şairlerin ağabeyi’ ile ilgili şu anlamlı satırları kaleme almıştı:

Şiirin Yalnızlığı

“Mehmet H. Doğan öncelikle arkadaşımızdı. Türk şiirinin, Türkçe şiirin arkadaşıydı. 'Mehmet Abi'miz olması öncelikle bu nedenledir. Bunun biraz anlaşılması için onca yazının, eleştiri, deneme kitabının, antolojinin ardından anılarını da yazması gerekti. Yazdığı da iyi oldu. Onlarda, bilhassa Şimdi Uzaklardasın’da, şiirimizin büyük damarını oluşturan İkinci Yeni'nin ustalarını birer 'insan' olarak içtenlikle anlattı, tanıttı bize. Orada anlatılan dostluklardan, o vefadan biraz nasiplenen herkesin, her şairin 'arkadaşı' ve 'Mehmet Abi'sidir Mehmet H. Doğan. Evet, şiire bakışı da böyleydi; doğrusu adı 'eleştirmen'di, ama o daha çok ‘yüreklendirmen’ sayılırdı ya da Cemal Süreya'nın dediği gibi, 'geliştirmen'.

Mehmet H. Doğan Ödül İlanı

O yüzden, tıpkı İkinci Yeni şairlerinin olduğu gibi 80'li yıllarda şiir yazanların da dostuydu. Mehmet H. Doğan'ın şiirle, hikmet dolu sözle, insanın içine dolan sözcüklerle tutkulu bir ilişkisi vardı. Gençliğinde bayağı denemişti şiir yazmayı, biraz da utanarak anlatırdı ilk gençlik heyecanını. Daha sonra, şiir yazmaktan vazgeçtiğini, okumaktan ise asla vazgeçemediğini heyecanla anlatırdı. İyi şiirle heyecanlanan, yüzüne kan gelen, gözleri parlayan, hayata hevesle sarılan çok az okurdan biriydi.”

Mehmet H. Doğan 1

Bu yazıyı kaleme alırken, değerli şairimiz Mahmut Temizyürek’in bir Mehmet H. Doğan değerlendirmesine rastladım. Daha önce atlamışım. Çok güzeldi. Kalemine sağlık şairimizin. Mehmet H. Doğan’ın hakkını çok iyi verdiği için, izniyle Mahmut Temizyürek’in o değerlendirmesinden bazı satırları sizlerle de paylaşmak istiyorum:

“Şiir, Dağlarca’ya göre vahşi, İlhan Berk’e göre capcanlı, Turgut Uyar’a göre insan çıkmazdaysa çıkmazda bir varlıktır. Bütün varlıklar gibi özen ister ama şiir daima daha fazlasını ister. Bu zor bakımı ömrünce üstlenen bir emekçidir Mehmet H. Doğan.

Şair olmak istemişti gençliğinde. Bir iki denemeden sonra bir daha tek dize bile yazmadığını söyler. Okuduğu ustaların kastre edici gücüne yenilmiştir; gene de şiire dair her konuyu uğraş edinmiş, toprağının ayrık otlarını temizleyip daha güçlü yeşermesini sağlamak için ömrünü vermiştir. Sorulduğunda, '1940’ların sonlarında başlayan ama sonra terk ettiğim şiir alıştırmalarımdan bugüne yaklaşık altmış yıldır içinde bulunduğum şiir dünyamızın geçirdiği aşamaları neredeyse birebir yaşadım,' demişti, 17 Şubat 2008’de veda etmeden bir süre önce.

Hava Kuvvetlerinde pilottu (1951-57); uçmayı sevdiği gibi seviyordu şiiri. Ama şiir daha da kıskançtı, 'uçuştan ayırdı' Mehmet H. Doğan’ı ve ondan tüm ilgisini, bütün zamanını, tüm zihin gücünü istedi. Hem de ne ilgi; buna tutku demek daha doğru olur.”

MEHMET H. DOĞAN’IN SAYGIN EMEĞİ

“M. H. Doğan’ın emeğinin boyutları, Türkçe yazan ve konuşan herkesi borçlandıracak düzeydedir. 60’ın üzerinde kitaba yazar ya da çevirmen olarak imza atan Mehmet H. Doğan’ın ilk yazısının tarihi 1966’dır. O yıldan sonra şiir üzerine düşünmeye yeni bir yön veren denemeci ve eleştirmenlerdendir.”

“Mehmet Fuat, Asım Bezirci, Hüseyin Cöntürk, Adnan Benk, Tahsin Yücel, Mehmet H. Doğan, Muzaffer Erdost, Cemal Süreya vd. eleştiride bu yeni yolları Türkçeye getiren öncü yazarlardandı. Bir yapıtın değerlendirilme ölçütlerinin ne olduğunu daha nesnel kavramlarla açıklamayı savunuyorlar, okuru eğitiyorlar, şaire ve yazara düşen sorumluluğu tekrarlıyorlardı. Nihayet 1960’larda kaynaklar çevrilmeye, Türkçe Batı bilgisinin eleştirel gücüyle tanışma fırsatı bulmaya başlamıştı. Bu kaynakları Türkçeye taşıyanlardan biri de M. H. Doğan’dır. Eleştiride sosyalist yaklaşımın temsilcilerini çevirerek şiire bakışı zenginleştiren bir birikim oluşturdu. Eleştiri modern anlamıyla ve kavramlarıyla bu birikim sayesinde buluşabildi.”

M. H Doğan

İzmir’den, İzmir’in ve edebiyatımızın unutulmaz bir değeri olan Mehmet H. Doğan’a selam olsun. O’nun edebiyatımıza ve şiirimize eşsiz katkıları hiç unutulmayacak.

Bu arada hatırlatmalıyım; İzmir’den Türk Edebiyatı’nın önünü açan, edebiyata ve hayata katkı veren Mehmet H. Doğan’ın Güzel İzmir’de hatırasını selamlayan küçücük bir iz bile yoktur. Oysa Bursa’nın Nilüfer Belediyesi, tam 9 yıldır Mehmet H. Doğan adına bir edebiyat ödülü vermektedir. Bu eksiklik bizim mi, yoksa yerel yönetimlerin mi artık takdir sizin…

Bizim kuşağımızın Kıymetli Mehmet Ağabeyi'ni sevgi ve saygıyla anıyoruz…

Son Mehmet H. Doğan Ödül Töreninden