“Ülke, her anlamda yangın yeri; ateş düşmediği yeri de yakar!"
Günlerdir, ormandan yerleşim bölgelerine yayılan yangın; doğayı, insanları ve tüm diğer canlıları yok etmek için; cehalet ve duyarsızlık rüzgarını yanına alıp, cennet yalanına zam yapmak için; cehennemin şimdiden provasını yapıyor sanki!
Sayısız ağaç ve canlı öldü. Köyler ve kasabalar boşaltıldı.
Görevliler yaralandı.
Sular gözyaşı döktü.
Küller siyah bağladı.
Arsızlık ve vicdansızlık sürdü.
Gökyüzü tanıklığından utandı da, insanlar utanmadı!
Uzaktaki unutuşu ya da sırt dönmeyi anlamaya çalışabiliriz de; yangının yakınındaki çılgın eğlencelere yağan; can kokusuna, kül bulutuna, yaşam çığlığına, nasıl dayanır insan?
ÜLKE yanıyor.
Siyasi sahtekarlıkların sefaletle yarıştığı, insan ayarının bu kadar alçaldığı coğrafya, tarihinden bu kadar utanmadı!
Ölüm ve eğlence!
Cehalet ve duyarsızlık! Gösteriş ve çukur!
Şehvet ve zavallılık!
Hiçbir zaman bu kadar yarışmadı...
Tüm yangınlar, nedenlidir. Neden olan tüm kötülükleri ve cehaleti kaldıracağız.
Yeni bir ülke ve yeni bir dünya kuracağız...
Bilgiyle...
Bilinçle...
Vicdanla...
Adaletle...
Mücadeleyle...
Hakikatle...
Birlikte...”
xxxx
Şair Yazar Dostum
Namık Kuyumcu böyle yansıtmış satırlarına duygularını...
Katılmamak mümkün değil...
İzninle alıntıladım Dostum...
xxxx
Her yaz aynı manzara... Haziran geldi mi,
Temmuz başladı mı;
ülke cayır cayır yanıyor...
Düşünün; iki günde 220 yangın çıkıyor Türkiye’de. İzmir’de, Bilecik’te, Sakarya’da, Akhisar’da, Antalya’da, Bolu’da, Kuyucak’ta...
Normal şartlarda bu kadar fazla bölgede neredeyse aynı anda birden yangın çıkar mı?
Bu yaşamın akışına aykırı! Kasıt var, ihanet var, cehalet var...
Ne ararsan var!
Neticede yetersiz müdahaleler...
Binlerce hektarlık alanlar kül!
Ormanlarımız, haycanlarımız, evlerimiz, ekili alanlar yangına teslim!
Geleceğimiz ateşler içinde!
Kül oluyor kül!
xxxx
Türk Hava Kurumu’nun yangın söndürme uçakları satışa çıkarıldı.
Doğru dürüst yangın söndürme uçağı filomuz yok!
Kaç tane var, onu da bilmiyoruz.
Ama Çorum’da holding patronunun düğününe 23 özel jet ve 2 charter uçağı kalkabiliyor, -yineleyelim- de söndürme uçağımız ise yetersiz...
Yangınların kül ettiği alanlar imara açıldı!
Adeta ihmalkarlık kurumsallaşmış!
Ülkemin dört bir yanında ağaçlarımız yalnız, kuşlar, kaplumbağalar, böcekler yalnız ve insanımız!
O da tek başına ve çaresiz!
Neden Diyanet’e devasa bütçeler ayrılırken, Somali’ye milyonlarca dolarlık yardım yapılırken, yangın mücadelemiz yetersiz kalıyor.
Niçin hazırlıksız yakalanıyoruz bu yaz yangınlarına?
Niye yeterli yangın filomuz oluşturulmuyor?
Neden Türk Hava Kurumu desteklenmiyor?
Bu arada Sakarya-Taraklı’da çıkan ve Bilecik’e de sıçrayan yangın sırasında yağmur yağmasını da Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, “Rabbimin lütfu” diye değerlendirdi.
Yeter artık!
İnsanımızın, doğanın çığlıkları feryatları kulaklarımızda çınlamasın!
xxxx
Şair yazısıyla başladık yazıya, şiirle
Birhan Eroğlu dizeleriyle de bitirelim;
“Ne günün aydınlığı kaldı ne gecenin iyiliği.
Bir yangın sıcağında üşüttünüz içimizi.
Kaldıysa bir tutam vicdanınız eğer…
Elinizi tam üstüne koyup söyler misiniz?
Siz bu ülkeye ne yaptığınızın farkında mısınız?”