Sizi bugün 1670’li yılların İzmir’ine götürmek istiyorum. Öncelikle buna vesile olan büyük bir adamı tanıtmalıyım. Yani Antoine Galland’ı (1646-1715). Antoine Galland, günümüzde ‘oryantalizm’ olarak adlandırılan Doğu bilimlerinin kurucusu sayılan çok önemli bir isimdir

Antoine Galland, aynı zamanda yazar, çevirmen, öykücü, gezi edebiyatının öncülerindendir. Galland, 1646’da Kuzey Fransa’da Rollot kasabasında doğmuş, 4 yaşındayken babasını kaybetmiştir. Noyan Koleji’ndeki ilk eğitim döneminde, ileriki yıllarda çok daha iyi anlaşılacak keskin zekası sayesinde Grekçe, Latince ve İbrânîce öğrenmiş, ardından Paris’e giderek (1661) öğrenimini Sorbonne Üniversitesi’nde sürdürmüştür. Farklı ve çok çalışkan bir karakterdir. Sorbonne Kütüphanesi’nde Doğu yazmaları kataloğunun düzenlenmesine destek vermiş ve bu sırada Doğu dillerini öğrenmeye başlamıştır. Üniversite öğrenimi sonrasında İstanbul Büyükelçiliği’ne tayin edilen Charles Marie François Ollier de Nointel tarafından özel kâtipliğe seçilmiştir. 22 Ekim 1670 tarihinde İstanbul’a gelmiştir. Galland, elçiyle birlikte bazı Yakındoğu limanlarını ziyaret etmiştir. Bu arada çok hızlı bir şekilde iyi düzeyde Türkçe öğrenmiştir. Aynı dönemlerde Arapçayı da iyi düzeyde bilmektedir. Bir insanın kısacık ömrüne bu kadar çok dili çok iyi bir şekilde öğrenmeyi ve gündelik hayatta aktif kullanmayı sığdırması herhalde sıradan bir durum değildir. İyi eğitimin yanına, üstün bir zekayı eklemeyi de gerektirir. İşte Antoine Galland tam olarak böyle bir adamdır. Galland aynı zamanda bir antika uzmanıdır. Hatta bir dönem ‘kralın antikacısı’ olarak görev yapmıştır. Galland iki farklı tarihte İzmir’e gelmiş, şehrimiz üzerine bir roman yazacaklara, tarihçilere, yazarlara derin ilham verecek düzeyde edebi bir bakış açısının yer aldığı bir kitap yazmıştır. Antonie Galland İzmir’e son gelişinde, İzmir’e büyük bir zarar veren, tam 16 bin kişinin ölümüne, İzmir Kalesi’nin yıkılışına neden olan 1688 depremini yaşamış, hayatını zor kurtarmıştır. Hatta bazı el yazmaları ve özel notlarını da bu depremde toprak altında yitirmiştir.

TÜM DÜNYAYA TANITAN NEDİR?

Peki Doğu biliminin kurucusu, iyi bir öykücü, iyi bir yazar, mükemmel çok dilli bir çevirmen, antika uzmanı, 23 yaşından itibaren günlük tutarak yaşadıklarını kaydeden, gezi edebiyatının da öncülerinden sayılan Antoine Galland’ı; bu çok değerli özelliklerinin dışında tüm dünyaya tanıtan acaba nedir? Hatta bu kıymetli özelliklerinin bile önüne çıkan nedir? Galland’ın adını ölümsüzleştiren ana unsur, Binbir Gece Masalları’nı toplayıp düzenleyerek, Arapçadan Fransızcaya çevirmesi ve masalların tüm dünyada tanınmasına vesile olmasıdır. Antonie Galland'ın büyük emek vererek yıllarca üzerinde çalıştıktan sonra düzenlemesini ve çevirisini tamamladığı Binbir Gece Masalları, tüm dünyada tam anlamıyla bir “Binbir Gece geleneği” yaratmıştır. Eser, Galland tarafından yapılan Fransızca çeviriyle ilk olarak 1704 yılında yayımlanır. Sonrasında ölümüne kadar çeviri parça parça tamamlanır. Tam 12 ciltten oluşan bu ilk çeviri“Les Mille et une nuits, contes arabes traduits en français” adını taşır. İşin ilginç yanı Binbir Gece Masalları, Galland’ın çevirisini yaptığı Arapça nüshada bulunmayan, fakat kendisinin seyahatlerinde dinlediği Arapça hikâyeleri de içerir. Yani Galland’ın bir Doğubilimci ve edebiyatçı olarak çabası, aslında çeviriyi çok aşan bir noktadadır. Bazı eleştirmenler onu, bu nedenle büyük Aydınlanma yazarlarının yolunu açan Binbir Geceler kitabının 'mucidi' olarak görürler.

Whatsapp Image 2024 10 29 At 16.52.56 (3)

EN ANLAMLI OKUMALARDAN

Binbir Gece Masalları’nı okuyabilmek, belki de bir insanın bu dünyadan göç etmeden önce yapacağı en anlamlı okumalar arasında olacaktır. Binbir Gece Masalları büyük yazarlar için ilham kaynağı olmuştur. Bu özelliğini hala günümüzde de sürdürmektedir. Örneğin, Diderot, Voltaire, Proust, Joyce, Márquez, Murakami, Orhan Pamuk, Binbir Gece’den ilham alan ve masalların hayranı olan yazarlardandır. Bizde Binbir Gece’nin çok sayıda çevirisi vardır. Ama bunların arasında en usta olan, bizleri cezbeden en güzel örnek değerli Alim Şerif Onaran’ın çevirisidir. (Prof. Dr. Alim Şerif Onaran 1921-2000, çok yönlü kişiliği ile önemli bir çevirmen olmasının yanısıra, iyi derecede Almanca, Fransızca, İngilizce ve İtalyanca bilen, müzikle yakından ilgili, sinema konusunda uzman, sanat tarihi profesörüdür. İzmir’de de Ege ve Dokuz Eylül üniversitelerinde Sinema Sanatı ve Tarihi, Sinema Eleştirisi dersleri vermiştir. Saygıyla anıyoruz Onaran’ı. Ruhu şad olsun)

Whatsapp Image 2024 10 29 At 16.52.56

GALLAND’IN EL YAZISIYLA

Gelelim Galland’ın İzmir’e ilişkin yazdıklarına… İzmir’e iki kez gelen, ilk gelişinde yani 1678 yılında şehrimizde 5 ayın üzerinde kalan Antonie Galland ‘Eski ve Çağdaş İzmir’ adını taşıyan, çok değerli bir kitap yazmıştır. Galland’ın bir çok eseri geç dönemlerde ortaya çıkmıştır. Antonie Galland’ın ‘Eski ve Çağdaş İzmir’ adlı eseri de, 1989 yılında Brüksel’de 1. Albert Kraliyet Kütüphanesi’nde, Arapça, Farsça, Türkçe el yazmalarının düzenlenmesi sırasında tek nüsha olarak yazarın el yazısıyla yazılı şekilde bulunmuştur. Yazıldığı tarihte basılamamıştır. Zaten ölümü sonrasında vasiyeti üzerine bütün el yazmaları Kraliyet Kütüphanesi’nde koruma altına alınmıştır. (Bu arada yazarın henüz yayımlanmayan el yazmaları arasında dipnotlar ve açıklamalar ile detaylandırılmış bir Kuran çevirisi de bulunduğu bilinir. Elbette Galland’ın gün ışığına çıkmış Doğu ile ilgili basılmış çok sayıda eseri vardır. Ama örneğin İstanbul şehrinin tanıtımı, bazı seyahatlerinin ayrıntılı hikâyesi, Türk-Arap yazarlarını değerlendirdiği bir metin, Osmanlı Devleti’nin genel tarihini içeren bir çalışma, Galland’ın bilinen hala basılmamış eserleri arasındadır.)

Antonie Galland’ın ‘Eski ve Çağdaş İzmir’i dünyanın huzuruna, akademisyen ve dil uzmanı Frederic Baudin’in düzenlemesiyle çıkmıştır. Baudin’in titizlikle hazırladığı metinler, College De France Onursal Profesörü Andre Miquel’in nitelendirmesiyle, “Görmek, öğrenmek, anlamak, not etmek ve başkalarıyla paylaşmak üzere yanıp tutuşan bir adamın” yani Antonie Galland’ın, aynı zamanda seyahatlerinde rastladığı insanların yaşam izlerini takip eden gezi edebiyatının gerçek bir ustası olduğunu yansıtacaktır. Galland’ın ‘Eski ve Çağdaş İzmir’i Frederic Baudin’in düzenlemesi üzerinden, değerli edebiyat insanı Erol Üyepazarcı (1938, İstanbul) tarafından çevrilmiş, ilk baskısı 2003 yılında İzmir’de Kent Kitaplığı tarafından yayımlanmıştır. (Kıymetli Erol Üyepazarcı, polisiye roman eleştirmeni, koleksiyoncu, Osmanlıca polisiyeler konusunda uzman, iyi bir araştırmacı, yazar, çevirmen olarak bilinir.)

Whatsapp Image 2024 10 29 At 16.52.56 (1)

EN DİKKAT ÇEKİCİ ANLATIM

Antonie Galland’ın ‘Eski ve Çağdaş İzmir’ adını taşıyan uzun metninden bir iki paragrafı sizinle paylaşayım. Bana en dikkat çekici gelen, çarpılıp kaldığım İzmir anlatımı şöyle:

“…Bana öyle geliyor ki bu kent, diğer şehirlere örnek olsun diye yapılmıştır. Onunla gurur duymak için ne ünlü bir ozan veya bu kentin sakini olmaya ne de onu övmek için yapmacık nedenlere ihtiyaç yoktur. O kendi içinden üremiştir ve alışanın aksine; ona aşık olan herkes kulağıyla değil, gözüyle onu sever. Çünkü o deniz kıyısı boyunca bir güzel çiçek gibi yayılır; İzmir yavaş yavaş ve birçok aşama geçirerek kurulup gelişen bir kent olmayıp, topraktan bütünüyle ve mükemmellik içinde çıkan bir şehirdir.”

Galland’ın bu kitabından 1670 yıllarındaki İzmir’den insan manzalarını, İzmir’de yaşayan Türklerle birlikte İngiliz, Fransız, Hollandalı, Rum ve diğer uluslardan insanların yaşam tarzlarını, eğlence anlayışlarını, içki tercihlerine kadar detaylarıyla öğreniriz.

Bir arı gibi çalışkan olan Galland İzmir’e ulaşmadan önce okuyabildiği tüm kaynaklardan şehrin tarihini de çalışmıştır. Bir yerde kentin tarihini doğru kaynaklardan okuyarak değerlendiren Galland, şunları yazar örneğin: “Kentin eski halini anlatırken size şunu belirtmem gerekir ki, İzmir’den olumlu bir şekilde söz eden Strabon, Pausinis, Stephanus, Aristide ve bazı diğer yazarların yazılarından yararlandım.”

Bu bakış açısı ve yaklaşımı Galland’ın ne kadar titiz bir araştırmacı olduğunu da gösterir bize.

Yaşadığı İzmir’i çok güzel anlatır Galland: “İzmir’de hava ilkbahar, yaz ve sonbaharda o kadar uyumludur ki; şairlerin o kadar sözkonusu ettiği bülbül ve ağustos böceklerinin terennümlerinden daha yumuşak ve hoştur. Hangi ressamın, hangi heykeltraşın kalemi bütün bu güzellikleri resmedebilir? İster özel kişilerin, ister kamunun itina ve dikkatiyle olsun; İzmir sanki bir bayram kutluyormuş gibi her zaman süslü ve gösterişlidir ve hakikatten görmeye değer nadir bir nesnedir.”

Galland’ın detay ve edebi gözlem gerektiren izlenimleri insanı etkileyerek sürer. Bir yerinde İzmir’in çok dinli çok dilli yapısını vurgulamak için “İzmir bir Babil Kulesi mi?” diye sorar.

Türk kadınlarının ve erkeklerinin özelliklerine kadar Galland’ın İzmir anlatısı çok ilginçtir.

Elbette bunların tümünü bu yazı dizisinde aktarmak mümkün değil. Ama dünya edebiyatında iz bırakan büyük Galland’ın yazdıkları İzmir’de her zaman sevgiyle hatırlanacaktır.